27.04.2022 - 07:01 | Son Güncellenme:
ŞANSAL BÜYÜKA - DOBRA DOBRA
İsmail Kartal teknik direktör oldu;
- Fenerbahçe yan pası-geri pası bıraktı.
- Fenerbahçe’nin futbolu hız ve tempo kazandı.
- Fenerbahçe öne oynamayı alışkanlık yaptı.
- Fenerbahçe rakip savunmanın arkasına top atmaya başladı.
- Fenerbahçe skoru koruma alışkanlığını bıraktı.
- Fenerbahçe’nin fizik gücü tavan yaptı.
- Fenerahçe’nin futbolu keyif vermeye başladı.
- Osayi Samuel sağ bekte zirveyi yakaladı.
- Mert Hakan, Sivas’taki harika sezonları hatırladı.
- Miha Zajc’ın değeri anlaşıldı.
- Fenerbahçe ikinci yarının en fazla puan toplayan takımı oldu.
- Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’ne gitme umudu doğdu.
Sonuç;
Fenerbahçe yeni hoca arıyor.
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Lizbon’da Portekizli ünlü hoca Jorge Jesus’la görüştü. İlişkiler iyi ve samimi... Ancak bütçe yüklü... Hoca nasıl transferler isteyecek onu da bilmiyoruz. Jorge Jesus ile bu samimi görüşmelere rağmen anlaşma sağlanacağı ümidinde değilim.
Crespo’dan sonrası
Futbol takım oyunu... Biri oynamazsa, yerini bir başkası doldurur. Ama Fenerbahçeli Crespo için öyle değil... Crespo’nun yeri zor dolar. Crespo, Fenerbahçe kalesinde doğabilecek her tehlikeyi daha büyümeden, “elektrik süpürgesi” gibi silip süpürüyor, tozunu bile alıyordu. Böyle ikinci bir adam, değil Fenerbahçe’de, Süper Lig’de bile yok. Fenerbahçe, kalan dört maçında Crespo’yu çok arayacak.
Dimyat’a pirince giderken...
- Yayıncının halen vermekte olduğu 350 milyon doları az buldular.
- Bir milyar dolar hayali ile yola çıktılar.
- Eldeki 350 milyon doları da kaçırdılar.
- 150 milyon dolara çakıldılar.
- Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan oldular.
Pereira’nın iki sevabı
Fenerbahçe’de sezon bitmeden gönderilen Vitor Pereira’nın elli türlü günahı olsa bile iki sevabı bütün günahlarını silip süpürür. Birincisi; Kim Min-Jae’yi işaret edip getirmesi... İkincisi, başlangıçta hepimizi yanıltan “Nereden buldun bunu?” dediğimiz Crespo’yu transfer ettirmesi...
Sırtımız yerden kalkmıyor!
Beşiktaş-Kasımpaşa maçında ayrıntı gibi görünebilir, ama çok önemli... Beşiktaşlı Emirhan maçın sonlarına doğru yerde yatıyordu. Josef orta sahadan koştu geldi, Emirhan’ı elinden tutup kaldırdı. Muhtemelen, “Yatma, kalk oyuna katıl” dedi. Bu mutlaka olmalı... Biri Beşiktaş’ın ustası, diğeri genci... Ama hangi takım olursa olsun her takımın genci-yaşlısı, yerlisi-yabancısı yerde... Türk futbolunun sırtı yerden kalkmıyor.
Fren yaptılar
Valerien İsmael, ilk maçında kenarda, Beşiktaş takımı sahada “5. vites” görüntüsü verdi. Ama bakıyorum, sonraki her maçta kenarda Valerien, sahada Beşiktaş takımı vites küçültmeye başladı. 4. vites, 3. vites derken, iyice frene bastı. Tamam, “Sürat felakettir” de, bu kadar da “gaz kesmek” futbol adına hiç doğru değil...
Eski hastalık yine hortladı
Bakıyorum, özellikle bu hafta eski hastalık, eski kötü alışkanlık hortladı. Çoğu statta sahaya çeşitli cisimler yağdı. Millet eline ne geçirdiyse sahaya fırlattı. Cezalar caydırıcı olmaktan çıkarsa, eski kötü alışkanlıklar böyle hortlar.
Saha güzellikleri
- Kayserispor’u Antalya deplasmanında çok beğendim. İkinci yarının flaş takımı Antalya’ya sahayı dar etti. Galibiyeti hak etmişti, berabere kaldı.
- Rizespor seyircisine bravo... Takımı 4-0 yenik oynuyor, Rize seyircisi maçı bırakmış, Fenerbahçeli genç oyuncu Arda Güler’e “Arda... Arda” diye destek veriyor. Kolay rastlanır bir durum değil...
- Adana’da müthiş bir seyirci var. Trabzonspor maçında tribünler, maç öncesi koreografi, seyircinin coşkulu hali, birbirinden çarpıcı tribün görüntüleri müthiş keyif verdi.
Farkında değiller
Galatasaray’da artık şuna çok inandım. Bu formayı taşıyanlar, bir-iki futbolcu dışında hangi takımın formasını giydiklerinin farkında bile değiller.
Galatasaray için koşullar ne kadar elverişsiz olursa olsun, Altay maçının ikinci yarısında o baskı yenir mi, Galatasaray küme düşmesi neredeyse kesinleşen Altay karşısında bu kadar çaresiz kalır mı?
Büyük takımlarda büyük oyuncular oynar. Galatasaray büyük takım... Bu büyük takımda, küçük oyunculara yer yok. Umarım iki başkan adayı, bu gerçeğin farkındadır.
