03.05.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Süper Lig'de 2021-2022 sezonunda bitime 3 hafta kala Trabzonspor şampiyonluğunu ilan etti. Milliyet Gazetesi yazarı Şansal Büyüka, bordo-mavililerin şampiyonluğu ile birlikte 3 büyüklerin durumunu 'Dobra Dobra'da kaleme aldı. İşte Şansal Büyüka'nın haftanın olaylarını değerlendirdiği yazısı:
Bizde adettir; kim şampiyon olursa olsun, rakip camialar ve taraftarlar o şampiyonluğu küçültmek, gölge düşürmek için ellerinden geleni yaparlar. Gerçeği kabul edelim; bu sezon Trabzonspor’un çok haklı kazanılmış bir şampiyonluğu var.
Trabzonspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı, “Bu şampiyonluğun altında bir şey aramayın” dedi. Haklı... Bizde adettir; kim şampiyon olursa olsun, rakip camialar ve taraftarlar o şampiyonluğu küçültmek, gölge düşürmek için ellerinden geleni yaparlar. Gerçeği kabul edelim; bu sezon Trabzonspor’un çok haklı kazanılmış bir şampiyonluğu var.
- Trabzonspor aslında Antalya beraberliği ile değil, ligin ilk yarısı sonunda Fenerbahçe’den 14, Beşiktaş’tan 18, Galatasaray’dan 19 puan öne geçerek ve çok etkili futbol oynayarak, bu şampiyonluğu resmi olmasa bile, fiili olarak ilan etmişti.
- Trabzonspor bu ligi çok iyi bilen ve uyum sorunu çekmeyeceği çok açık belli olan Dorukhan, Berat, Edin Visca, Bakasetas, Siopis gibi futbolcuları transfer ederek, şampiyonluğa giden yolu hem kolaylaştırdı hem kısalttı.
- Trabzonspor ligin ilk yarısındaki büyük performansı ikinci yarıda gösteremedi. Ancak çok uzun süreli stoper sıkıntıları, bazı maçlarda devşirme stoper oynatmak zorunda kalmasına, orta alanın iki beyni Marek Hamsik ve Bakasetas’tan ikinci yarının çok büyük bir bölümünde yararlanamamasına, Nwakaeme’nin sakatlıklarına rağmen sarsıldı ama yıkılmadı.
- Başkan Ahmet Ağaoğlu ve yönetimi, haklarını teslim edelim, kulübü örnek biçimde yönettiler. Para sıkıntısı, herhangi bir sorun çıkmadı. Çıktıysa da, “kol kırılır yen içinde kalır” misali kıvılcım ateşe dönmeden söndürüldü.
- Trabzonspor Yönetimi, Başakşehir’e şampiyonluğu kaybettikleri sezonda olduğu gibi her kötü sonucu hakemden bilmedi. Bu defa her şartta sessiz kaldılar ve futbola odaklandılar. Allah’ı var, hakemler de genel anlamda Trabzonspor’un canını sıkacak düdükler çalmadılar.
Şampiyonluklar, sezon başında demeç vererek, camiaya temelsiz açıklamalar yaparak gelmiyor. Gereğini yapacaksın, şampiyonluğun tohumlarını atacaksın, iyi bakacaksın sonra ödülünü alacaksın.
Temel var, sistem var, akıl var, idari ve teknik beceri ile başarı var. Saygı duymak ve alkışlamak lazım... Trabzonspor’a saygı duyuyor ve alkışlıyorum.
Şampiyonluğun mimarları
Uğurcan: Türkiye’nin en büyüğü... Eğer kaledeyse ekstradan yaz 10 puan daha...
Dorukhan: Sağ bekte süper, orta sahada süper, neresi boşsa, orada süper...
Vitor Hugo: Geri dörtlünün sigortası... Mükemmel oynadı.
Siopis: Üçüncü nesil Rıza Çalımbay... Yani Atom Karınca... Bu ne ciğer be kardeşim...
Edin Visca: Az zamanda çok iş yaptı.
Bakasetas: Ligin ikinci yarısında durduğuna bakmayın. İlk yarıda takımı şampiyonluğa taşıyan adamdı.
Marek Hamsik: Dünya markası, Trabzonspor’un şampiyonluk imzası oldu.
Nwakaeme: Herkes bir yana, Nwakaeme bir yana... Yaktı, yıktı, geçti.
Cornelius: Her golünde Sümela manastırı gibi yükseldi. Bulutlarla akraba gibiydi.
