Madem hakemler bu kadar kötü, VAR bu denli rezalet, MHK kelimenin tam anlamıyla yetersiz... O zaman bir önerim var; Cüneyt Çakır- Fırat Aydınus el ele, haydi MHK‘ye... Alın size liyakat... Alın size tecrübe, kariyer, saygınlık, inandırıcılık...
Madem Türk futbolunu ikinci-üçüncü sınıf adamların yönettiğinden şikayet ediyoruz...
Madem kulüpler bu kadar ağlıyor, feryat ediyor, birbirlerine giriyor... Başkanlar, hocalar isyan ediyor, seyirci-taraftar aklını kaçırıyor...
Madem hakemler bu kadar kötü, VAR bu denli rezalet, MHK kelimenin tam anlamıyla yetersiz... Madem ülke futbolu “Liyakat”i taca attı, “siyaset ve sadakat” top koşturuyor...
O zaman bir önerim var; Cüneyt Çakır-Fırat Aydınus el ele, haydi MHK‘ye...Alın size liyakat...
Alın size tecrübe, kariyer, saygınlık, inandırıcılık...
Biz ne yaptık? Türk hakemliğinin son çeyrek asırdaki en büyük iki hakemine düdük astırdık.
Yetiştiremiyoruz, yetiştirdiklerimizin değerini bilemiyoruz...
Elimizde bir Cüneyt Çakır var... İki Dünya Kupası’nda görev alan, üçüncü Dünya Kupası’nda yine görev almaya hazırlanırken “pusuya” düşürülüp arkadan vurulan Cüneyt Çakır...
Çakır’ın kariyerinde 12 uluslararası turnuvada yönettiği tam 204 maç var. Bu maçlar arasında 5 final, 12 yarı final bulunuyor. Kolay mı bunlar? Türk futbolunda hangi hakeme kısmet olmuş?
Dünya Kupaları, Avrupa şampiyonaları, Şampiyonlar Ligi, milli maçlar... Say say bitmez... Yaz yaz tükenmez...
Fırat Aydınus... Son 30 yılın hakemi... Türk hakemliğinin hakemi değil, aslında Türk hakemliğinin hamalı...
Çıkma maçı: Git Fırat...
Düşme maçı: Git Fırat...
Derbi maçları: Kurtar bizi Fırat...
Fırat Aydınus’un hakemliğinde Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray arasındaki derbilerde tam 33 maç var. Ayrıca Trabzonspor ile İstanbul’un üç büyüğü arasındaki 19 maçın yönetimi daha...
Play-off finallerinde gene Fırat... Niye Fırat? Çünkü ölüm-kalım maçı... Yönetmek her babayiğidin harcı değil...
Fırat Aydınus’un kariyerine bakın, neredeyse “gazozuna” tek maç bulamazsınız...
Biz bu iki ‘aslan’a düdüğü astırdık. Cüneyt Çakır‘a -TFF gene de sağ olsun- yalandan bir jübile yaptı. Fırat Aydınus‘un hatırını bile sormadık.
Şimdi soruyorum, Türk hakemliğini niye ikinci sınıf-üçüncü sınıf hakemler yönetiyor da, niye Cüneyt Çakır ile Fırat Aydınus yönetmiyor? MHK niye böyle “liyakat”ta zirve yapan iki isme bırakılmıyor?
Şimdi denecek ki; hakemliği yeni bıraktılar, bir yıl geçmesi lazım... Laf ola, beri gele... Bu ülkede bir saatte yönetmelik değişiyor. TFF bugün toplansa, yarın Cüneyt ile Fırat‘a MHK‘yi teslim eder, bu kadar kolay...
Diyorlar ki, “Cüneyt Çakır ile Fırat Aydınus’un arası iyi değil, geçinemezler...” Bizzat açtım sordum, “yalan”...Cüneyt Çakır, “Fırat‘la ben hakemliğe birlikte başladık, aramız niye kötü olsun?” dedi.
Cüneyt Çakır‘ın, Fırat Aydınus‘un yanlışları olmuş mudur? Elbette olmuştur. Ama sevapları, günahlarını elliye katlar.
Madem bu kadar ağlıyoruz, madem MHK’den, hakemlerden bu kadar dertliyiz, madem her hafta sinir uçlarımızla oynanıyor, adeta futbolda bir iç savaş ortamı var, o zaman buyrun, size radikal bir çözüm önerisi;
Cüneyt- Fırat el ele, haydi MHK‘ye...
Maden futbolu, madem hakemliği kurtarmak istiyoruz, bırakın, önlerini açın, Türk hakemliğinin iki zirve ismi MHK’yi teslim alsın. Sadakat kenara çekilsin, liyakat kendini göstersin...
