Okan Hoca, akıllı ve düşünülmüş bir onbirle sahaya çıktı… Solda Van Aanholt‘u kesip, Dubois’i koydu, o kanadı Yusuf Sarı‘nın otobana çevirmesini engelledi...
Orta sahada; takımın topa en iyi hükmeden, ama dayanıklılık olarak biraz ‘çıtkırıldım” kalan Oliviera’yı kesti, rakip hücumları iki “acımasız adam“ Torreira ve Midtsjö ile durdurdu ve kontrol etti...
Galatasaray’ın düşünülmüş onbirle iyi başladığı bir maç oldu... Galatasaray ancak şunu yapmadı... Adana Demirspor oyunu geriden kurmaya çalışırken, kaleci Ertaç başta, Samet, hatta Emre Akbaba bu paslaşmada büyük hatalar yaptılar…
Galatasaray önde yeteri kadar basabilse, yakaladığından çok daha fazla pozisyon bulurdu... Nitekim iki çok net pozisyonu da bir organizasyondan değil, hücuma çıkarken, Adanalı oyuncuların kaptırdığı toplardan geldi...
Ancaakk… Adana‘nın hücuma çıkarken kaptırdığı toplara rağmen kaleci Ertaç mükemmel kurtarışlar yaptı... Stoper Samet, yanındaki ikilisi Semih ile birlikte “sıra dışı“ oynadı... Bütün bunlara rağmen giren - çıkan kim varsa sahanın en iyi adamı uzak ara, Adana‘nın sağ beki Svensson’du...Aslında “akrabaların kapışması“ gibi bir maç izledik... Yani eski Galatasaraylılarla yeni Galatasaraylıların kapışması...
Özellikle Sacha Boey - Onyekuru kapışması müthiş oldu... Bir pozisyon dışında bu ikili mücadelelerden galip çıkan hep Sacha Boey’di... Öyle ki, maç bitmeden Onyekuru‘yu “çürüğe“ çıkartıp külübeye göndertti...Galatasaray‘ın sıkıştığı dakikalarda “klasik kahraman“ Muslera sahnediydi... Özellikle ilk yarıda önce havadan, sonra yerden mutlak iki golü önledi... İkinci yarıda zaten top gelmedi...İkinci yarı demişken; Galatasaray, Adana takımını resmen teslim aldı... Dakikalar ilerledikçe kendi yarı alanına hapsetti... Üstelik Adana takımı en yorgun dakikalarda, son 35 dakika bir eksik oynadı...
Eee, iyi oynuyorsun, baskılı oynuyorsun, ataklarda sürekliliğin var, o zaman niye kazanamadın diye sorarlar... Galatasaray‘ın ağırlığını hissettiren oyun gücüne rağmen hızı da son derece yavaştı... Neredeyse yüreyerek hücuma çıktı... O zaman rakip savunma kalesinin önünde “Çin ordusu“ gibi kalabalıklaştı, adeta duvar ördü…
Galatasaray‘ın mutlaka hızlı hücuma evrilmesi lazım... Ama iki ön kanat adamı Yunus ve Kerem ile “hızlı hücum“ sıkıntılı görünüyor... İkisi de driplingi seviyor, adam geçmeyi, kalabalıkları girmeyi seviyor... Kenarlara gidip tek orta atmıyorlar... Düşünün Gomis topla buluşamadan oyundan çıktı... Ayrıca hızlı hücum etmezsen, rakip savunmayı az adamla nasıl yakalayacaksın, boş alanları nasıl bulacaksın...
Buna rağmen uzatma bölümünde Yunus, Kerem, Seferoviç mutlak pozisyonları kaçırdılar... Hayrettir, Galatasaray kötü oynamadığı, hatta ikinci yarısını tek kale oynadığı, aşırı gol pozisyonu yakaladığı, son 35 dakikada bir fazla olduğu maçı iki puan yitirirek bitirdi…
Adana‘nın hocası Montella, sarı kartla oynamasına rağmen ikili mücadelelere riskli girmeye devam eden Stanbouli‘yi oyunda tutarak takımını resmen bir eksik bıraktı... Galatasaray‘da da Torreira‘nın yerde yatan Ndiaye’nin bileğine basması sarı karttan fazlası olabilirdi…
Puan kaybettiğine bakmayın, dün sahada ağırlığını çok fazla hissettiren bir Galatasaray vardı... Bu takım ciddi iş yapar... Adana Demir derseniz, tribünleriyle, sahadaki futboluyla Süper Lig’e süper renk katıyor...