Avcı’ya çok yakıştı
Şampiyon hoca Abdullah Avcı, “Termometre” gibi değil... Sıcak havada başka, soğuk havada başka ölçmüyor. Tavrı; galibiyete göre başka, mağlubiyete göre farklı olmuyor. Her şartta kendisi gibi, sahici... Rol kesmiyor, doğal yapısından ayrılmıyor. Efendi, çelebi... Hatır nedir, dost nedir biliyor. İşini ayrı tutuyor, dostluklarını ayrı...
Çalışkan... Gözlerimle gördüm, kaç defa gördüm biliyorum; ekip çalışmasına inanıyor, “ya ben, ya ben” demiyor. “Ya biz, ya biz” anlayışına sahip... En önemlisi, ekibinin görüşlerini dikkate alıyor.
Yıllardır çok hak ettiği bir şampiyonluğa gecikmeli de olsa, ulaştı. Bu şampiyonluğun Abdullah Avcı’ya çok yakıştığını söylemeliyim.
Kimsenin kimseye tahammülü kalmadı
Trabzonsporlu taraftarlar şampiyonluğu kutlarken, Kadıköy ve Beşiktaş’ta engellerle karşılaştılar, küçük çaplı saldırılara uğradılar. Bu asla kabul edilemez. Şampiyon olan çevreyi rahatsız etmeden, taşkınlık yapmadan bu ülkenin her ilinde, her karış toprağında kutlama yapabilmeli...
Trabzonspor taraftarı da bu ülkenin her karış toprağında gönül huzuru ile kutlama yapabilmeli, Galatasaraylı, Beşiktaşlı Fenerbahçeli taraftarlar da yapabilmeli...
Ama canım ülkemde her alanda ayrışma o kadar derinleşti, anlayış, saygı o kadar iflas etti ki, kimsenin kimseye tahammülü kalmadı. Ne kadar kötü...
Demirel’in katkısı!
Konyaspor sezon boyu inatla taşıdığı lig ikinciliği ve Şampiyonlar Ligi’ne gitme şansını, iki dakikada yediği iki golle büyük tehlikeye attı. Koca sezon gel, iki dakikada yıkıl... Futbol bu...
Bir de; Karagümrük hocası Volkan Demirel, Fenerbahçe’ye böyle bir katkıyı, Fenerbahçe’de yardımcı hocayken bile yapmamıştır.
Olta mevsimi
Denizlerde balık avlama mevsimi bitti, futbolda “olta atma” mevsimi başladı. Süper Lig’den düşenler, düşme ihtimalleri belirlendiği günden beri oltayı attılar. Belki balık bir daha takılır diye, “küme düşme kalksın” çalışması yapıyorlar. Haksız (!) değiller. Geçmişte bunlar çok oldu.
Altay, “Bu lig tescil edilmesin” diye açıklama yaptı bile... Malzeme zaten hazır; 13 hakeme el çektirilmesi... Malatya‘nın geçmiş yıllarda “olta mevsimi”nden yararlanıp ligde kalmışlığı var. Rize deseniz, TFF Yönetimi’nin yarısı Karadenizli, hemşeri kıyağı olabilir, Ankara’da siyaseten gücü-kuvveti yerinde...
Ancak Türk futbolu iki yıl önce “küme düşme”yi kaldırarak bir defa intihar etti. Şu anda zaten ağır yaralı... Liglerin 5 Ağustos’ta başlayacağı, yayın ihalesinin yok denecek kadar azaldığı düşünülürse, “küme düşme kalksın” demek, bir defa daha “cinayete tam teşebbüs” kapsamına girer ki, affı ve hafifletici sebebi olamaz.
Bugünlere nasıl geldi?
Galatasaray kongresi için 11 Haziran tarihi açıklandı. Rezalet... O da yapılırsa, ya da yeniden tarih değişmezse... Galatasaray’ın mayıs ayı sonunda futbolculara ödemesi var. Ağustos ayında Bankalar Birliği’ne faiz ödemesi var. 5 Ağustos’ta lig başlıyor. Hoca gidecek mi, kalacak mı? Transfer planlamasını kim yapacak? Para nasıl bulunacak?
Galatasaray camiası ve kongreleri geçmiş yıllarda örnek gösterilir, “Batıya açılan pencere” diye anılırdı. Bugünlere nasıl gelindi, bugünlere nasıl düşüldü, inanılır gibi değil... Üstelik Galatasaray gibi göz kamaştıran bir camiaya hiç yakışmıyor ve çok ciddi zarar veriyor. Hani öyle günler ki, Galatasaraylı’nın Galatasaraylı’ya yaptığını düşmanı bile yapmıyor.
Kartal kalır
- İkinci yarıda ligin en fazla puan toplayan takımı olduğu için...
