Dünyanın izlediği El Clasico‘nun ilk yarısından bizim derbinin ilk yarısına döndüm... Bu yarıda sıkı bir mücadele olduğu kesin... Futbol derseniz, özellikle bu ilk yarı için iki takım da ıskaladı...
Düşünün maçın ilk şutu, inanılır gibi değil ama, ancak 30. dakikada geldi... O da bu yarının tek ve en önemli pozisyonuydu... Atiba’nın kale sahası üstünde adeta asist yaptığı pozisyonda, Skrtel, o kadar yakın mesafeden, o topu nasıl ağlara gönderemedi kendi bile inanamadı...
Beşiktaş için ilk 45 dakika, rakip kalenin, rakip ceza alanının unutulduğu dakikalarla doluydu... Hakem ilk yarıyı bitirdiğinde Beşiktaş’ın tek pozisyonu, hatta kaleyi bulsun ya da bulmasın tek şutu bile yoktu...
Beşiktaş’ın hücum orgganizasyonlarının “kumanda merkezi“ olan Oğuzhan, çoğu hücum teşebbüsünde “top kaybı“ yaşayınca, hiçbir Beşiktaş atağı olgunlaşamadı ve sonuçlanamadı...
İkinci yarıyı 85. dakikadan itibaren yazmaya başladım... Geride kalan dakikalarda ilk yarıya oranla değişen birşey yoktu... Daha baskılı bir Fenerbahçe, bitime kısa bir süre kalmasına rağmen Fenerbahçe kalesine tek şut atmayan Beşiktaş...
Aslında baktığınızda Fenerbahçe baskısına rağmen ortada yaratılmış net bir pozisyon yoktu... Sow geçen haftadan Rize’de kalmıştı... Van Persie hiç etkili olamadı... Bu yarıda oyuna giren Volkan Şen, “intihar komandosu“ gibi rakip savunmayı “darmadağın“ eden ataklarının tekini bile yapamadı... Alper çalıştı ama yaratamadı...
Beşiktaş’ta ilk yarının en durgun adamı Oğuzhan, aynı görüntüye ikinci yarıda da devam etti... Kerim Frei hafta içi kupa maçında iki gol atmasına rağmen bu maçta o kadar etkisiz kaldı ki “niye oynamıyorum“ deme hakkını kaybetti... Aboubakar gene etkisizdi...
Fenerbahçe’nin bu kadar baskılı oynayıp pozisyon bulamamasına, Beşiktaş’ın tek şut atmadan maçı tamamlamasına çok şaşırdım... Asla şampiyonluğa oynayanlara ve derbiye bu oyunu, bu maçı yakıştıramadım... Gündüz maçında berabere kalan ve puan açma şansını kaçıran Başakşehir derdine yansın...