Galatasaray’da perşembe akşamı Marsilya karşısında “peri masalı” yazan oyuncular, Malatya karşısında kenarda oturup, “taze kuvvetler” oyuna başlayınca, Galatasaray’ın özellikle son haftalarda alışılan hızlı, tempolu, sprintli, akışkan oyunu “sağlıklı yürüyüş” temposuna döndü. Bu kadar taze kuvvete rağmen...
Maçın her dakikası, Kerem’i, Halil’i oyuna çağırdı. Sonra da Cicaldau’yu... Galatasaray on birini değiştirdi diye, oyun şeklini neden bu kadar değiştirdi, neden bu kadar frene basıp hızını kesti, anlamadım...
Üstelik Galatasaray’ın karşısında belki de son yılların en ürkek, en çaresiz Malatyaspor’u vardı. Malatya’da sol kenarda Munir Choular iyi şeyler yaptı, kendisine tek arkadaşı katılamadı. Hepsi o kadar... Malatya‘yı aldığı tek puan kandımasın. Kötüler ve yarım pozisyon bile bulamadan, savunmaları ve kaleci Ertaç’la tek puanı aldılar.
Öyle bir ilk yarı oynandı ki, Malatya durdu, Galatasaray yürüdü. Hani geçmiş yıllarda çocuklar uyusun diye tam da maç saatlerinde “masallar” anlatılırdı. Hani masal yerine Malatya- Galatasaray maçının ilk yarısını oynatsanız, sadece çocuklar değil, büyük-küçük kim varsa uyurdu. O kadar temposuz, heyecansız, pozisyonsuz, futbolsuz bir ilk yarı izledik.
İlk yarıda akılda kalan tek şey, Malatya ceza alanı içinde Emre ile Sadık arasındaki “gıcık” pozisyondu. Bir penaltı esintisi yaptı, hakem Atila Karaoğlan oralı bile olmadı. Oysa iki saat önce oynanan Karagümrük-Trabzonspor maçında tam anlamıyla benzer bir pozisyonda penaltı çalındı.
İkinci yarı başladı, Galatasaray uykudan uyandı. Diagne‘nin direkten, kaleci Ertaç’ın kucağına dönen topu, Malatya için tam bir şans dakikasıydı. Hani “topun canı var” derler ya, sanki doğru... Bir hafta önce Fenerbahçe maçında bir direkten dönen top, diğer direkten gol oluyor, burada Diagne‘nin şutu, direkten kaleci Ertaç’ın kucağına geliyor.
Galatasaray, uykuda geçirdiği ilk yarıyı telafi etme adına ikinci yarıda çok yüklendi. Özellikle Halil çok vurdu, Kerem vurdu, Cicaldau vurdu, bu şutların çoğu ya duvar ören Malatya savunmasında ya da özellikle son bölümde sıradışı kurtarışlar yapan kaleci Ertaç’ta kaldı.
Elbette hakem çok konuşulacak. Galatasaray‘ın iptal edilen golünde, Halil‘in kaleci Ertaç’a faulu yok, topu nizami kurtarıyor, ancak sonrasında Diagne’nin Sadık‘a arkadan yüklenmesi var. Yanlış mı gördüm, dilerim öyledir. Sanki hakem önce golü verdi, sonra iptal etti. Böyleyse skandal... Çok emin olamıyorum, dilerim değildir.
Galatasaray’da iki yıl önce Fatih Hoca 8 maç ceza almış, yokluğunda takım “kaptansız gemi” gibi sağa-sola savrulmuş ve yarıştan kopmuştu. Şimdi Fatih Hoca’nın ilk ceza maçında büyük bir futbol ve puan kaybı olunca, insan ister istemez “tarih tekerrür etmesin” diye düşünüyor.
Galatasaray Başkanlığını en sıkıntılı dönemlerde üstlenen ve dün yaşamını yitiren eski Başkan Mustafa Cengiz‘e rahmet dileyelim. Işıklar içinde uyusun... Galatasaray takımı, bir galibiyetle Başkan’ı uğurlayabilirdi, onu da yapamadı...
Ayrıca, Galatasaray bu futbolla, bu puan farkıyla bırakın Trabzonzpor’u yakalamayı, arkasından ancak dürbünle bakar. Geçmiş olsun... Şampiyonluk Kaf Dağı’nın ardında bile değil...