27.12.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Katar'ın ev sahipliğinde düzenlenen 2022 Dünya Kupası'nın sona ermesinin ardından Süper Lig heyecanı yeniden başladı. Trabzonspor dev maçta Fenerbahçe'yi 2-0'la geçti. Galatasaray, İstanbulspor'u 2-1 devirerek uzun bir aradan sonra Süper Lig'de liderliğe oturdu. Beşiktaş'ın Gaziantep'ten bir puanla döndüğü haftayı Milliyet Gazetesi yazarlarından Şansal Büyüka değerlendirdi.
İşte Şansal Büyüka'nın "Dobra Dobra" köşesinde "Futbolun adaleti var, hakemlerin adaleti yok" başlıklı yazısı...
Hocanın tekniği, taktiği, futbolcunun alın teri; hepsi yalan-dolan... Türkiye’de sonuçları hakem düdükleri belirliyor. Türkiye’de hakem kararları nedeniyle adil bir lig oynanmıyor. Bu kafayla, bu MHK ve bu hakemlerle, bırakın Dünya Kupası’na gitmeyi, yarım metre ileri gidemeyiz.
Futbol dünyasında artık şuna çok inandım: Hakemin dediği olur. Hocanın tekniği, taktiği, futbolcunun alın teri; hepsi yalan-dolan... Türkiye’de sonuçları hakem düdükleri belirliyor. Çıkardıkları ya da çıkarmadıkları kartlar belirliyor. Hakem hatasını, hakem yorumunu aşan, inanılması zor, sanki “planlı, programlı, maksatlı” kararlar veriyorlar.
Bizim Süper Lig kulüpleri her kötü sonuçtan sonra faturayı birine kesmeye alışkınlar ama, bu kötü alışkanlıkları hakemleri temize çıkartmaz. Hele geride bıraktığımız hafta, ne yanlışlara imza attılar. Süper Lig seviyesine gelmiş hakemler nasıl olur da yanlışın sınırlarını bu kadar zorlayabilirler?
Dünya Kupası’nda henüz yeni gördük. Arap’ı, Asyalısı, Uzak Doğulusu, hangi hakem bizim hakemlerin yaptığı yanlışların onda birini yaptı. Bu kafayla yarım asır geçse Dünya Kupası’na ikinci bir Cüneyt Çakır gönderemeyiz.
Dünya Kupası’na hakem göndermekten vazgeçtim. Her hafta adam gibi maç yönetebilseler, yaptıkları yanlışlar “hakem yorumu” sınırları içinde kalabilse, hafta sonlarında milyonlarca futbolseverin sinir uçlarıyla oynamasalar fena mı olur?
TFF, “cilalı” laflarla kendini ve kamuoyunu kandırmaya devam ediyor. Yok algoritma ile hakem atanıyor, yapay zeka devreye giriyor, kulüp Başkanlarının önünde haftanın hakemleri belirleniyor. Peki ne değişiyor? Ne değiştiğini ben söyleyeyim; hakemler her hafta daha rezalet maç yönetiyorlar.
Türkiye’de hakem kararları nedeniyle adil bir lig oynanmıyor. Futbolun adaleti var ama hakemlerin adaleti yok. Bu kafayla, bu MHK ve bu hakemlerle bırakın Dünya Kupası’na gitmeyi, yarım metre ileri gidemeyiz.
Böyle başa, böyle tıraş
Atila Karaoğlan, Adana Demirspor-Trabzonspor maçının son dakikalarında Adana’nın bir golünü iptal etmiş, kimse gözlerine inanamamıştı. Hakem hatası yapmamış, dağlara taşlara yapmıştı.
Atila Karaoğlan bu defa Gaziantep-Beşiktaş maçında VAR’ın uyarısına rağmen yüreği yetmediği için N’Koudou‘ya kırmızı gösteremedi ve bir kez daha hakem hatası değil, dağlara taşlara yaptı.
Bu hakem; MHK’nin FIFA hakemi... Başka söze gerek yok... “Böyle başa böyle tıraş” misali, böyle MHK’ye böyle hakem...
Vicdanlarınız nasır tutmuş
Futbolseverler Gaziantep-Beşiktaş maçının skandal hakemi Atila Karaoğlan’ı konuşuyor. Oysa Türk hakemliğinin “yüz karası” yönetimi, Konya- Alanya maçında yaşandı.
Maçın hakemi Bahattin Şimşek, ayaktan sekip ele gelen topta Alanya aleyhine penaltı çaldı. Devamında Alanya’nın mutlak bir penaltısını vermedi. Yetmedi, maçın son saniyesinde Diouf ile kaleci Runarsson hava topu mücadelesinde Alanya aleyhine bir daha penaltı çaldı. Pozisyon bitmişti ve penaltı ile uzaktan-yakından ilgisi yoktu.
