Şansal Büyüka

Şansal Büyüka

sansal.buyuka@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başkan Ali Koç’un “megafon“u garibimize gitmiş olsa bile bayağı işe yaramış gibi göründü... En azından başlangıçta... Tribünleri, hafta arası kötü sayılabilecek bir sonuca rağmen ilk defa bu kadar kalabalık gördük… Coşkulu, istekli, susmayan, durmayan, takımına hep destek, tam destek veren bir seyirci… Maçın son dakikasına kadar destek atan, maç bittikten sonra tepkisini “yönetim istifa“ diye haykıran bilinçli, katıksız bir seyirci...
Başkan‘ın “megafon“u sahaya da iyi yansımıştı… Fenerbahçe belki de bu sezonun en iyi başlangıcını yaptı… Alanya bu ligin gömülü oynayan bir takımı değil… Hücumu seven bir takım… Alanyaspor‘u hücum için bağlasanız durmaz…
Fenerbahçe, hücumu bu kadar seven Alanya‘ya özellikle neredeyse ilk yarıda ceza alanına girme şansı bile vermedi, yarım pozisyon bile tanımadı… Merak ettiğimiz kaleci Berke‘yi sadece bir defa öne, yanlış bir çıkışında gördük…
Fenerbahçe maçla birlikte önde basmaya başladı… Alanya savunmasından dönen her topu hamle üstünlüğü ile çok kısa sürede yeniden kaptı, yeniden atak geliştirdi… Özellikle Rossi - Pelkas buluşmalarında hızlı hücumlar geliştirdi… Ama pozisyon var mı derseniz, Ferdi’nin kaleci Serkan‘ın çıkardığı bir vuruşu, Serdar’ın da heyecan bile yaratmayan iki vuruşu vardı… Ferdi demişken, Pereira’nın bir sevabı varsa, o da Ferdi’yi bu kadar parlatmış olması...
Burada sorun şu: Beşiktaş; Aboubakar’ı kaybediyor, gidip Batsuhayi‘yi yanına da Alex Teixiera‘yı alıyor… Trabzonspor, Sörloth gibi bir golcüyü kaybediyor, gidiyor Gervinho‘yu, Cornelius‘u alıyor… Galatasaray’da Diagne, Halil, Kerem, Mustafa gibi dört santrfor var… Biri atmazsa diğeri atıyor… Siz niye alamıyorsunuz sayın Başkan? Fenerbahçe niye alamıyor?
Fenerbahçe, geçen yıl yaşadığı Cisse’li, Samatta‘lı, Kemal Ademi‘li pişmanlık sezonundan sonra, bu sezon da Berisha, Serdar Dursun gibi “kalibreleri“ pek de belli olmayan golcüleri aldı… Büyük takımlarda “kalibreleri“ tartışılmayacak büyük golcüler oynar… Vurdu mu, rakibi yıkacak, bitirecek golcüler… İki tane yakaladı mı, enaz birini atan, takımına maç kazandıran golcüler… Serdar Dursun gol atmasına rağmen bu kalibrede bir golcü değil… En azından şimdilik... Ali Koç başkanlığında Fenerbahçe‘nin asla böyle bir golcüsü olmadı… Şimdi sıkıntısını sahada çekiyor… Son üç yılda çektiği gibi… Gerçekten inanılacak gibi değil...
Başkasını bilemem, bana göre Fenerbahçe‘nin baskılı oynadığı maçlardan biriydi… Buna rağmen gene kazanamadı, hatta kaybetti… Niye? Önde; renksizlik, beceriksizlik, yetersizlik, etkisizlik, çaresizlik bar bar bağırdı… Bunun için kazanamadı… Her şey bir yana; Fenerbahçe kalitesinde bir golcü olsa, son 10 dakikada yakalanan pozisyonlardan en az ikisini gözü kapalı gol yapardı...
Fenerbahçe, ligde en fazla ortayı yaptığı maçta, Pereira topa çok iyi yükselen Valencia’yı 70 dakika kenarda tutma yanlışına düştü… Rossi gibi atağa dönük oyuncuyu çıkardı, Crespo gibi defansif bir oyuncu aldı… Serdar Dursun‘un üç metreden dışarı vurduğu topun, aut atışı ile birlikte gelip ilk Alanya atağında gol olması, Fenerbahçe adına gerçekten inanılmaz bir ironiydi… Rakibin iki atağında iki gol yiyen “sağlam“ dediğimiz savunma da çökmüş durumda...
Bülent Korkmaz hocanın hakkını teslim edelim… Geldiğinden beri kaybetmiyor… Bu baskıyı karşılamak, iki atakta iki gol bulmak kolay iş değil, bunu bacerdiler, başardılar...
Bu maç, sayın Başkan Ali Koç‘a adeta megafonla bağırdı: Fenerbahçe büyük kulüp, büyük takım… Büyük takımda büyük hocalar görev yapar… Büyük takımda büyük futbolcular oynar… Büyük kulübün başkanları büyük ve cesur kararlar alır… Bunların hiçbirini yapmadınız sayın Başkan… Her şey bir yana; Fenerbahçe takımına iki büyük, kaliteli, bitirici golcüyü bir türlü almadınız… Herkes aldı siz almadınız… Herkes buldu, siz bulamadınız…
Doksan dakika takıma inanılmaz destek veren, sahiplenen binlerce Fenerbahçelinin maç sonu “yönetim istifa“ tepkisini hafife almayın… Dilleri varmıyor, bugün size bağırmıyorlar, inanın yarın bağırırlar… İnadı, ısrarı, yanlışı bırakın… Üç yılı ıskaladınız, dördüncü ıskaya kimsenin tahammülü yok...