Galatasaray’ın üç önemli adamı yoktu... İster sakatlıktan, ister cezadan, isterse Noel’den deyin... Sneijder, Melo, Chedjou gibi takımın temel direkleri yoktu... Bunlardan birini İlhan Cavcav başkana verseniz, o birinin parasıyla üç Gençlerbirliği takımı kurar...
Hafta içi İlhan Başkan ile beraberdim... Merak ettim, İrfan Can Kahveci’yi sordum. Alt yapıdan A takımına alırken 25 bin lira transfer ücreti ödemiş. Yok yok yanlış yazmıyorum, sadece 25 bin lira... Sadece bu 25 bin lira paraya ve maç başı prime oynuyor... 25 binlik İrfan ile birlikte yanında Halil İbrahimler, Guidolar, Beratlar...
Ankara’da tarladan bozma bir sahada tecrübe ile gençliğin mücadelesini izledik... Gençlik, tecrübenin oynamasına ve kazanmasına izin vermedi... Tecrübe, iyi başladığı maçın her geçen dakikasında gençliğin dinamizmine ve hamleli, saldırgan oyuna adeta teslim oldu... Oysa merkezde Emre’nin, kenarda Olcan’ın etkili başlangıçları, sol kanatta Telles- Olcan uyumu, buna eklenen müthiş bir Burak asisti Galatasaray’ı erken bir rehavete sürükledi... Öyle ki, Ahmet’in kafasında, Stancu’nun frikik atışında Muslera’nın mükemmel kurtarışları olmasa, Gençlerbirliği’nin beraberlik golü için ikinci yarıyı beklemeye bile gerek kalmayacaktı...
Anlamadığım şu; Galatasaray’ın gol dışında ikinci bir pozisyonu var mı? Golde Olcan’la başlayan, Burak’la devam eden, Emre ile biten organizasyona alkışlar... Ya sonrası... O hiç yok.. Oyuna çok iyi başlayan Emre, Olcan, Burak gol sonrası niye bu kadar durdular... Hamit oyuna niye hiç giremedi? Galatasaray’ın umudu Umut nerede? Savunma niye bu kadar dağınık... Gençlerbirliği’nin 25 bin liralık üç- beş adamı, Galatasaray’ın tecrübeli ve marka kadrosuna acı bir ders verdi. Burak’ın son dakikadaki kafası kaleci Ramazan’da kalmasa 25 binlik çaylaklara yazık olurdu... Ama yaşamda bilinir ki, çaylaklar da bazen ustalara ders verir... Tıpkı dün akşam olduğu gibi... Bizim hovarda kulüpler, yaşıyla dalga geçtikleri İlhan Cavcav’dan biraz ders alsınlar...