Sonuçta hakemle VAR el ele verdiler, Alanyaspor’un anasının ak sütü gibi hak ettiği üç puanı almasına izin vermediler. İyi hakem olamadınız, bari iyi insan olun, vicdanlı olun. Bu milletin arasında nasıl dolaşıyorsunuz, nasıl oluyor da rahat uyuyorsunuz, inanamıyorum. Vicdanlarınız nasır tutmuş olmalı...
Tam bir referans programı
beIN Sports’ta üç eski hakem Bülent Yıldırım, Lale Orta ve Deniz Çoban maç akşamları “Trio” adında program yapıyorlar. Maçlardaki hakem kararlarını tartışıyorlar. Kırmadan dökmeden... Lisansları yırtmadan, hakemliği bıraktırmadan... Tam bir referans programı... Bayılıyorum ve çok yararlanıyorum. Şiddetle öneririm.
Trio’da her hafta sonu, haftanın hakemini seçiyorlar. Bu hafta seçtikleri hakemleri yazıyorum:
Deniz Çoban: Halil Umut Meler (Trabzon-F.Bahçe)
Bülent Yıldırım: Halil Umut Meler (Trabzon-Fenerbahçe)
Lale Orta: Abdülkadir Bitigen (G.Saray-İstanbulspor)
Meler ve Bitigen
Bu haftaki hakemler tam bir rezalet ama, iki iyi hakemi çekip bir kenara almak lazım...
Halil Umut Meler (Trabzon-F.Bahçe): Kartlarının biri hariç, tamamına yakını doğruydu. İddia edildiği gibi penaltı yoktu. Sonucu etkileyecek bir yanlışı olmadı.
Abdülkadir Bitigen (G.Saray-İstanbulspor): Zaten hakemi zora sokacak kritik pozisyon yaşanmadı. Bazı faulleri kaçırsa bile oynatmaya çalıştı. Yanlış kararı olsa bile hiç olmazsa skandal kararı yoktu.
Ayıkla pirincin taşını
TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Hakemlere toplu itirazı cezalandıracağız” açıklaması yaptı.
Başkanın söylediklerinin daha mürekkebi kurumadan...
Halil Umut Meler’in, Trabzon-Fenerbahçe maçında bir dayak yemediği kaldı.
Hem de iyi yönettiği bir maçta...
Diğer maçların çoğunda aynı görüntüler hiç eksik olmadı.
Buyrun Sayın Büyükekşi; ayıklayın pirincin taşını...
Ya kendilerine gelirler ya da...
Beşiktaş’ın hocası Şenol Güneş, Gaziantep maçından sonra, “Daha istekli olmalıyız” dedi. Hocaya katılıyorum. Fenerbahçe’nin zirvede üç puan kaybettiği, Beşiktaş’ın ayağına yeni bir fırsat geldiği maçta, futbolcular bu kadar sıradan oynayamaz, buna hakları yok. Beşiktaşlı oyuncular alıştığımız, beklediğimiz coşkulu futbolun uzun süredir çok uzağındalar. Neden, neyiniz eksik? Ama Şenol Hoca’yı iyi tanırım. Ya giderler, ya kendilerine gelirler. Başka şansları yok.
Fenerbahçe’ye ne oldu?
- F.Bahçe eski maçlarında olduğu gibi, rakiplerine niye önde basamıyor?
- Maxi Gomez golünde Gustavo Henrique neden bu kadar ağır kaldı?
- Fenerbahçe neden bu kadar yavaş hücum etti?
- İrfan Can niçin bir-iki maç oynayıp, iki-üç maç yatıyor?
- Crespo gibi riskli bir oyuncunun sarı kartına ve kötü oyununa rağmen ikinci yarıyla başlaması doğru muydu?
- Batshuayi, her topu ezmesine rağmen nasıl oldu da bu kadar uzun süre oyunda kaldı?
- Fenerbahçe tam bir buçuk aylık dinlenmeden sonra niye bu kadar kötü bir başlangıç yaptı?
- Ne oldu F.Bahçe’nin meşhur fizik gücüne...
Papağan gibi!
Bu kaçıncı yazışım hatırlamıyorum... Papağan gibi tekrarlıyorum...
- Valencia’nın 13 gol atmasına...
- Batshuayi’nin hareketli oyununa...
- Joshua King’in ışık vermeye başlamasına...
- Serdar Dursun’un ara ara parlamasına...
- Joao Pedro’nun büyük umutlarla alınmasına rağmen...
- F.Bahçe’nin halen “süper bir golcüsü” yok.
Akıl tutulması
Fenerbahçe kalesinden tam 80 metre uzakta, hem de alamayacağı bir top için rakibe faul yapıp sarı kart alması “akıl tutulması” gibiydi.
İkinci yarıda sarı kartla oynarken Abdülkadir Ömür’ün ayağına göstere göstere basıp, ikinci sarıyı alması başka bir “akıl tutulması” gibiydi.
