01.01.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
ŞANSAL BÜYÜKA İLE DOBRA DOBRA
Bugün yeni bir gün, yeni bir yıl... Futbolda yeni bir gün, yeni bir yıl başlar mı? Hiç sanmam... Her geçen gün, bir önceki günü, her geçen yıl, bir önceki yılı aratıyor.
Bir başka ülkede bu kadar VAR rezaleti yaşanıyor mu?
Bir başka ülkede bu kadar felaket hakem hataları oluyor mu?
Bir başka ülkede bu kadar berbat bir zeminde lig maçı oynatılıyor mu?
Bir başka ülkede kulüpler her gün birbirlerine gönderme yapıyor mu?
Bir başka ülkede bu kadar hatırla-torpille Futbol federasyonları kuruluyor mu?
Bir başka ülkede siyaset bu kadar futbolun içinde mi?
Bir başka ülkede “futbol kültürü” nün bu kadar iflas ettiği görüldü mü?
Bir başka ülkede futbolcular bu kadar yere yatıyor mu?
Bir başka ülkede top bizdeki kadar oyunda az kalıyor mu?
Bir başka ülkede maç bizdeki kadar çok duruyor mu?
Bir başka ülkede futbolcular birbirleriyle bizdeki kadar dalaşıyor mu?
Bir başka ülkede “liyakat” bizdeki kadar iflas etti mi?
Bir başka ülkede yayın gelirinin bu kadar düştüğü görüldü mü?
Bir başka ülkede futbol bu kadar iflas etti mi?
Türkiye’de futbol iflas etti. Şimdi değil, yıllar önce iflas etti.
Bugün yeni bir gün, yeni bir yıl...
Futbolda yeni bir gün, yeni bir yıl başlar mı?
Hiç sanmam...
Her geçen gün, bir önceki günü...
Her geçen yıl, bir önceki yılı aratıyor.
Niye rahatsız oluyorsunuz?
Yorumcuların, eski hakemlerin, ya da gazetecilerin; hakem kararlarını tartışmalarından kulüpler niye rahatsız oluyor? Eski hakem, yorumcu, ya da gazeteci, maçı oynayan iki tarafı, hakemin verdiği kararlar nedeniyle eleştirmiyor ki, hakemi eleştiriyor. İki takımın eleştirisi, işin futbol oynanan kısmını kapsıyor. Hakem kararları bir başka kısmını...
İkisini birbirinden ayırmak lazım... Elbette hakem kararları sonuçları derinden etkiliyor. Ama bunda maçı oynayan tarafların bir günahı yok ki, alınıyorlar, kızıyorlar. Günah hakemlerde ve elbette VAR’da.
Seçene mi bakmalı yoksa seçilene mi?
MHK Başkanı Sabri Çelik‘in hakemliğini yıllarca izleyenlerden ve tanıyanlardan biriyim. İyi insandır... Medenidir, kibardır... Saygılıdır... İnsan ilişkileri iyidir. Ancak Sabri Hoca, hakemliği döneminde; hiçbir zaman 1. sınıf hakem
olamadı. Hep ikinci sınıf hakem olarak kaldı ve öyle de hakemliği bıraktı. Sabri Hoca şimdi MHK Başkanı...
MHK Başkanlığı, “birinci sınıf” iş... Başına birinci sınıf hakem ister. Seçerken düşünmüyoruz, beceremeyince eleştiriyoruz. Suç kimde? Sabri Hoca’da mı, Sabri Hoca’yı seçenlerde mi?
Değer mi?
Futbolsever olarak cuma akşamından ekranın başına oturuyoruz, çoğu zaman pazartesi akşamına kadar...
Zamanımızı veriyoruz...
Paramızı veriyoruz...
Hafta sonumuz gidiyor...
Sosyal hayatımız bitiyor...
Sinirlerimiz tükeniyor...
Değer mi?
Bu futbola, bu adaletsizliğe değer mi?
Elde avuçta yok
Hep yazıyoruz, herkes söylüyor. VAR kadrosu çok kısıtlı ve yetenek olarak çok yetersiz... Tamamına yakını, sahada dikiş tutturamayan ikinciüçüncü sınıf hakemler... O kadar dar ve yeteneksiz bir kadro var ki, dört gün önce “rezalet” bir hata yapıyorlar, buna rağmen dört gün sonra haftanın en önemli maçlarından birine atanıyorlar, bir “rezalet” karara daha imza atıyorlar.
Futbol Federasyonu bunu bilmiyor mu, biliyor. Buna rağmen önlem alıyor mu, almıyor. Çünkü elinde-avucunda hakem yok.
Batuhan mutlaka düşünülmeli
Karagümrük kalecisi Batuhan Şen’i, Trabzonspor maçında ilk kez izledim. Galatasaray’dan kiralık gelmiş. Geçen yıl da Menemen’de kiralık oynamış.
