Şansal Büyüka

Şansal Büyüka

sansal.buyuka@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bazı insanlar vardır, değerini ve önemini varlığında değil, yokluğunda anlarız. Süleyman Seba gibi...

Beşiktaş’ta başkanlık yıllarını hatırlıyorum... Tavizsiz ve ilkeli duruşu, rakiplere ve alınterini saygılı oluşu, döneminde “bedava biletin” son buluşu, amigoların kulüpten kovuluşu, medya ile arasına mesafe koyuşu... Gerilimi arttıran tahripkâr demeçlerden uzak duruşu... Hiçbiri işimize gelmedi... Seyircinin ve medyanın işine gelen başkan değildi Süleyman Seba...

Belki de bu yüzden, Fulya arazisi için yıllarda Belediye’nin kapısında yatışı, Ümraniye arazisi için karayolundan Ankara’ya onbinlerce kilometre yol yapışı, ilgimizi ve dikkatimizi çekmedi...

Beşiktaş’ın bugün neyi varsa, hepsinin altında Süleyman Seba imzası olduğunu ne hatırladık, ne söyledik... Üstelik, başkanlığı döneminde” tartışılan birincilikleri değil, şerefli ikincilikleri “tercih etti..” Şampiyon olalım da, nasıl olursak olalım “hoyratlığına, ısrar ve talebine inat, “şerefli ikinciliklerde” israr etti... Bunu Beşiktaş’ın şerefi olarak gördü... Ama hiç de hak etmediği bir karşılık aldı...” Ahmet Dursun, Seba gitsin...” Seba gitti...

Seba sonrası, Türkiye öyle başkanlar, öyle yönetici tipleri gördü ki, Süleyman Seba’nın değeri işte o zaman anlaşıldı... Yani varlığında değil, yokluğunda anlaşıldı... Seba’ya keşke bu değeri ve önemi, o yıllarda, Başkanlık yıllarında verebilseydik... O yıllarda sırf “şerefli ikincilikler” yüzünden “Ahmet Dursun, Seba gitsin” diye bağıranları şimdi, merak ediyorum, ne düşünüyorlar, bir pişmanlık yaşıyorlar mı? Seba gittikten, dönülmez akşamın ufkuna yelken açtıktan sonra, vicdanlarıyla hesaplaşıyorlar mı acaba? O bağıranlara ve öyle düşünenlere bir çağrım var; Camiye koşun, cenazeye koşun, Seba’nın tabutuna bir el-omuz atmaya çalışın... Hiç olmazsa, vicdan sızınızı, vicdan borcunuzu biraz azaltır, helalleşme fırsatını yakalarsınız... Tabi rahmetli Seba hakkını helal ederse...