Fenerbahçe’nin “cankurtaran”ı Crespo, Trabzonspor maçında “aklını kaçırmış” gibiydi. Çok iş yapayım derken çok şeyi berbat etti Crespo...
Jesus sallanınca...
Fenerbahçe’de çok geniş bir kadro var, çok kaliteli bir kadro yok. Kalite hocada... Doğal olarak Jorge Jesus sallanınca, zaten Jesus sayesinde ayakta duran takım yıkılıyor. Trabzon’da Jesus sallandı, takım yıkıldı.
Trabzon’a yeni bir şampiyonluk
Edin Visca, maçlara çabuk ısınırsa...
Maxi Gomez, golleri atmaya devam ederse...
Trezeguet bu kadar etkili oynarsa...
Trabzonspor yeni bir şampiyonluk yazabilir.
Kazanırken görebilmek
- Galatasaray taraftarı, her fırsatta kaleci Okan Kocuk‘u ıslıklıyor ama son dakikada Emir’in şutuna mucize gibi ayak koymasa, maç 2-0’dan 2-2 oluyordu.
- Gomis çok gol kaçırsa bile, hareketli oyunu ile rakip savunmayı öne çıkartmıyordu. Buna rağmen Gomis‘in oyundan alınması doğru mu?
- Mata ile Yusuf’un oyuna girmesi, Galatasaray’ın fizik gücüne ağır bir darbe vurmadı mı?
- Sacha Boey ve Nelsson dışındaki oyuncular niye belli bir istikrarı yakalayamıyor?
- Galatasaray’da ligin en kaliteli kadrosu var. Bu kalitenin ne kadarı sahaya yansıyor?
- Galatasaray özellikle son 20 dakikada kendi seyircisinin bile ıslıklayacağı kadar niye panik oldu?
- G.Saray 15.hafta sonunda lider... Kazanırken eksiklerini görebiliyor mu acaba?
Her eve lazım!
Oyna diyorsun oynuyor.
Otur diyorsun, oturuyor.
Icardi oluyor, aratmıyor.
Seferovic oluyor, fazlasını veriyor.
Goller atıyor, goller kaçırıyor.
Her şartta her pozisyonda var.
Gomis gibi golcün olsun...
Galatasaray başta, her eve lazım...
Hızlı oyunda ekmek var
- Dünya Kupası’nda daha yeni gördük. Ne kadar hızlıysan, ne kadar çabuksan, ne kadar etkiliysen, o kadar başarılısın.
- Trabzonspor; Fenerbahçe maçının ilk yarısınında yavaştı. Pozisyon bile bulamadı.
- Trabzonspor, ikinci yarıda hızlı hücumu hatırlayınca, 11’e 11 oynanan dakikalarda bile büyük üstünlük sağladı.
- Hele Fenerbahçe, 10 kişi kaldıktan sonra orta sahayı “rüzgar gibi” geçti.
- İki gol attı, çok daha fazlasını kaçırdı.
- Günümüzün futbolunda “hızlı oyuna” ekmek çok, “yavaş oyuna” hayat yok.
Bal yapmayan arı; Ümraniye
Antalyaspor: İki topa rakip direkte, iki gol kendi kalesinde...
Ankaragücü: Keyifli ve cüretkâr takım...
Ümraniye: Bal yapmayan arı... Vızıldıyor, sokamıyor.
Giresunspor: Sağı-solu belli değil... Ne çıkarsa bahtına...
Sivasspor: Merhaba hayat...
Kasımpaşa: Selçuk Hoca dikkat... En sabırsız kulüptesin.
Hatayspor: Terledi... Tekledi... Fırsatı tepti.
Gaziantep: Skandal hakeme rağmen bir puan süper...
Alanyaspor: Rakibi geçti, hakem Bahattin Şimşek’i geçemedi.
Göze batanlar
Serkan (Ümraniye): Üçüncü goldeki büyük hatası böyle bir kaleciye yakışmadı.
Gökdeniz (Antalya): Büyük umuttu. Bu umutları hızla tüketiyor.
Ali Sowe (Ankaragücü): Adı yok, golleri var.
Bakasetas (Trabzon): Gomez’e yaptığı asist kalitenin zirvesiydi.
Volkan (Başakşehir): Akıllanmış gibi... Riskli paslarla oyun kurmadı.
Aarao (F.Bahçe): Koca Trabzon’a orta alanda bir Aarao yetmedi.
Eren Elmalı (Trabzon): Tadından yenmiyor. Önde-arkada iyi işler yapıyor.
Emre Akbaba (Adana Demirspor): İki gol... Nihayet sahaya ve sahneye çıktı.
Figueiredo (Gazintep): Büyük maçların golcüsü...
Gedson Fernandes (Beşiktaş): Gayreti galibiyete yetmedi.