Her kuşun eti yenmiyor, her balık oltaya gelmiyor, her hoca “afraya-tafraya-kaprise” boyun eğmiyor. Fatih Hoca, Süper Kupa’nın kaybının ardından “kontratlar başka, sahadaki duruş başka” dediğinde bazılarının “kemendi” yiyeceği belli olmuştu da, Gomis, Feghouli, Belhanda üçlüsünün birden “makasa” geleceği açıkçası kimsenin aklına gelmemişti.
Gomis ‘in oturduğu bir maçta Eren Derdiyok’un uzatmada gelen şık golüne kadar ortada görünmeyişini nasıl anlatalım. Eren mi etkisiz, yoksa aynı Eren topla buluşamayınca ister istemez etkisiz mi kalıyor... Ama şurası kesin: Eren daha fazla beslenmeli... Adam oynasın oynamasın, gole yakın... Ama Onyekuru’nun henüz hazır olmayışı, Rodrigues’in son derece etkisiz kalışı, Eren’i gol yollarında “öksüz” bıraktı. Ustaların oturduğu maçta, ilk on birde yer bulan Sinan derseniz, “Ben kulübeden gelmeye alışkınım” der gibiydi.
Kabul edelim ki, Fatih Terim’in alışılmış “hızlı, rakibi boğan” oyunu henüz Galatasaray ile buluşmamış gibi... Ankaragücü golünde sol stoper ile sol savunmanın ciddi hatası var. Ancak Mokthar’ın da süper asistinin ve El Kabir’in akıllı vuruşunun hakkını verelim.
Maçın bir başka güzel hareketi de Kone’den geldi. Müthiş bir kafa golü attı Kone... Ama adresi şaşırdı, kendi kalesine vurdu. İkinci yarıda son dakikalara kadar gol de gelmeyince açıkçası maçın “seyir zevki” iyice kaçtı ve mücadele sıkıntı vermeye başladı. Ama burada takımları mı eleştirelim, yoksa tek kelimeyle “rezil” zemini mi? Maalesef yeni sezona eski kötü alışkanlıkların aynen devam ettiğini gördük. El Kabir boynundan darbe aldı, belini tutup yere yattı. Yalçın Ayhan çok haklı bir sarı kart gördü, buna rağmen itiraz etti.
Kenan’ın oyuna girerken, çok affedersiniz attığı tükürükler adeta ekrana yapıştı. İki taraftan da yere yatan bir türlü kalkmadı. Her pozisyona itiraz geçen yıla oranla çok daha fazlaydı. Böyle olunca bu berbat zeminden “akan” değil, sıkça “duran” bir oyun ortaya çıktı.
Bu maçın iyileri derseniz Maicon’u, Serdar Aziz’i, Donk’u ve Ankaragücü savunmasından Yalçın’ı beğendiğimi söylemeliyim. Ama bu maçın kazananı, Galatasaray’dan önce Fatih Terim oldu. Takımın “Baba” larını kesip, “Bu takımda benden başka Baba yok” mesajını kesin bir ifadeyle verdi. Hani demişler ya, “Ben sizin babanızım” diye... Galatasaray forması giyip burnundan kıl aldırmayanlar umarım gereken dersi almışlardır.