Şansal Büyüka

Şansal Büyüka

sansal.buyuka@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çok uzun zamandır hiçbir derbide böyle “çılgın“ bir başlangıç görmedim... Hem Galatasaray, hem Beşiktaş “ya hep ya hiç“ diye oynamaya başladı...
Beşiktaş “fırsat bu fırsattır“ diye, yorgun bulacağını sandığı Galatasaray‘ın üstüne gitti... Ama Galatasaray‘da maç yorgunluğundan, yol yorgunluğundan eser yoktu...
Bir Beşiktaş geldi, bir Galatasaray... Savunmalarında oyalanmadan, orta alanlarında fazla dolanmadan, kestirmeden, rakip kaleye gitmeye çalıştılar... Beşiktaş, Rosier ile yokladı... Omar, tam çizgi üstünden akıllara zarar bir top çıkardı... Kaleci Pena gene bir mucize kurtarışa imza attı... İlk yarının sonraki dakikaları Galatasaray‘ın oldu...
Önce Kerem yokladı, kaleci Ersin topu karşıladı... Mustafa‘nın kafa vuruşu kılpayı dışarı gitti... Galatasaray hızıyla, hırsıyla Beşiktaş kalesini deli dalgalar gibi dövmeye başladı...
Türkiye’nin hatta Avrupa’nın en hızlı, en çabuk oyuncularından biri olan Kerem, Rosier her Galatasaray atağında içeri girince, sol kenarda istediği boş alanları o kadar çok buldu ki... Nitekim Kerem ilk golde topla buluşup vuruşunu yaparken, Rosier başta, Beşiktaş savunmasından tek adam Kerem‘in yanında yoktu... Ben diyeyim 5 metre, siz deyin 10 metre, koca savunma kendileri için en büyük tehlike Kerem’den bu kadar uzak kaldılar...
İkinci Kerem golünde, klasik bir Beşiktaş stoper krizi vardı... Vida seyretti, Necip seyretti, Kerem aradan yükselip hem kendinin, hem takımının ikinci golünü attı... Bu golden once Mustafa’nın asist öncesi Umut’tan topu faulle söküp sökmediği tartışılacaktır... Buna faul çalan hakem çıkar mı, elbette çıkabilir... Ama günümüzün futbolunda oynatana da “niye oynattın“ diyemeyiz...
Beşiktaş iyi başladığı maçın ilk on dakikasından sonra ciddi anlamda ezildi... Galatasaray’ın iki koşucusu Taylan ve Berkan karşısında Alex Teixeira gibi yumuşak bir oyuncu çok hafif kaldı... Ghezzal‘a topu göstermediler... Atiba ortaya çıkamadı... İlk yarıda Galatasaray, Beşiktaş’ı adeta yedi bitirdi...
Galatasaray ilk yarıyı o kadar yüksek volümle oynadı ki, ikinci yarıda voltaj düşürmesi kaçınılmazdı... Nitekim öyle oldu... Beşiktaş oyunu dengeledi, hatta kontrolü eline aldı... Buna rağmen golü kaçıran gene Galatasaray oldu... Mustafa Muhammed’in şutunda Vida topu çizgiden çıkardı... Beşiktaş adına da Larin‘in çok yakından vurduğu kafanın auta gidişi vardı... Aslında Önder Hoca, oyunun başında yapacaklarını, ilk yarının sonlarında ve ikinci yarıda yaptı... Orta sahayı daha dirençli Josef ile takviye etti, hücum zenginliği olan Rıdvan Yılmaz‘ı oyuna kattı...
Nitekim Rıdvan, girdikten kısa bir süre sonra, hem de sağ ayağıyla golü attı... Rıdvan‘ın şutunu bacak arasından kaçıran Barcelona kahramanı Pena’ya bu golü yemek yakışmadı... Unutmayalım, Beşiktaş ataklarında rakip futbolcuların bacaklarının arasına kafasını sokan, adeta “ölümüne“ oynayan Nelsson, savunmanın ve takımın lideri gibiydi... Elbette çıkana kadar Kerem... Türkiye‘de tutulması mümkün değil... O kadar çabuk, o kadar hızlı, o kadar farklı... İlk yarısı Galatasaray‘ın, ikinci yarısı Beşiktaş‘ın olan çılgın bir derbi izledik... Galatasaray o ilk yarıda rakibini deli dalgalar gibi dövmenin ödülünü topladı, Beşiktaş maça yanlış ve dirençsiz bir onbirle başlamanın faturasını ödedi...