Buzullar ve ateş ülkesi İzlanda’da sahaya çıkardığımız on birle, ortaya koyduğumuz futbolla “buz” keserken, sonuç olarak da “ateş”e düştük. Henüz üç maç olmuşken artık önümüzde bize 5 puan fark atan iki takımla, 3 puan fark atan bir başka takım var.
Fatih Hoca bir dönemler “Ben ders almam, ders veririm” demişti. Dediği doğruymuş... Ders alsaydı, daha dört gün önce Ukranya karşısına iki defansif orta saha ile çıkmanın bedelini ne kadar ağır ödediğimizi hatırlar, daha savunma ağırlıklı bir orta saha yapabilirdi.
Diyeceksiniz ki “Daha ne yapsın? Santrfor bile oynatmadı, tam 6 orta saha adamıyla maça çıktı.” Tamam da, o orta saha adamlarından sadece Ozan Tufan ile Kaan Ayhan’ın defansif yönü var. Yasin, Emre Mor, Volkan Şen, hatta Hakan Çalhanoğlu, yeteri kadar rakip karşılayıp, yeteri kadar savunma yapabilir mi?
Nitekim yapmadılar, yapamadılar. Tıpkı Ukranya maçında olduğu gibi, rakip elini kolunu sallaya sallaya orta sahamızı geçti. Hakan Çalhanoğlu demişken, milli forma altında kullandığı duran toplar olmasa Alman Ligi’nin en önemli oyuncularından biri olduğu aklımıza gelmeyecek.
Perşembeden pazara Avrupa elemelerinde tam 41 maç oynandı. Ben dört gün ara ile arka arkaya iki maçta 2 dakika içinde 2’şer gol yiyen bir başka takım görmedim, duymadım. İki dakika içinde iki gol yiyen var da, iki maç arka arkaya yiyen yok.
Ömer Toprak’ta da bir şanssızlık mı var, bir uğursuzluk mu var, anlamadım gitti. Adamı okutur musunuz, üfletir misiniz bilemem... Son üç maçına bakın... Önce kırmızı kart, takım bir eksik... Dört gün önce göstere göstere yaptığı penaltı; dün de yüzüne çarpıp kaleci Volkan’ı da yanıltarak ağlara giden top...
Diğer stoperimiz Mehmet Topal... Kime “Çok iyi” diyorsak, daha lafımız bitmeden tekzibi ağzımızın içine dayıyor. Sevgili kaptan, ikinci golü atan Finnbogason’un arkana bu kadar rahat sarkışına nasıl izin veriyorsun?
Gerçekleri görmek ve önlemini almak lazım: Dün forma giyenlere bakın... Ömer Toprak, Kaan Ayhan, Hakan Çalhanoğlu, Emre Mor, Tolga Ciğerci, Mevlüt Erdinç, hatta Cenk Tosun... Hepsi Avrupa kaynaklı oyuncular... Son yıllarda bizim yetiştirip milli takıma gönderdiğimiz tek oyuncu var mı?
Sonra, gençlik tamam, mücadele tamam da, bu takımın saha içi patronu yok... Topa basacak, sakin olacak, radar gibi çevreyi tarayacak... Selçuk İnan’ın Avrupa Şampiyonası’ndan faturası ne kadar kabarık bilemem ama şurası kesin: Bazılarının değeri varlığında değil, yokluğunda belli olurmuş... Tıpkı Selçuk gibi...
İzlanda kalecisi Holldorsson, film senaristi ve yönetmeni... Adama “maçın senaryosunu yaz” deseniz, ancak bu kadar yazardı. Yere yatmadan maçı bitirdi. Teknik direktör Hallgrimsson, diş hekimi... Adeta dişlerimizi söktü, elimize avucumuza bıraktı... Ağzımızı açacak halimiz kalmadı... Hepimize geçmiş olsun...