Süper Lig’in ilk yarısı haftaya bitiyor. Geride kalmakta olan 16 hafta boyunca “Bu kadar davetkâr, bu kadar rahat” iki takım savunmasını ilk defa gördüm. Özellikle ilk yarıda Göztepe savunması... O kadar geniş alanlar bıraktı ki, Galatasaraylı oyuncular, Florya’da bile bu kadar rahat gezemez. Ama Galatasaray, rakip savunmanın bu “davetkâr” görüntüsünü bile kullanamadı. Attığı gol zaten kendi becerisinden değil, Göztepeli Gassama’nın ayağından kendi kalesine gitti.
Galatasaray’ın bu kadar rahat oynadığı, bir uzun topla pozisyon bulduğu dakikalarda Babel çok etkisiz kaldı. Düşündüm, hafta içinde parası üç gün geç kaldı diye Galatasaray Kulübü’ne protesto çeken bu Babel değil mi? Keşke Galatasaray’ın da “paranı verdik, oynasana be kardeşim” diye Babel’e protesto çekme şansı olsa...
İkinci yarıda aynı “davetkâr” tavırlar Galatasaray savunmasından geldi. Göztepe’nin oyunu 2-1’e getirdiği dakikalarda skor çok açık 4-1’e gelirdi. Böyle farka gitmesi, aslında skorun 2-1’e kalmasından daha kolaydı. Göztepe zoru yaptı, farkı bulamadı. Serdar işbirliği ile çok hızlı bir gole imza atan Halil, iki mutlak fırsatı kaçırmasa, Jerome çok elverişli durumda topu Muslera’ya nişanlamasa, Serdar’ın vuruşu direkten dönmese, Galatasaray için “yılın en uzun gecesi” tam bir kabus olurdu.
Elbette benzer durum, Galatasaray için de geçerli... Sakatlığı, fizik gücü ne olursa olsun, Falcao gibi bir dünya markası Beto ile karşı karşıya kaldığı pozisyonu gol yapmalıydı. Falcao o kadar etkisiz vurdu ki, Beto gibi bir tecrübeye o topu yatıp almak zor olmadı. Hemen sonrasında bomboş durumda Adem’in dışarı giden son derece kötü ve etkisiz kafa vuruşu...
Savunmalar bu kadar “davetkâr” olurken, orta sahalar “otoban” hızıyla geçilirken, hücumcular bu şansı kullanıp “Bol keseden” pozisyon harcamasa, bu maç iki tarafın atacağı dörder-beşer golle biterdi. Kabul edelim ki, daha fazla pozisyona giren, daha fazla kaçıran Göztepe oldu.
Fatih Hoca, “Savunmada sorun yok, gol atamıyoruz” demişti. Göztepe maçında güvendiği dağlara kar yağdı, savunma çöktü. Galatasaray’ın ağlarında gördüğü iki gol, savunması dikkate alınınca, yiyebileceği en az goldü. Göztepe savunmada çok geniş alanlar bıraktığı ilk yarıyı kazasız-belasız atlattıktan sonra, ikinci yarıdaki mücadelesi ile hakkı olan galibiyeti aldı. Atabileceği en az golü atarak...
Galatasaray’ı tanımakta zorlanıyorum, Fatih Hoca’yı tanımakta zorlanıyorum, son iki yılın şampiyonu futbolculara inanamıyorum. Ne oldu size böyle, ne oldu?