Başakşehir “Yıkıla-yıkıla” ayakta kalmayı öğrendi. Başakşehir “kaçıra-kaçıra” şampiyon olmayı öğrendi. Başakşehir’in “Anasının ak sütü” gibi helal olan şampiyonluğu, sadece bu sezonun değil, son üç yılın eseridir.
Bizim futbol dünyasının kötü alışkanlığıdır; şampiyonu karalamaya-aşağılamaya, çamur atmaya bayılırız. “Futbol dünyasının içinde kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz” misali bunlara karnım tok...
Unutmayalım; bölgecilik, taraftarlık yapmayalım, alın terine ve emeğe saygı duyalım. Bu Başakşehir Kulübü 2014 yılında kuruldu. Geride kalan 6 sezonda daha 5. olmadı. Dört yıl önce ikinci (2), bir sonraki yıl üçüncü (3), geçen yıl ikinci (2) olduktan sonra bu yıl zirveyi, şampiyonluğu yakaladı. Süper Lig’in son 4 yılında toplamda en fazla puan toplayan takım... Bu istatistik hangi Türk takımında var?
Üstelik bu dereceleri, diğer takımların beğenmeyip bıraktığı oyuncularla yaptı. Fenerbahçe’nin, Bursaspor’un yüzüne bakmadığı kaleci Mert Günok, bugün milli takımın vazgeçilmezi... Fenerbahçe’nin geçen sezon sonu gönderdiği stoper Skrtel, Başakşehir forması ile bu sezonun en iyilerinden biri, belki de birincisi...
Daha bitmedi; Beşiktaş’ın, Göztepe’nin elinin tersiyle ittiğin Demba Ba, Başakşehir’i şampiyonluğa taşıyan isimlerden biri... Fenerbahçe’nin, Malatya’nın kapının önüne koyduğu Mehmet Topal, Alexiç, Başakşehir’de kendini bulan, yeniden parlayan ve parlatan oyunculardan sadece ikisi...
Epureanu, Edin Visca gibi Süper Lig’e damgasını vuran oyuncuları niye diğer kulüpler bulamadı da, Başakşehir buldu? Bu kadro, gerçek anlamda 25 milyon euro maliyetli bir kadro... Şampiyonluk yarışında bu sezon “nal toplayan” İstanbul’un üç büyüklerinin bütçelerinin neredeyse üçte biri... Bunların hiç mi değeri yok?
Nerede maç diyeceksiniz ama biz devam edelim; Başakşehir’in siyasi gücü var mı; YOK... Buna itiraz edeceğinizi biliyorum. O zaman ben de diyorum ki, bu ülkenin en güçlü iradesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen yıl “Başakşehir’in şampiyon olmasını istiyorum” demesine rağmen, Başakşehir son 8 haftada 8 puan öndeyken şampiyonluğu kaybetmedi mi? Eee, nerede kaldı siyasi güç?
Bitmedi; Başakşehir’in medya gücü var mı; YOK... Başakşehir’in gazetelerde, televizyonlarda gönüllü avukatlığını yapan yorumcuları var mı; YOK... Başakşehir’e İBB’den ve ilçe belediyelerden delikli kuruş yardım var mı; YOK... Başakşehir’in dışında Avrupa kupalarında ilk 16’ya giren başka Türk takımı var mı; YOK...
Neymiş, Başakşehir Başkanı Göksel Gümüşdağ, TFF Yönetim Kurulu’nda çok egemenmiş. TFF Yönetimi’nde kimlerin olduğunu, bölgesel ağırlıkların nasıl hissedildiğini biliyoruz. Göksel Gümüşdağ, hiç inanmam ama, koca TFF’yi yönetiyorsa, helal olsun... Demek ki güçlü adam... Tek başına koca camialarla mücadele edebiliyor. Koca TFF’yi teslim (!) alabiliyor.
Gördük, pandemi öncesi fırtına gibi esen Trabzonspor ve Galatasaray, pandemi sonrasında “kırıma” uğradı. Futbol kaliteleri çakıldı, arka arkaya önemli oyuncuları sakatlandı. Bunlar Başakşehir’de niye olmadı? Başakşehir pandemi öncesi nasıl bıraktıysa, pandemi sonrası öyle başladı. Tek oyuncusu bile sakatlanmadı. Bunun bilimsel bir değeri hiç mi yok?
Başakşehir, şampiyonluk maçında da en iyi oyunlarından birini oynamadı. Ama Kayseri’nin orta alanda belki de daha etkili göründüğü maçta, sağlam duruşu ve kalitesiyle istediğini aldı. Zaten, Başakşehir maçı oynanırken, Başakşehir’den önce Trabzonspor aldığı yenilgi ile Başakşehir’in şampiyonluğunu ilan etti.
En büyük zafer hiç düşmemek değil, her düştüğünde kalkabilmektir. Başakşehir zirve yolunda çok düştü. Asla pes etmedi, asla vazgeçmedi... Her düştüğünde daha güçlü ayağa kalktı. Yüreğini-emeğini ortaya koydu. İnatla, ısrarla, sabırla, akılla yolun sonuna varıp şampiyonluğu yakaladı. Bu şampiyonluğa saygı duyuyorum.