Ermenistan küçük balık, yakalamak kolay... Rahat “ham” yaparsın. Ama Hırvatistan öyle değil; dikkat edelim, kılçığı boğazımıza takılmasın. Onun için yarın Hırvatistan önünde, yüksek performanslı, kalitemizi ortaya koyan bir futbol oynamak zorundayız.
Ermenistan, futbol dünyasının “küçük balığı”... Oltaya kolay takarsın.. Rahat “ham” yaparsın. Ama Hırvatistan öyle değil... Futbol dünyasının büyük balıklarından biri... Oltaya, ağa kolay takılmaz, kolay “ham” yapılmaz, kılçığı boğazınıza takılır.
Ermenistan’ı “çok kötü” bir oyunla yenebilirsiniz. Hırvatistan’ı sıradan bir futbolla asla mağlup edemezsiniz. Onun için yarın Hırvatistan önünde, yüksek performanslı, kalitemizi ortaya koyan bir futbol oynamak zorundayız.
- Orta sahada daha sert, rakibi daha iyi karşılayan, daha markajlı bir mücadele ortaya koymalıyız.
- Kenarları iyi kapatmalı, rakibin fazlaca orta yapmasına engel olmalıyız.
- Göbekte hava toplarını rakibe fırsat vermeden karşılamalıyız.
- Hücumda fırsat zenginliği yaratmalı ve bunları kullanmalıyız.
- Kalitemizi açık biçimde ortaya çıkarmalıyız.
Yani; Inter’de harikalar yaratan Hakan Çalhanoğlu, İspanya‘yı ayağa kaldıran Enes, uluslararası şöhretimiz Cengiz Ünder, Hollanda Lig’inin en iyisi Orkun, İtalya Lig’inin sayılı stoperlerinden Merih Demiral, diğer iki Avrupalı stoperimiz Ozan Kabak ve Çağlar Söyüncü, süper kalitelerini milli takıma da yansıtmalı...
Maalesef henüz bunu göremedik. Avrupalı yıldızlarımız, kulüplerinde ortaya koydukları gerçek kaliteyi, milli takım forması ile yakalayabilmiş değiller.
Ermenistan küçük balık, yakalamak kolay... Ama Hırvatistan öyle değil; dikkat edelim, kılçığı boğazımıza takılmasın.
Futbolcu şahane oyun niye hikaye?
Ermenistan maçı başladı, TRT spikeri de anlatmaya başladı.
- Orkun; şahane bir sezon geçiriyor.
- Hakan Çalhanoğlu; şahane bir sezon geçiriyor.
- Enes Ünal; şahane bir sezon geçiriyor.
Kabul; futbolcular şahane de, futbol niye hikaye?
Süper Lig gerçeği
Türk Milli Takımı’nın Ermenistan on birinde Süper Lig’den sadece 4 oyuncu yer aldı. Kaleci Mert, sağ bek Onur, sol bek Ferdi, hücumda Cenk Tosun...
Süper Lig’den çıka çıka ilk on bire 4 oyuncu çıkar mı? Süper Lig bu kadar mı kalitesiz, bu kadar mı kötü? Maalesef öyle...
Kaldı ki; Süper Lig’de takımların ilk on birlerinde kaç yerli oyuncu oynuyor ki, milli takımda oynasın.
Baş ağrısı
Abdülkerim Bardakcı, baş ağrısı nedeniyle milli takım kadrosundan çıkarıldı. Milli takım doktorları, Abdulkerim‘in “nörolojik” durumunun iki hafta sürebileceğini söyledi.
Galatasaray Kulübü, Abdülkerim’i kendi anlaşmalı hastanesinde kontrolden geçirdi, Abdülkerim bir gece hastanede yattı ve “sağlam” raporu ile birlikte takımıyla birlikte Karabağ maçına gitti.
Doğru, ortada bir baş ağrısı var ama; kimin, neyin sebep olduğu belli değil...
Enes'in asisti - Kerem'in hızı
- İspanya’da şahane oynadığı söylenen Enes Ünal’ın milli takımda bir tane maçını görmedim. Ama Ermenistan maçındaki “olağandışı” asisti, bugüne kadar milli takıma yaptığı en yararlı katkıydı.
- Kerem galibiyet golünde 50 metrelik depar sonrası gol vuruşunu yaptı. Topla 50 metre gitmesine rağmen rakibi yakalayamadı. Günümüzde “hız”dan daha önemlisi yok. O da Kerem’de fazlasıyla var.
- Ozan Kabak doğum gününde kendi kalesine gol attı. Futbolda olur böyle şeyler... Ancak doğum gününde kendi kalesine attığı gol kariyerinde dramatik bir anı olarak yer alacak.
- Onur Bulut, Kayseri’de şahane sezonlar yaşadı, çoğu zaman aday kadroya bile çağrılmadı. Beşiktaş’a geldi, iki maçta “şipşak” milli takımda formayı kaptı. Geç oldu, güç oldu, adalet yerini buldu. Milli olmak için, büyük takımda oynamak mı gerekiyor?
Bizim ligde oynarlar mı?
Beyaz Futbol’da Ahmet Çakar, “Bu Ermenistan takımı bizim Süper Lig‘de zor oynar” dedi. Abdülkerim Durmaz, “Doğru da, bu futbolla bizim milli takım oynar mı?” dedi. İki doğru yorum...
Arabesk futbol
Sinan Engin, milli maç sonrası, “Arabesk futbol” diye yeni ve doğru bir tanımlama getirdi. Baktığınızda sahada “Çok acılı, sıkıntısı fazla, iyisi az, kötüsü bol, ızdırap çektiren” bir futbol vardı.
