Kendi sahanızda kazanıp deplasmanda berabere kalarak şampiyon olamazsınız... Bunu daha lig tarihi yazmadı... İçeride üç puanı alacak, deplasmanda mümkün olduğu kadar çok kazanacaksınız... Fenerbahçe, özellikle bu sezon kazanarak çıkmanın pek de mümkün olmadığı Timsah Arena’da galip gelerek zirvedeki adımlarını iyice sıklaştırdı. Artık yükseklerde Fenerbahçe’nin ayak sesleri daha iyi duyuluyor.
Oysa ilk yarıda sahada galibiyet adına asla umut vermeyen iki takım vardı... Bursaspor kalesinden Harun‘u, Fenerbahçe kalesinden Volkan‘ı çıkartsanız bu ilk 45 dakika gene 0-0 biterdi... Çünkü kalelere şut çekilmedi, top gitmedi...
Fenerbahçe özellikle bu yarıda atağa kalkarken o kadar çok top kaybetti ki, hücumları daha başlamadan bitti. Ancak Fenerbahçe‘nin savunma anlayışı Batalla‘yı topla buluşturmayınca Bursaspor yarım pozisyona bile giremedi... İkinci yarıda daha hareketli bir Fenerbahçe gördük... Özellikle Dirar’ın hareketlenmesi ve kendini bulması Fenerbahçe‘nin hücum etkinliğini gözle görülür biçimde arttırdı... Ancak oynarken Aatıf, sonradan Aatıf’ın yerine oyuna giren Valbuena kişisel oynamak adına o kadar çok top kaybettiler ki, Fenerbahçe özellikle hücum anlamında bu top kayıplarından çok ciddi ve olumsuz biçimde etkilendi...
Bu maçta gördük ki, Bursaspor beşli savunma yapmanın, bu beşli bloğu orta alan oyuncuları ile takviye etmenin faturasını ağır ödedi... Bursaspor gibi ligin en fazla gol atan takımlarından biri, gol yemeyi neredeyse alışkanlık haline getiren Fenerbahçe kalesine ilk korneri 80. dakikada, ilk etkili şutunu 85. dakikada atabildi. Bursaspor bir anlamda Fenerbahçe‘ye gol attırmamak adına adeta hücum etmeyi unuttu.
Fenerbahçe adına, futbolu adına iyi sayılabilecek bir ilk yarı yoktu... Ancak ikinci yarıdaki Fenerbahçe‘nin daha etkili, daha üretken olduğunu söylemeliyiz... 1-0’dan sonra Soldado, Valbuena, Giuliano ile daha farklı bir sonuç ortaya çıkabilirdi... Fenerbahçe, olağanüstü bir üç puan kazandı... Bunun dışında son maçlarda kazandığı başka şeyler de var...
“Nereden çıktı bu adam“ dediğimiz ve hata üstüne hata yapan Neustadter artık güvenli bir savunma oyuncusu gibi duruyor... Dikkat edelim, Fenerbahçe eski maçlarında olduğu gibi ikinci yarılarda rakibinin baskısı altında geri çekilmiyor, savunma yapmıyor... Rakibinin kalesine kolay gelmesine izin vermiyor. Bursa maçı dahil her yerde basmaya çalışıyor... İştahı, gücü, hevesi ve kazanma arzusu yerinde...
Hani “bir musibet bin nasihatten iyidir“ demişler ya, sanki Aykut Hoca‘nın şöyle bir gider gibi yapıp geri dönmesi epey işe yaramış gibi görünüyor...
Ayrıca arka arkaya gelen galibiyetler moral olarak, güven olarak Fenerbahçe‘yi çok daha güçlü yapacak, seyircisini tribünlere geri çağıracaktır. Fenerbahçe‘nin zirve yarışındaki ayak seslerini artık daha iyi duyuyoruz...