Alman malıysa, “Made in Germany” markasını taşıyorsa, kim olursa olsun, ne olursa olsun “peşin” bir kredisi oluyor. Stefan Kuntz da hem bu markayı taşıması, hem ilk maçı olması nedeniyle “hoşgörülü” bir başlangıç yaptı. Ama ilk maçında su kaynatıp motor yaktı.
Aslında kendi sahamızda 3-1’den 3-3’e yakalandığımız Letonya maçı ve 2-0 öne geçip 2-2 berabere kaldığımız Karaağ karşılaşması Türkiye’yi Katar yolundan çoktan çıkartmıştı. Belki Alman markası bizi yarışa yeniden sokar diye düşünmüştük, olmadı.
Bizim adımıza garip bir maçtı... Kötü müydük, eh işte... İyi miydik, eh işte... Baskı yedik mi, ilk yarıda evet... Baskı kurduk mu, ikinci yarıda evet... Ama bütün bunları üstüste koy, böl, parçala, çarp ne yaparsan yap, Türkiye adına bir Kerem golü ve kaçan bir Kerem fırsatı dışında elde kalan, akılda kalan en ufak birşey olmadı.
- Kuntz akıllı bir anlayışla, geri dörtlünü önüne iki “keskin bıçak” Berat ile Ozan‘ı koydu. Buna rağmen ilk yarıda rakip, ceza alanımız içinde adeta halay çekip, düğün-bayram yaptı. Kenarlardan ceza alanına çok girdiler, merkezden çok fazla şut atma şansını yakaladılar.
- Hücumda Burak, Cengiz, Kerem‘le başlamak, “tek santrforlu” korkak anlayışı terk etmek, yürekli bir davranıştı. Ama işe yaradı mı derseniz, pek de yaramadı. Bir Kerem golü, kaçan bir Kerem pozisyonu dışında rakibe dişimizi geçiremedik.
- Takımın “Top klas” görünen tek adamı Cengiz Ünder’di. Goldeki inadı, top söke söke götürüşü, bizi erken bir üstünlüğe taşıdı. Sonraki dakikalarda çaprazdan gelen Kerem şutu gol olsa, belki işin rengi değişirdi.
- Çok erken bir dakikada öne geçtikten sonra, ilk yarı boyunca bu kadar savunmaya gömülmek, adeta rakibin golüne davetiye çıkartmaktı. Nitekim öyle oldu. İkinci yarıda bu kadar baskılı oynayacak gücümüz varsa, ilk yarıda niye bu kadar kabuğumuza çekildik, hatta çaresiz kaldık.
n Milli takımın Avrupa’da en bilinen, en değerli oyuncusu Hakan Çalhanoğlu, her milli maçta olduğu gibi bu maçta da “maksimum gücü”nün çok gerisinde kaldı. Hakan‘ın milli formayla bir maçını görebilsek...
- Norveçli Elyounoussi kenarda oynamasına rağmen takımın hücumlarını organize eden adamdı. Göremedik, tutamadık. Görüp tutamadıysak, önlem alamadıysak daha da kötü...
- Halen, kendi sahamızda Letonya, Karabağ, Norveç‘e 6 puan kaybetmemize rağmen ikinci olma şansımız matematiksel olarak var. Mantık olarak var mı derseniz, bana göre yok... Haaland , Sörloth gibi iki “kıyamet golcüsünün” olmadığı Norveç karşısında ancak bir gol atıp bir pozisyona giriyorsan, kader maçında bu kadar etkisiz kalıyorsan, ne işimiz var Katar‘da...
- Yeni hikayeler dinlemeye hazır olun. Tabi hikaye dinlemekten bıkmadıysanız...