Maçtan önce Malatya’nın hocası Hamza Hamzaoğlu’nu dinliyordum, “Fenerbahçe iyi takım” dedi, “Ama savunma riskleri var, ona göre oynayacağız.” Baktım, Malatyaspor’un ilk on birinde tam 4 santrfor... Önde Umut Bulut, arkasında santrfor orjinli üç isim; Tetteh, Kubilay ve Adem...
İstanbul’da Fenerbahçe’ye karşı oynayacaksınız. Dört santrforla maça başlıyorsunuz. Niye? Çünkü rakiplere bu umudu Fenerbahçe veriyor. O kadar kötü savunma yapıyor, o kadar dağınık oynuyor, o kadar rahat gol yiyor ki, Malatya 4 santrfor ile başlamakta en ufak bir sakınca görmüyor. Hiçbir takım görmüyor.
Fenerbahçe kalesine niye her maçta birer-ikişer penaltı atılıyor. Çünkü kaliteleri yok. Şu Tisserand’ın yaptığı penaltıya bakar mısınız? Daha maçın başı... Tetteh’in kaleye arkası dönük... Aut çizgisine sıkışmış, kaleye yüzünü dönme şansı sıfır... Bu pozisyonda penaltı yapılır mı? Adam yapıyor.
Dünyanın iddialı takımlarına bakın... Her mevkiden taviz verirler, kalecilerden, stoperlerinden, santrforlarından taviz vermezler. Bu mevkilere en iyileri alırlar. Tamam Fenerbahçe’nin kalecisi var, stoperleri, santrforları var mı, o yok. Stoperlerin, santrforların tamamı ikinci sınıf... Stoper olarak bir Serdar Aziz var, o da ya cezalı, ya sakat... Oynamadığı maç, oynadığı maçtan fazla...
Fenerbahçe’nin futbol aklı Erol Bulut’a, Emre Belözoğlu’na sorarım; Fenerbahçe’ye bu stoperleri, bu santrforları nasıl layık görürsünüz? Cisse diyorsunuz, rakip ceza alanının dışına çıktı mı, buharlaşıp kayboluyor. Ve halen oynuyor...
Hafta arası Pelkas, “Amacım Alex olmak” diyor. Sen kim, Alex olmak kim... Alex duysa, kahrından intihar eder! Erol Bulut, “Fenerbahçe’nin sistemi yok” diyenleri “Futbolu ne kadar biliyorsunuz?” diye aşağılıyor. Erol Hoca, sen futbolu biliyorsun da ne oluyor? İşte elindeki Fenerbahçe... Abartısız 21 takımlı ligin en kötü futbol oynayan takımı... Eser, senin eserin...
Sahada o kadar aciz bir Fenerbahçe vardı ki, daha rakip ceza alanına girmeden, Malatya 2-0 öne geçti. Hadi yenik durumdasın, rakibi bir 10 dakika teslim alsana, bir bunaltsana, maça bir tempo kazandırsana... Biraz hırslansana, öfkelensene... Skora isyan etsene...
“Gustavo, Gustavo” diyoruz, adam el freni... Bir sağa, bir sola... Ozan dışında dikine giden yok, rakip kaleye takımı taşıyan yok. Bari Gustavo’yu stopere çekin diye düşünüyordum, o da çare olmadı. Youssouf o kadar şık bir kafa golü attı ki, Gustavo dahil, bütün savunma seyretti. Tıpkı her hava topunda olduğu gibi...
Youssouf demişken, mükemmel oynadı. İki hücum adamı Umut Bulut ile Adem Büyük, Fenerbahçe ataktayken, ikinci bek gibi kenarları kapattılar. Modern futboldan örnekler verdiler. Elbette “Cesur Yürek” Hamza Hamzaoğlu... Fenerbahçe’nin adından çekinmedi, Fenerbahçe’nin savunma gediklerinden yüreklendi ve parlak bir galibiyete imza attı.
Bu maç, bu oyun, bu sonuç başta Erol Bulut’un, Fenerbahçe stoperlerinin ve Cisse’nin iflasıdır. Fenerbahçe takımının abartısız toptan iflasıdır.
Fenerbahçe’ye futbol elbisesini her terzi dikemez, her terzi yakıştıramaz. Fenerbahçe’nin üstündeki futbol elbisesi feci sırıtıyor, berbat duruyor, aşırı rahatsız ediyor. Çare yok, terziyi değiştireceksiniz.