Şansal Büyüka: VAR odasını tilkiler bastı!

Hakemler eyyamlarını, hesaplarını sahada yapar, aynı sahalarda kafalarındaki tilkiler dolaşırdı. Hiç olmazsa milyonların gözü önünde... Sahalardaki tilkiler şimdilerde VAR odasını bastılar

Hesaplar, kitaplar, gizli ajandalar şimdi VAR odasında yapılıyor ve bir Allah’ın kulu görmüyor, duymuyor. Şaibesiz, temiz bir lig için VAR odasında konuşmaları açıklasanıza... Bu çok mu zor?

Bunu defalarca yazdım. En az 4-5 defa yazdım. MİLLİYET arşivlerinde duruyor. Önceleri hakemler; eyyamlarını, hesaplarını sahada yapardı, kafalarındaki tilkiler sahada dolaşırdı. Hiç olmazsa milyonlar görür, “Hakem bir saniyede karar veriyor, kolay mı?” derdi?

Şimdi VAR teknolojisi çıktı. VAR odasını maalesef tilkiler bastı! Hakemlerin eyyamları, hesapları, gizli ajandaları VAR odasına taşındı. 20-30 metrekarelik bir odada 3-5 kişinin arasında takımların kaderi çiziliyor, maçların sonuçları belirleniyor.

VAR odasında verilen, “kader kararlarını” kimse görmüyor, kimse bilmiyor. Bağımsız bir denetimi yok. Kararlar doğru mu veriliyor, çizgi tam kuralına göre mi çekiliyor, artık iyi niyete, dürüstlüğe, en önemlisi, vicdana kalmış... Eee biliyoruz ki, toplumda, özellikle futbol dünyasında çoğu vicdan zaten kilitli...

Hadi hakemler bir saniyede karar veriyordu, bir standart tutmuyordu. Şimdi VAR odasında önden bakıyorlar, arkadan bakıyorlar, yer kamerasından, gök kamerasından, pozisyonun röntgenini çekiyorlar. Buna rağmen gene standart yok. Bu nasıl oluyor? Çizgiler ne kadar sağlıklı çekilebiliyor? İkili mücadelelerde VAR kararlar niye bu kadar çelişkili? O kararları verenlerin, o çizgileri çekenlerin hesapları-kitapları, gizli ajandaları varsa ne olacak, kim nasıl anlayacak?
Acaba adamına göre, takımına göre, algıya-baskıya-medyaya, ilişkilere göre mi karar veriliyor? Aynı pozisyonda kimine VAR, kimine YOK; niye? Zaten kuşkular üstüne kurulu bir lig oynuyoruz. Her şeyden şüpheliyiz. VAR odası konuşmaları niye yayınlanmaz, toplumla niye paylaşılmaz? Maçlarda hakemleri denetleyen bir gözlemci var

MHK’ye bir soru

Hakem Serkan Tokat, Süper Lig’de bu sezon Galatasaray’ın, Beşiktaş’ın Fenerbahçe’nin bir maçını bile yönetmedi.
Aynı Serkan Tokat, Süper Lig’de bu sezon ülkenin en büyük derbi maçında iki defa AVAR hakemliği yaptı.

Bu sezon ilk yarıdaki Galatasaray-Fenerbahçe ve son Fenerbahçe-Galatasaray maçının AVAR hakemi Serkan Tokat‘tı.
Bu garip durumu MHK’ye sormalıyız...

n Süper Lig’de üç büyüklerin tek maçını bile yönetmeyen, muhtemelen güvenilmediği için görev verilmeyen Serkan Tokat, nasıl oluyor da ülkenin en büyük derbisinde, iki maçta birden AVAR hakemi oluyor.

n Hakem Serkan Tokat, bu sezon Galatasaray-Fenerbahçe ve Fenerbahçe-Galatasaray maçlarında AVAR hakemliği yapıyorsa, bu kadar önemli (!) bir hakemse, nasıl oluyor da Galatasaray’ın, Beşiktaş’ın, Fenerbahçe’nin tek lig maçında bile görev alamıyor.

Böyle bir rotasyon normal mi?

Süper Lig’in son hafta maçlarında sahadan VAR odasına koşan, bir anlamda VAR görevi yapan hakemler de oldu, üç gün önce maç yönetip hafta sonunda hiç görev alamayan hakemler de...
İşte üç gün önce hafta arası lig maçlarında görev alıp, hafta sonu Süper Lig’de görünmeyen hakemler: Arda Kardeşler, Alper Ulusoy, Atilla Karaoğlan, Koray Gençerler, Mustafa Öğretmenoğlu, Özgür Yankaya, Ramazan Keleş, Suat Aslanboğa, Ümit Öztürk...
MHK “rotasyon” diyebilir. Ama bazı hakemleri bir gün arayla sahadan VAR‘a koştururken, bu kadar hakemin birden hafta sonunu “Ense“ yaparak geçirmesi doğru ve normal mi?

