Milliyet’te çarşamba günü haftalık yazımın manşeti, “Başakşehir yakalanabilir” başlığını taşıyordu. Alanya maçını gördükten sonra o başlıkta bir değişiklik yapıyor ve “Başakşehir yakalanır” diyorum.
Başakşehir ilk yarıyı çok güçlü rakiplerini geride bırakarak lider kapattı. Abdullah Hoca’dan futbolculara kadar herkesi tebrik ediyorum. Ancak Başakşehir özellikle ilk yarının son dört haftasında tek galibiyet alarak, ikisi kendi sahasında üç maçta tam 7 puan kaybederek elindeki çok büyük avantajı adeta rakiplerine ikram etti. Sadece ikram etmekle kalmadı, iştahlarını kabarttı.
Allah’ı var Alanya maçındaki Başakşehir’i kötü oynamasına rağmen çok eleştiremiyorum. Epurianu yoksa savunma zaten sallanıyor. Emre yoksa orta saha kayboluyor. Hele dün savunmanın göbeğindeki Mahmut da sakatlanıp çıkınca, Başakşehir’in en sağlam yeri olan stoperleri Da Costa ile Attamah gibi “iki canlı bomba”ya kaldı.
Alanya, bu Başakşehir önünde özellikle ikinci yarıda maçın tek egemen tarafıydı. Öyle goller kaçırdı ki, bunların bir bölümünü atabilse, Başakşehir’e ilk yarının en farklı yenilgisini tattırabilirdi. Efecan’ın, N’Sakala’nın, ikinci yarıda Fernandes’in çok etkili olduğunu söylemeliyiz.
Başakşehir çoğu maçta olduğu gibi “Bir gol atarım, üstüne yatarım” anlayışının bedelini ağır ödedi. Bajiç olmaz diyoruz, Adebayor oynuyor, o da olmuyor. Edin Visca olmazsa neredeyse gol atamayacaklar. İrfan Can, Emre’ye dublörlük bile yapamıyor. Hele Mossoro da sakatlanıp çıkınca bu alan iyice çöktü.
Başakşehir devre arasında bu oyun anlayışındaki yanlışları, kadrosundaki eksikleri göremezse, farklı liderliğine rağmen şampiyon olamaz.