- Galibiyetlere alıştığı...
- Miskin futbolu terk ettiği...
- Yan pası-geri pası unuttuğu...
- Temposu süreklilik kazandığı...
- Dayanıklılığı arttığı...
- Futbolcuları parladığı...
- Kişilikli futbol oynadığı...
- Takımdaşlık duygusu arttığı...
- Camia istediği için...
- Fenerbahçe’de İsmail Kartal kalır.
7 yıl geçti ama...
Fenerbahçe kafilesini taşıyan otobüs, Rize deplasmanından dönerken 4 Nisan 2015 tarihinde “ölümcül” bir saldırıya uğradı. Aradan tam 7 yıl geçti, devlet, bu korkunç girişimin faillerini halen bulamadı.
Bazen aklıma takılıyor;
- Uçan kuşu bulan devlet, bu kadar gelişmiş imkanlara rağmen 7 yıldır failleri niye bulamıyor.
- Devlet acaba failleri bulmak için yeterli çabayı harcamıyor mu?
- Devlet faillerin kim olduğunu biliyor da, toplumsal ayrışma daha da derinleşmesin diye açıklamak mı istemiyor?
Emirhan mutlaka oynasın
Beşiktaş’ta isterse takımın tamamı oynamasın ama Emirhan mutlaka oynasın. Emirhan bu takımın yarını, gelecek sezonu, belki de sezonları... İsterse çok kötü oynasın ama buna rağmen kalan maçlarda mutlaka oynasın. Bir eksiği-gediği varsa, onu gidermek de hocası Valerien İsmael‘e düşüyor. Yetiştirsin, geliştirsin, hocalığını göstersin.
Kültür farkı
Beşiktaş’ın hocası Valerien İsmael, “Böyle sarı kart görülür mü? Derbi öncesi en önemli oyuncumuzu kaybettik” diyerek cezalı duruma düşen futbolcusu Rosier‘i eleştirdi. Aramızdaki kültür farkı bu... Yabancı hoca, kendi oyuncusunu eleştiriyor, bizim hocalar olsa “O sarıyı nasıl gösterdin?” diye hakemi eleştirirdi.
Giresunspor’a sevindim
Giresunspor’un ligde kalmasına çok sevindim. Giresun’la uzaktan yakından ilişkisi olan biri değilim. Sadece bir futbolsever olarak sevindim. Peki niye?
Muhammed’e tavsiye
Muhammed Gümüşkaya, Fenerbahçe’nin umut bağladığı gençlerinden... Şimdi Giresun’da kiralık... Genellikle sonradan oyuna giriyor. Muhammed’in mükemmel bir sol ayağı ve çok iyi bir futbol aklı var. Ancak Muhammed; Arda Güler gibi çıkış yapmak istiyorsa, daha hızlanmalı, daha atletik bir yapıya ulaşmalı, tempo kazanmalı ve sprinter olmalı... Bunlar eksikse, iyi futbolculuğunuz da eksik kalıyor.
İdamdan sonraki af gibi
Rizespor’un Süper Lig‘de çok büyük ihtimalle küme düştükten, ligin sonu göründükten sonra aklı başına geldi ve küme düşmesi kesinleşen Göztepe’yi deplasmanda 7 golle yedi bitirdi. Ah Rize ah... Şimdiye kadar neredeydin? Unutulmasın; geç kalmış teselli, idamdan sonraki affa benzer. Rize‘nin galibiyeti de bu özdeyişe benzedi.
Kimseye bırakmıyoruz!
İlginç bir bilgi var; kulüplerin kendi altyapılarından yetiştirdiği oyunculara maçlarda yer verme süresine göre yapılan araştırmada Arjantin zirvede yer aldı. Hemen aklınıza Türkiye geldi değil mi? Söyleyelim; Türkiye, kendi altyapısından yetiştirdiği oyunculara süre verme konusunda % 4.7 oranla sondan ikinci sırada... İyi istatistiğimiz hiç yok, kötü istatistiği kimseye bırakmıyoruz.
Ege’nin yeteneği
Göztepe’de genç golcü Ege var. Süper yetenek... Göztepe bu kadar dökülmesine rağmen, Ege’ye bir türlü yeterli şansı vermedi. Ege, son Rize maçında, sol ayağıyla mükemmel bir gol attı. Gol kıl payı ofsayt gerekçesiyle iptal edildi ama Ege‘nin o müthiş yeteneğini herkes gördü. Bu ülkede yetenekli gençleri köreltiyor, yeteneksiz yaşlıları yüceltiyoruz. Sonuç; fiyasko...
FC Bayern’de üst üste 10'uncu şampiyonluk