Dünya Kupası finali oynanırken sahaya seyirciler girdi... Yayıncı kuruluş, sahaya girenlerin tek karesini ekrana getirmeden maçı göstermeye devam etti...
Grup maçlarında da ABD-Belçika karşılaşmasında yine bir seyirci sahaya girmiş, yayıncı kuruluş bu görüntüleri de “pas” geçmişti...
TRT’de final maçını anlatan usta spiker Yalçın Çetin, “Sahaya seyirciler girdi, ancak yayıncı özellikle göstermiyor. Bu sadece Dünya Kupası’nda değil, yayıncılar tarafından her ülkede uygulanmalı, futbolu korumalıyız” dedi...
Yalçın Çetin tepeden, tırnağa haklı...
Raiting rekorları kıran bir maç olduğu için, Türkiye’deki futbol seyircisinin de tamamına yakını bunu duydu...
Türkiye’nin yayıncısı Digiturk bunu zaten belli ölçülerde yapmaya çalışıyor... Ama o kadar yalnız, o kadar tek başına ki...
Düşünün, Kadıköy’de ya da Aslantepe’de seyirciler sahaya girecek, Lig TV göstermeyecek...
Sevgili Yalçın Çetin de biliyor ki kıyamet kopar...
Başkanlar, yöneticiler, teknik adamlar, seyirciler, taraftar dernekleri, bazı taraflı medya mensupları kıyameti koparırlar...
Hele işi polemikten, gerginlikten beslenmek olanlar, böyle bir fırsatı kaçırır mı?
O zaman nasıl olacak bu iş... Kötüden beslenen bir ülkede, futbolun iyiliğini, güzelliğini nasıl koruyacağız...
Örneğin sezon başında kulüp başkanları, federasyon gözetiminde “kavgaya, gürültüye prim tanımayalım, futbolun güzelliklerini öne çıkaralım, ama futbola zararı dokunanların da canına okuyalım” diye bir manifestoya imza atarlar mı?
Kendilerini kamuoyu önünde bağlarlar mı? Hiç sanmam...
Var mı böyle bir niyet, var mı böyle bir hazırlık?
Ben duymadım... Herkes, hepimiz yaz uykusunda...
Dünya Kupası’nda, Kosta Rika, Şili, Honduras, Cezayir, Ekvador gibi ülkeleri “kıskanarak” izledik...
Komşumuz Yunanistan yıllardır ekonomik olarak “inlemesine” rağmen tek şampiyonayı pas geçmiyor... Hepsinde var... Devamsızlığı sıfır...
Bir de kendimize bakalım; Bir varsak, üç ıskalıyoruz...
Hep söylüyorum; Önce kafalar değişecek...
Kafalar değişmezse, futbol gelişmez...
Gerisi hikaye...