Bu futbola “Arabesk futbol” demeyeceksen, ne diyeceksin? Bari iyi bir maç oynasak da Sinan Engin ona da bir tanımlama getirse... Tabi oynayabilirsek...
İlgi sıfır
Çevrem futbolla yakın ilgili arkadaşlarla, dostlarla dolu... Futbolla bu kadar ilgili olmalarına rağmen Ermenistan maçı öncesi sürekli sordular:
- Milli maç ne zaman?
- Kiminle oynuyoruz?
- Ne maçı bu?
Acı ama gerçek; Milli takıma ilgi ve heyecan bu kadar azaldı.
TFF’nin bundan haberi var mı acaba?
Arda’nın gençliği kusur mu?
Arda Güler, Fenerbahçe’de hak ettiği süreyi bugüne kadar alamadı. Milli takım, Ermenistan maçında “berbat” oynadı, buna rağmen Arda Güler yine şans bulamadı. Sadece futbolda değil, her alanda, Türkiye’nin dışında, “gençliğin kusur” olduğu bir başka ülke var mı acaba?
Sabri Reyiz’den Sabri Hoca’ya...
Türk futbolunun önemli ismi Sabri Sarialioğlu, genç milli takımlara hoca olarak futbola geri döndü. Böyle unutulmaz isimlerin futbolun içinde kalması çok iyi...
Ancak Sabri Reyiz‘in antrenörlük diploması var mı, bir gün olsun takım çalıştırmışlığı var mı onu bilmiyorum.
Ahbap-çavuş
Yıllarca milli takım alt yapılarında antrenör olarak çalışan Mehmet Hacıoğlu, “TFF‘de antrenörler ahbap-çavuş ilişkisi ile göreve geliyor” demiş.
Onu bilmeyecek ne var. En sağlam binalar yıkılır, bizim TFF’de ahbap-çavuş ilişkileri yıkılmaz.
Dursun Başkan...
Galatasaray Başkanı Dursun Özbek ile sıkça değil ama uzunca sohbetlerim olur.
İçten severim Başkan’ı...
Sohbetini, çelebiliğini, insanlığını, zarafetini, halden anlayan tavrını...
İlgiyle dinlerim, saygı duyarım.Ancak Dursun Başkan bu döneminde sanki kötü bir “evrim” geçirmiş gibi...
Bağırıyor, “kabadayılar” diyor, “düşmanlar” diyor, öfkeyle kürsüyü yumrukluyor.Benim tanıdığım Dursun Başkan bu değil...
Başkan diyebilir ki, “İnsanı deli ediyorlar. Bunlar ancak bu dilden anlarlar...”
İtiraz etmem; Haklı olabilir...
Buna rağmen; Galatasaray’ı korurken, Galatasaray çıkarlarını kollarken, TFF’ye, MHK ‘ye rakip kulüplere laf yollarken, Dursun Başkan’a yakışan daha uygar bir yol, yöntem, alternatif bulunamaz mı?
Satır elinde, doğruyor
TFF Disiplin Kurulu elinde “satır”, her hafta kulüpleri doğruyor.
- Ver 50 bini, 100 bini...
- Yetmez; kes 150 bin, 200 bin lira cezayı...
- Ohh, gelsin paralar...
- Yetmez; 300 bin, 400 bin liralık faturalar...
- İştah kabardı ya, cezada sınır yok.
- Böl, çarp, topla al sana 500 bin lira ceza...
- TFF geçim yolunu buldu.
- Allah kulüplere yardım etsin.
Yeterki havaya girmesin
Fenerbahçe’nin Zenit ile oynadığı hazırlık maçında sonradan oyuna giren 18 yaşındaki Bora, öyle bir gol vuruşu yaptı ki, gözlerime inanamadım,
Abartmadan yazıyorum; Icardi gibi, Aboubakar gibi büyük golcüleri bile imrendirecek bir vuruştu.
Yeter ki bu vuruş, bu gol bir defada kalmasın. Gencecik Bora havaya girmesin, devamını getirsin.
Aziz Başkan dua etsin (!)
F.Bahçe eski Başkanı Aziz Yıldırım, “Kumpas” kapsamında hapishanede geçen 344 hapis günü için Hazine‘ye 777 milyon liralık dava açtı ve kazandı. “Kazandı” deyince 777 milyon lirayı aldı sanmayın. Mahkeme Aziz Yıldırım‘a 8 bin maddi, 100 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi.
Özgürlüğe bir yıl süreyle “kelepçe” takılmasının bu kadar ucuzladığı aklımın ucundan geçmezdi.
Aziz Yıldırım yatıp kalkıp dua etsin, bu davayı kaybetmedi.
Tribüne çıksalar!
TSYD (Türkiye Spor Yazarları Derneği) Başkanı Oğuz Tongsir, gazete ve televizyondaki amigo yorumculara, “Amigoluğu bırakın, mesleğinize dönün” çağrısı yaptı.Sevgili Başkan; mesleğe dönmek yerine, tribünlere dönseler daha iyi olmaz mı?
Oruç ve maç
Konu güncel ya, inandığım bir din adamına sordum: “Futbolcular maç günü oruç tutmazlarsa günaha girerler mi?” Hoca, “Önce işini iyi yapacaksın” dedi, “Orucun telafisi olur, maçın telafisi olmaz.
”“Yani” dedim, açtı konuyu...
“Orucu kaçırırsan, kaza orucunu tutar, sevabını gene alırsın. Maçı kaçırırsan, geçmiş olsun, havanı alırsın.”