Fenerbahçe’nin ilk iddialı maçında tribünlerin boş kalmasını bilet fiyatlarının pahalılığına bağlayanlara çok da katılmıyorum... Geçen yıl üç kupanın birden ıskalanması, büyük umutlar ve paralar bağlanarak alınan oyuncuların hayal kırıklığı yaratması, taraftarın tutmadığı hoca ile “devam” kararı alınması, geçmiş yıllara oranla daha “düşük profilli bir takım” kurulması, bazı tribünlere seyirci girmesine ambargo konması, Fenerbahçe’ye gönül verenleri kırdı, kızdırdı...
Şurası kesin... Fenerbahçe bu değil... Fenerbahçe seyircisi bu takımı, bu futbolu çok da kabul etmez... Çare; ya çok iyi oynayacak ve kazanmayı istikrar haline getireceksin, ya da takıma yeni, bilinen, beğenilen, iş yapacak, ihtiyaç duyulan oyuncuları alacaksın...
İşin kötü tarafı, orada da UEFA “azrail” gibi ensende... Oysa Volkan Demirel’in bel fıtığı ameliyatından sonra birinci sınıf bir kalecinin alınması kaçınılmazdı, almadılar... Salih, yeni sezon için ne kadar umut olursa olsun, orta sahaya bir patron gerekiyordu, almadılar, en önemlisi, golcülerin geçen yıl yarattıkları büyük hayal kırıklığından sonra mutlaka çok iyi bir golcüye ihtiyaç vardı, O’nu da almadılar...
Fenerbahçe’nin geçen yıl tek sağlam tarafı savunmasıydı... İşin ilginç yanı bütün transferi savunmaya yaptılar, bununla da kalmadı, savunmanın sistemiyle, fabrika ayarlarıyla da çok oynadılar... Savunma için yeni bir sistem arayışı çok mu gerekliydi... Monaco’nun golünde baktım, Falcao ofsayt ya da değil, Ertuğrul hatalı, hepsi kabul ama, bir ara topunun üç stopere rağmen rakip oyuncuyla buluşması, savunmanın henüz oturmadığının çok açık göstergesiydi...
Her şeye rağmen Skrtel’in hakkını teslim edelim... Adam zaten yıllardır Premier Ligi yemiş, yutmuş... Bu her halinden belli oluyor... Ama tekrar edeyim Fenerbahçe bu değil... Avrupa Şampiyonası daha gözlerimizin önünde... Hadi iyi oynamıyorsun, bir coşku, bir patlama, bir isyan, bir tepki, bakıyorsun hiçbiri yok... Üstelik kadronda bir hareketi ile maçı çevirecek yıldız oyuncun da yok... O zaman bir takım duruşu, bir takım direnişi sergileyeceksin... İsyanın yüzünden, gözlerinden okunacak, mücadelene tribünler “şapka” çıkaracak... Fenerbahçe bunların çok uzağında... Fenerbahçe’ye 2-1 yeter mi? Monaco’yu, Stade Louis II’yi çok iyi bilen biri olarak şunu söylemeliyim... Zaten 18 bin kişilik bir stat... Monaco’nun kadını tuvaletini, erkeği smokinini giyip baloya gider gibi maça gelir... Yani Fenerbahçe’nin üstünde bir baskı oluşturamaz... Ama sorun Monaco’dan önce Fenerbahçe’nin kendi içinde... Fenerbahçe kendi sorunlarını aşabilse, Monaco’yu çok rahat aşar... Ancak sezon başlarken şunu görüyorum; Bu kadro, bu futbol, bu tribünleri doldurmaz...