Mahcup futbol!

F.Bahçe’nin 30 yıllık Divan üyesi dostum Yalçın Altınsoy, “Kazanıyoruz
ama mahkum oynuyoruz, mahcup oluyoruz” dedi. Koç, Belözoğlu
ve Bulut bilsin ki, F.Bahçeliler bu mahcup futboldan mutlu değil

Fenerbahçe’nin hocası Erol Bulut, büyük-küçük demeden her maçta topu % 60-70 rakibe teslim ederek başarıyı yakalayamaz, hedefe varamaz. Açık konuşalım, bu anlayışla görevde fazla kalamaz.

Fenerbahçe her maç bunu yapıyor. Mahkum oynuyor, baskın oynamıyor. Hücumdan çok, savunma önlemleri alıyor. Oysa herkes bilir ki, her büyük takım gibi Fenerbahçe önlem almaz, önlem aldırır.
Erol Hoca, bu anlayışı daha kavrayamadı. Fenerbahçe’de güçlü ve hızlı bir oyun yaratamadı.

Galatasaray maçı öncesi Fenerbahçe’nin 30 yıllık Divan üyesi, sevgili dostum Yalçın Altınsoy ile konuşuyordum, “Kazanıyoruz ama mahkum oynuyoruz, mahcup oluyoruz” dedi.
“Mahcup olmak...” Futbolun dilinde bu tanımlamayı ilk defa duyuyorum.

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Sportif Direktör Emre Belözoğlu, Erol Hoca bilsin ki, Fenerbahçeli kazandığı maçtan sonra bile bu “mahcup futbol”dan mutlu değil...

Ne büyük çelişki

Mesut Özil, Almanya Milli Takımı’nda Müller, Klose ve benzeri santrforların önüne top atıyordu. Fenerbahçe’de Cisse’nin, Samatta’nın, Valencia’nın önüne atacak. Dünya Şampiyonu Almanya’ya saha içi patronluk yapmış Mesut’u alıyorsun, bir büyük santrfor almıyorsun. Ne büyük ve anlaşılmaz bir çelişki bu...

Futbol affetmez

Fenerbahçe’nin 2013-14 yılında kazandığı tarihin en erken şampiyonluğunda hücumda ve gol bölgesinde “Mahşerin dört atlısı” vardı. Sağda Kuyt, merkezde Emenike, solda Sow... Çoğu zaman Emenike’nin yanında Webo...

Her maç yakıp, yıkıp geçtiler. Rakip savunmaların başına bela gibi çöktüler. Gol attılar, attırdılar. Ele-avuca sığmadılar.

Fenerbahçe’ye o şampiyonluktan sonra, geçen yıl oynayan Vedat Muriç dahil, birinci sınıf santrfor gelmedi. Hep ikinci sınıf, hatta bazen üçüncü sınıf santrforlar oynadılar. Tabi oynayamadılar, başarılı olamadılar, katkı sağlayamadılar.

Fenerbahçe’nin santrforu dediğinizde, taksimetreyi 20 golden açacaksınız, sonra üstüne koyacaksınız.

Fenerbahçe’ye 7 yıldır böyle bir santrfor gelmedi. Fenerbahçe 7 yıldır şampiyon olamıyor.

Rastlantı mı bu? Bana göre değil... Santrforun yoksa, işin zor. Futbol affetmez.

Bu defa pabuç pahalı

Fatih Terim kendisine küfür edenleri mahkemeye verdi. Elinde küfür görüntülerinin kayıtları var. Avukatı da, tuttuğunu kopartan, bu ülkenin ünlü hukukçularından Rezan Epözdemir... Küfürcüler için bu defa pabuç pahalı...

Kazanmasa yazık olurdu

Beşiktaş bir saatini bir eksik oynamasına rağmen tek kaleye çevirdiği Konya maçını kazanamasa, Beşiktaş ve “futbolun adaleti” için yazık olurdu.

Beşiktaş, 80’li dakikaların başında bulduğu golle, haklı bir galibiyete imza attı. Bir fazla oynamasına rağmen Beşiktaş kalesine bir şut atan ve yediği gole kadar rakip yarı alana geçmeyi düşünmeyen Konyaspor’u bu ilkel futbol anlayışı kurtaramadı.

Beşiktaş’ın iştahında, oyun gücünde, hevesinde, hırsında bir eksiklik yok. Ancak son Hatay, Trabzon ve Konya maçında şunu gördük; Beşiktaş kapanan takımları açmakta zorlanıyor. Ghezzal zorlanıyor, Larin zorlanıyor, Aboubakar zorlanıyor. Ayrıca son iki maçta Aboubakar’a rakip savunmaların nefes aldırmadığını söylemeliyiz.
Bir de; yeter artık, bu Josef de Souza yorgunluktan öldü artık... Adamı nasıl dinlendirirsiniz, ne yaparsınız bilemem ama adam gerçekten bitti. Buna rağmen çok iyi oynuyor. Aynı oyunlara devam etmesi için hiç olmazsa bir nefes aldırın.

