Fenerbahçe, belki de sezonun en iddiasız maçlarından birinde, sezonun en iyi futbollarından birini oynadı... “Harç bitti, yapı paydos” anlayışı egemen olur mu diye düşünürken, inşaata ilk kazmayı vuruyor gibi hırslıydılar...
Ersun Yanal, seyircisi önündeki maça tam kadrosu ile çıkarak, koca bir sezonun yükünü taşıyan futbolcularına ve seyirciye saygılı davrandı... Futbolcular “işi bitiriyor” gibi değil, “işe yeni başlıyor” gibi ciddi, hırslı, istekli ve iyi oynayarak, mesleklerine, tribündeki ve ekran başındaki milyonlarca izleyicilerine çok saygılı bir final yaptı...
Aslında her şampiyonluğun bir öyküsü, bir değeri ve önemi, tarihte ayrıcalıklı bir yeri var... Buna rağmen 18 şampiyonluğu toplasanız, gene de bu 19. şampiyonluk hepsinden çok daha değerli, önemli, dahası anlamlı...
Bakıyorsunuz, sezonun kötüsü yok, kötü adamı yok... Mercekle arasanız bulamazsınız... İyiler var, daha iyiler var, ama kötüler yok... İlk büyük takım hocalığında, en değerli, en anlamlı şampiyonluğa imza atan bir Ersun Hoca var... Kadıköy’deki maçta, hoca da, futbolcular da, kendilerine yakışır, şampiyona yakışır bir final yaptılar... Benim ilgimi çeken, ilk gol sonrası, Sow’un sevincini, saha içinden çok, saha kenarındaki arkadaşlarının da katılımıyla kutlaması oldu... Ersun Hoca dahil, herkes bu sevinç çemberinin içinde yer aldı... Bu gol sevincinin dilerim samimi bir anlamı vardır... Çünkü öyle laflar dolaşıyor, öyle iddialar havada uçuşuyor ki... Sanki, Başkan Hoca Futbolcu üçgeninde mutsuz olanlar var gibi... Dileriz yoktur böyle birşey... Dileriz hepsi yalan, hepsi yanlıştır... Dördüncü yıldıza bir adım kala, 20. şampiyonluk için Galatasaray’la amansız bir rekabet Fenerbahçe’yi beklerken, tatsız bir ayrılığın Başkan- Hoca- Futbolcu üçgeninde kimseye bir yarar getirmeyeceği çok açık ortada...
Başlangıcı atlamayalım... Akhisar’dan sonra, “şampiyona alkış” güzelliğine Karabükspor’da katıldı... Bu güzelliğe keşke Fenerbahçe ile Galatasaray yönetimleri de eşlik edebilse... Hadi edemiyorlar, hiç olmazsa öfke seline kapılıp “gaza basmaktan” vazgeçebilse... İnsan, 3 Temmuz sürecini düşününce, Fenerbahçe’nin nasıl bir başarıya imza attığını daha iyi anlıyor... Camia olarak, demirden, çimentodan değil, sevdalarından bir duvar ördüler... O duvarı bugüne kadar hiçbir güç yıkamadı... Umarım, kimsenin yıkamadığı o duvara, kendi aralarındaki küçük anlaşmazlıklarla “hasar” vermezler...