Galatasaray için bugün değil, tam 10 puan gerideyken defalarca yazıp söyledik. Defalarca, “Bu puan farkına bakmayın. Zirve yarışının en büyük adayı Galatasaray’dır” diye... İşte sonuç; Zirve ile o 10 puanlık fark, ikinci yarının ilk üç haftasında 5 puana indi.
Üstelik bu hafta Sivas-Başakşehir, F.Bahçe- Alanya maçları var. Galatasaray’ın üstündeki dört takım birbirleriyle oynayacak. Ya dördü birden puan kaybedecek ya da ikisi... Sonuçta Galatasaray zirvede önünde koşan takımlara bir-iki adım daha yaklaşacak. Yeter ki kendi maçlarını kazansın. Ancak şunu çok açık belirtmeliyiz; Galatasaray ligde hiçbir takıma nasip olmayan bir fikstür avantajıyla oynuyor. Kendi kazanarak, rakipleri puan dağıtarak Galatasaray’ın zirveye yaklaşmasına yardımcı oluyorlar
Galatasaray’ın müthiş bir bağışıklığı var. Öyle hastalık, sakatlık pek de etkilemiyor. Kabul, sallanıyor, sarsılıyor ama yıkılmıyor, yatağa düşmüyor. Türkiye’de şampiyonluklarla artık “yakın akraba” olmuş hocasıyla, bakmayın hocasının ara-sıra sızlandığına, ülkenin en kaliteli kadrosuyla kendini korumayı, kollamayı iyi biliyor Galatasaray...
Galatasaray lidere ve üstündeki rakiplere yaklaşacağı maça hızlı başlangıç ve erken gollerle damgasını vurdu. Sonraki dakikalarda Galatasaray biraz dursa bile “sıklet farkından” gene fark edilen, hissedilen taraftı. Buna rağmen “cılız” Kayseri ataklarında bile savunma açıkcası çok “güvenli” görünmedi. Arkaya çok adam kaçırdılar. Takımın dinamosu Ömer Bayram iki asist yapmış olsa bile bitmek-tükenmek bilmeyen enerjisinin bir adım gerisinde kaldı. Emre Akbaba da kalitesinin... Seri de ortalıkta görünmeyince, Kayserispor özellikle 2-0’dan sonra orta sahada “at koşturmaya” başladı.Galatasaray lidere ve üstündeki rakiplere yaklaşacağı maça hızlı başlangıç ve erken gollerle damgasını vurdu. Sonraki dakikalarda Galatasaray biraz dursa bile “sıklet farkından” gene fark edilen, hissedilen taraftı. Buna rağmen “cılız” Kayseri ataklarında bile savunma açıkcası çok “güvenli” görünmedi. Arkaya çok adam kaçırdılar. Takımın dinamosu Ömer Bayram iki asist yapmış olsa bile bitmek-tükenmek bilmeyen enerjisinin bir adım gerisinde kaldı. Emre Akbaba da kalitesinin... Seri de ortalıkta görünmeyince, Kayserispor özellikle 2-0’dan sonra orta sahada “at koşturmaya” başladı.
Bu maçın akılda kalan hoşluğu ne derseniz; tartışmasız Donk golü derim. Göğsüyle kontrol edişi, yere düşmeden yaylanarak vuruşu tek kelimeyle muh-te-şem-di... Benim için tartışmasız haftanın golü... Yılın en iyi gollerinden birine de aday olacağından hiç kuşkunuz olmasın. Akılda kalanlara Feghouli’yi katmalıyız. Çalışkanlığı, attığı iki golden birincisinde etkili ve kaliteli vuruşuyla öne çıktı. Mariano’ya “uyarı” iyi gelmiş, eski etkili maçlarına döner gibi bir görüntü verdi.
Galatasaray için bir başka hoşluk, Onyekuru ile buluşması oldu. Onyekuru bıraktığımız yerden başlarsa, Galatasaray’ın hücum hızını ikiye-üçe katlar, gol sayısına da direkt ya da dolaylı ciddi katkı yapar. Nitekim girdi, Fegouli’ye asistini yaptı.
u Galatasaray karşısındaki Kayserispor takımı kadro alarak çok değişmiş olsa bile, futbol olarak, ligde kalacak puanları toplayacak umudu vermedi. Açık olalım, ligin dibine yerleşmiş bir takımın, umudunu sürdürebilmesi için, rakipler kim olursa olsun radikal sonuçlara imza atması gerekiyor. O ışığı Kayserispor’da göremedik.
Süper Lig’in ikinci yarısı başlayalı henüz üç hafta oldu. Galatasaray zirve ile arasındaki 10 puan farkı 5’e indirdi.
Yazıyı Fatih Terim’in artık klasikleşmiş sloganı ile bitirelim: Galatasaray bitti demeden bitmez.