VAR mısınız, yoksa şimdiki VAR düzeni ile mevcut sistemle milleti kandırmaya, sinir uçlarıyla oynamaya devam mı edeceksiniz?
İlişkiler dostluk üzerine kurulmalı
Lig TV‘nin başında olduğum dönemler... Aklıma takıldı. Benim için gelmiş geçmiş en iyi TFF Başkanı Mahmut Özgener‘i aradım. “Çok uzun yıllardır aynı dünyanın içindeyiz. Ben bu hakemlerle bir çay bile içmedim. İzin verirsen onları yemeğe davet etmek istiyorum” dedim.
Mahmut Başkan, “Çok iyi düşünmüşsün, hemen MHK Başkanı’nı arıyorum, kimi istiyorsan çağır” dedi.
Konuştuğum kimdi, şimdi hatırlamıyorum; “Abi yemeğe gidelim ama kıyıda köşede bir yere gidelim, kimse görmesin” dedi. Şiddetle itiraz ettim, “Niye?” dedim, “Maç mı alıyoruz, maç mı satıyoruz , sohbet edeceğiz, dertleşeceğiz, madem davet sahibi benim, madem TFF Başkanı’nın onayı var, en görünen yere gideceğiz...”
Özellikle Paper Moon’u seçtim. İstanbul’un en bilinen, en görünen lokantasını... Bütün futbol dünyası orada... Cüneyt Çakır geldi, Fırat Aydınus geldi, Hüseyin Göçek, Süleyman Abay ve şimdi hatırlayamadığım bir-iki isim daha geldi. Saatlerce konuştuk, dertleştik. Güldük-şakalaştık.
Hiç unutmam, Hüseyin Göçek tam kapıdan içeri girerken dönemin Galatasaray Başkanı Adnan Polat ile karşılaştı. Göçek o dönemler bir Galatasaray-Fenerbahçe maçı nedeniyle Galatasaray’ın kara listesindeydi. Polat ile Göçek kapı önünde ayak üstü belki de yarım saat konuştular. Birbirlerine içlerini döktüler, uygarca tartıştılar, dostça el sıkışıp ayrıldılar. Göçek masaya geldiğinde biz yemeğe çoktan başlamıştık ve Polat’la konuşması nedeniyle geç kalmasından son derece mutluyduk.
Bunu şimdi durup dururken niye yazdım bilmiyorum. Ama ilişkileri dostluk üstüne kurmak, gerilim üstüne kurmaktan her zaman daha iyidir.
Yapay zeka mı insan aklı mı?
Teknolojik gelişmelere karşı durmak mümkün değil... Elbette uyacağız. Ancak bu yapay zeka ile hakem atamasını anlamıyorum. Bazı işler vardır, damardan insan ile ilgili olan... Çok genç bir hakeme “yapay zeka” işaret etti diye en zor maçı getirip veremezsiniz... Aklıma takıldı; Türk Hava Yolları’nda irili-ufaklı bu kadar uçak var, bu uçakları yapay zekanın belirlediği kaptanlar niye uçurmuyor? Çünkü işin gerçeğine aykırı... Kim kariyerliyse, kim ustaysa, en büyük uçağı o uçurur. En zor maçı en iyi hakemin yöneteceği gibi...
Futbolcular hakem olsa...
Futbolu bırakan antrenörlüğe yöneliyor. Ülkede yüzlerce işsiz antrenör var. Böyle olacağına; TFF futbolu bırakmaya hazırlananları hakemliğe yöneltse, hızlandırılmış kurslarla gereken eğitimi verse, alt liglerde maçlar vererek uygulamaya başlasa ve öne çıkanları hızla Süper Lig’e atsa kötü mü olur?
Neden hiç düşünülmez? Futbol oynayanlardan hakem olursa, sadece kitaba uymaya çalışmazlar, sahadan geldikleri için işin ruhunu da bilirler.
Çakır‘ın karnesi
- 2012-2016-2020, arka arkaya üç Avrupa Şampiyonası’nda biri yarı final, 9 maçla en fazla maç yöneten iki hakemden biri...
- Uluslararası Futbol Tarihi ve istatistikleri Federasyonu (IFFHS) tarafından 2021’de 21. yüzyılın en iyi iki hakeminden biri...
- UEFA Şampiyonlar Ligi’nde 1 final, 6’sı yarı final toplam 55 maç... En fazla maç yöneten ikinci hakem..
- Toplam 12 uluslararası turnuvada 5‘i final, 12’si yarı final, 59‘u A Milli maçı toplam 204 maç...
- Süper Lig’de 29’u derbi tam 387 maç... Ayrıca 3 Süper kupa, 2 Türkiye Kupası, tüm kulvarlarda 678 maç...
- 2014 ve 2018 Dünya Kupası’nda arka arkaya iki yarı final yöneten sadece iki hakemden biri...