Paşa paşa... Kasımpaşa
Kasımpaşa, Sami Uğurlu sonrasında futboluyla, aldığı sonuçlarla müthiş bir ivme yakaladı. Daha önceleri çok yumuşak kalıyordu. Şimdi futbolun izin verdiği ölçüde sert oynuyor, hızlı oynuyor, iyi mücadele ediyor, keyif veriyor.
Hele ara transferde gelenler müthiş... Sanırım Sportif Direktör Serkan Reçber’in bu konuda ciddi katkıları var. Muleka, Ben Ouanes ve diğerleriyle tam bir takım uyumu içinde...
Bu takım, önceki hafta Adana Demirspor’u 4’ledi. Beşiktaş’ı hem de Beşiktaş seyircisinin önünde 3’ledi. İki maçta toplam 7-0’lık bir üstünlüğü var. Paşa paşa... Kasımpaşa... Helal olsun sana...
Hakkını verelim
Kasımpaşa daha iyi oynadı.
Kasımpaşa daha hızlı oynadı.
Kasımpaşa daha iyi mücadele etti.
Kasımpaşa golleri attı.
Kasımpaşa galibiyeti hak etti.
Halen “penaltıydı, değildi” konuşuyorsunuz...
Bırakalım bu işleri...
Kazananın hakkını teslim edelim.
Alkışlanan goller
- Ben Ouanes (Kasımpaşa)
- Hagi Wright (Antalya)
- Vargas (Adana Demir)
- Tetteh (Malatya)
- Muleka (K.Paşa/2. gol)
- Muleka (K.Paşa/1.gol)
- Deniz Türüç (Başakşehir)
Sen neymişsin be abi...
- Ben Ouanes (K.Paşa): Sen neymişsin be abi...
- Muleka (Kasımpaşa): Bulup getirene helal olsun.
- Dorukhan (Trabzon): Nerede eksik, orada Dorukhan...
- Nelsson (G.Saray): Savunmada mendirek gibi...
- Mahmut (Başakşehir): Kaptan dümene geçti.
- Arda Güler (F.Bahçe): Türkiye seviyor.
- Hadziahmetoviç (Konya): En iyi orta sahalardan biri...
- Vida (Beşiktaş): İlk iki golde yüzde yüz hatalı...
- Ersin (Beşiktaş): Bırak artık bu kaleyi terk etmeleri...
- Samet (Adana Demirspor): Kötü değil, berbat oynadı.
Savunma perişan
Beşiktaş geri dörtlüsü perişan durumda... Belki de ligin en rahat, en kolay, en basit gol yiyen geri dörtlüsü Beşiktaş’ta... Örneğin Kasımpaşa’nın ilk golünde top Vida’nın önünde sekerken, Muleka ne zaman geldi, ne zaman o topa vurdu, Vida bile buna şaşırdı. İkinci golde Vida rakibini resmen kaçırdı. Bir kişi kademeye girip Ben Ouanes’in önüne çıkamadı. Üçüncü golde, Umut Meraş’ın çalımla çıkma merakı, ağır bir fatura olarak Beşiktaş’a geri döndü. Orta alanda Pjaniç’in yumuşaklığı, Josef’in yanında ikinci bir Atiba olmayışı, işi daha da çıkmaz yollara sokuyor.
Formamla, bayrağımla maçtayım
Sakaryaspor 1. Lig’de... Çok mutluyum. Türkiye’nin en büyük futbol kentlerinden biri olan Sakarya, dört yıl süren Play-off travmasından sonra , bu defa şampiyon olarak, play-off maçlarına gerek kalmadan 1. Lig’e geldi.
Bu hafta Kahramanmaraş maçında şampiyonluk turu var. 30 bin bilet satıldı. Geride kalan 30 bin kişi, maçı ve turu görebilmek için çare arıyor. 100 binlik stat olsa dolacağı kesin...
Bu şampiyonlukta Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce‘nin inkar edilemez katkıları var. Sakarya’nın deplasman maçlarının naklen yayınlanabilmesi işiyle bile uğraştı. Bu konuda her türlü övgüyü hak ediyor.
Elbette Başkan Cumhur Genç... Her şeyden önce direkt şampiyon olacak bir kadro kurmayı başardı. Yeni bir takım yarattı, süreci son derece iyi yönetti. Bu şampiyonlukta emeği geçen kim varsa, futbolcular başta herkesi tebrik ediyorum. Bu hafta Türkiye’yi sarsacak şampiyonluk kutlama görüntülerini izlemeye hazır olun. Kısmetse, yeşil-siyah formamla, elimde bayrakla bu hafta maçtayım.
Kolbastı zamanı
Trabzonspor bu hafta kendi sahasında Antalya’dan bir puan alsa bile şampiyonluğunu ilan ediyor. Bu matematiksel ve kesin bir şampiyonluk... Trabzonspor aslında ligin ilk yarısındaki mükemmel performansı ve bu ilk yarı sonunda en güçlü rakiplerine attığı tarihi puan farkıyla, daha o günden şampiyon olmuştu. Bundan sonrası malumun ilanı... Çok hak edilmiş bu şampiyonluk için bundan sonrası kolbastı zamanı... Oynayın, kutlayın, şampiyonluğu yaşayın. Ama asla silah kullanmayın
Al birini vur diğerine
Adana Demirspor-Trabzonspor maçında Hakem Yaşar Kemal Uğurlu, maçın başında yarattığı penaltı nedeniyle yerden yere vuruluyor. Niye kızıyorsunuz adama? Verdiği uzatma dakikasını bile “şaşıran” bir hakem verdiği ya da vermediği penaltının farkına mı varacak? Düşünün maçları kimler yönetiyor? Üstelik bu Yaşar Kemal Uğurlu’ya her haftanın en iddialı maçları veriliyor. Gitti MHK, geldi MHK... Al birini, vur diğerine...