Mutlu mayıs’ vaadi

Galatasaray, her sezon “bahar”la birlikte coşuyor. Alışkanlık oldu bu... Bahar yüzünü, Galatasaray gücünü göstermeye başladı. Muslera’nın kaleyi kapatması, Mustafa’nın gollere başlaması, Taylan Antalyalı’nın süper oynaması, sol kanatta Saracchi-Onyekuru fırtınası, şampiyonluk yolunda Fatih Terim’in “akıl oyunlarıyla” öne çıkması, Galatasaray’a sanki “mutlu Mayıs” vadediyor gibi...

Utkucan ve ekibine tebrik

Çok sevdiğim, çok inandığım ve güvendiğim, yıllar önce birlikte çalıştığım için; yazdıklarım yanlış anlaşılmasın, kendine zararı dokunmasın diye bu konuda frene basıyordum. Ancak Fatih Terim, canlı yayında kendilerine teşekkür ettiğine göre benim de yazmamda sakınca yok. Eğer bir scout ekibi olacaksa, Galatasaray’ın scout ekibi gibi olacak. Emre Utkucan ve ekibini tebrik ediyorum.

10 numara söz!

Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz’e, derbi öncesinde hakem Cüneyt Çakır’ı sordular. Başkan, “Ben herkese 10 numara başlarım, sonra yaptıklarına göre değerlendiririm” dedi. Süper laf... Aklıma kazındı, bunu hiç unutmayacağım. Aslında insan yaşamının vazgeçilmez kuralı ve felsefesi olmalı bu...

Akıl dolu bir transfer

Bakasetas, Alanya’da oynarken, “Beni alan kazanır” diye bağırıyordu. Trabzonspor, şu çılgın transfer döneminde makul sayılacak bir parayla Bakasetas’ı aldı. Yunan oyuncu, ilk iki maçta birer gol attı, son Malatya maçında golün dışında takımı süper yönetti. Hep söylerim; futbolda paranın yanına aklı da koyacaksın. Bakasetas akıllı yapılmış bir transfer...

Kasketliler dönüyor

Zirve yarışında Trabzonspor birkaç tur birden yemişti. Ufukta bile görünmüyordu. Abdullah Avcı geldi, hızlı ve büyük adımlarla aradaki müthiş mesafeyi kapattı. Artık Trabzonspor zirvenin eteklerinde görünmeye, ayak sesleri duyulmaya başlandı. Aradaki 6 puan farka bakmayın. Uzun haftaların bulunması ve zirvedeki takımların birbirleriyle oynayacak olması çok şeyi değiştirebilir. Kasketliler dönüyor.

HAFTANIN ŞEREF KÜRSÜSÜ:

Taylan Antalyalı, Muslera (Galatasaray)

HAFTANIN FUTBOLCUSU:

atasaray), Josef de Souza, Rosier (Beşiktaş), Bakasetas, Edgar Ie (Trabzon), Roco, Jimmy Durmaz (Karagümrük), Munir, Aabid, Akintola (Hatay), Djilabodji (Gaziantep), Gradel, Erdoğan (Sivasspor), Mert Günok (Başakşehir)

HAFTANIN TAKIMI:

Hatayspor, Trabzon, Galatasaray, Sivasspor

TEKNİK DİREKTÖRÜ

Ömer Erdoğan (Hatay), Fatih Terim (Galatsaray), Rıza Çalımbay (Sivasspor)

Teslim olmayın

Fatih Terim, çoğu maçtan sonra VAR’dan şikâyet etmiyor mu?
Sergen Yalçın sürekli VAR’dan dert yanmıyor mu?
Fenerbahçe zaten VAR’a isyanda değil mi?
Konya’sı, Gaziantep’i, Denizli’si...
Erzurum’u, Gençler’i, Sivas‘ı...
21 takımın tamamı bu VAR’dan “yandım Allah” demiyor mu?
O zaman ortak bir çözüm bulun.
Futbolu ve adil oyunu VAR’ın hesaplarına-kitaplarına teslim etmeyin.

Derbiye dair

Ligde her takımın santrforu var, Fenerbahçe’nin yok. (Ömer Üründül / Sabah)

Serdar- Donk mücadelesinde Galatasaray lehine penaltı verilmesi fikrindeyim. (Deniz Çoban/Fanatik)

VAR çıktı, mertlik bozuldu. (Ahmet Çakar/Sabah)

Ozan’ın pozisyonunun ofsayt olma ihtimali sıfır... (Kuddusi Müftüoğlu / MHK eski Başkanı)

Haftanın golleri

Nwakae n Mustafa (Galatasaray)
Rosier (Beşiktaş)
Djilobodji (Gaziantep)
Bakasetas (Trabzonspor)
Muhammed (Hatay)
Thelin (Kasımpaşa)
Kayode (Sivas)
Kamara (Hatay)
Erdoğan (Sivas)