Bir maç bizi yanıltmıyorsa, Galatasaray niye kaleci arıyor? Batuhan, bir Trabzonspor atağında üç saniye içinde üç defa yere yattı, kalktı ve rakip
oyunculara gol şansı vermedi. Böyle bir refleksi hiçbir kalecide görmedim. Hava toplarında kendisine iş düşmedi. Ancak Bakasetas başta, Trabzonspor’un yerden sert ve köşeye gelen toplarını tutarken, ya da uzaklaştırırken hiç hata yapmadı. Elbette Muslera varken başka kaleci konuşulmaz. Ama yeni sezonda Batuhan, Galatasaray kadrosunda mutlaka düşünülmeli...
En iyi karne
Galatasaray’ın deplasman karnesine dikkatinizi çekerim. 15 maçın 9’unu deplasmanda oynadı. Bu 9 maçta 6 galibiyet, 2 beraberlik, 1 mağlubiyet var. Topladığı 33 puanın tam 20 puanı dış sahalarda... G.Saray için yakın zamanın en iyi karnesi bu...
‘Kale’ gibi sağlam
Beşiktaş kalecisi Mert Günok için mutluyum. Beşiktaş’ta bir maçta kaderi değişti. Yaşayabileceği ne kadar şanssızlık, hatta kötülük varsa hepsini bir maçta yaşadı. Çok ağır sakatlandı. Belki de bir yıldan fazla sahalardan uzak kaldı. Şimdi futbola ve kalesine döndü. Mert Günok’a bakıyorum, kalesinde “kale” gibi sağlam duruyor. Tahtaya vuruyorum, aman nazar değmesin.
Olumlu sinyaller
Beşiktaş’ı; Adana Demirspor karşısında beğendim. Ortada kısır bir sonuç var ama Şenol Güneş döneminde alıştığımız hızlı, hevesli, coşkulu Beşiktaş’ın ilk sinyalleri vardı sahada... Sadece; tribünlerin sevgilisi Weghorst, bu kadar çalışıyor, bu kadar içten oynuyor, her pozisyonun içinde yer alıyor, buna rağmen sanki az gol atıyor gibi...
Daha fazla süre almalılar
Fenerbahçe‘nin son Hatayspor maçında Arda Güler’i yedek kulübesinde gördüm. Demek ki sakatlığını atlattı. Dilerim Arda‘yı en kısa sürede sahada da görürüz. Ayrıca Hatay maçını gördükten sonra İsmail Yüksek, Miha Zajc gibi alternatif oyuncular
daha fazla süre almalılar diye düşünüyorum. “Yorgun” dakikalarda takımın dinamizmine ciddi katkı sağlıyorlar. Kaldı ki Zajc takımın hem öne, hem geriye oynayan bir-iki futbolcusundan biri...
4 günde ne değişir?
Futbolun dünü yok, bugünü yok. Anı yaşıyorsunuz. Fenerbahçe önündeki Trabzonspor’a bakın; Muhteşem... Karagümrük önündeki Trabzonspor’a bakın; Berbat... Bir takım dört günde bu kadar değişir mi? 4 gol atan Karagümrük, rahatça 4 gol daha atabilirdi. Sahada o kadar kötü, o kadar tanınmaz bir Trabzonspor vardı. Haa, şunu da yazalım, haksızlık yapmayalım. Karagümrük savunmada sağlam durarak, hücumda şık goller atarak kazandı. Özellikle Borini ve Ricci golleri... Alkışa değerdi.
Yazıcı’yı bekliyoruz
Trabzonsporlu Yusuf Yazıcı, daha birkaç yıl öncesine kadar futbolu ve golleriyle Avrupa’yı sarsmış, Fransa Ligi’nde krallığını ilan eden PSG’den şampiyonluğu kapan Lille’in kadrosunda bile önemli rol almıştı. Yusuf, gittiği her takımda ses getirdi, sonra “kürkçü dükkanı” misali Trabzonspor’a döndü. Yusuf Yazıcı’nın tepeden tırnağa yetenekleri üç-beş ay içinde pas tutmayacağına, körelmeyeceğine göre; Yusuf Yazıcı niye eski Yusuf Yazıcı değil? Trabzonspor on birinde nasıl oluyor da “banko” adam olamıyor? Yusuf‘un yetenekleri bu kadar kısa süre içinde iflas etmeyeceğine göre, psikolojik, sosyolojik bir sorun mu var acaba? Yoksa
bizim bilmediğimiz bir sakatlıktan yeni mi döndü? Yusuf‘u bekliyoruz, eski göz kamaştıran görüntüsüyle...
Böyle bir karar alabilirler mi?
İngiltere‘de Futbol Federasyonu, Coventry City‘nin zemini bozuk olduğu için üç iç saha maçını erteliyor, sonrasında da puan silme cezası veriyor. Bizim söylemi bol, eylemi sınırlı TFF böyle yürekli bir karar alabilir mi acaba?
Sahtekarlar Ligi
Maçların ilk yarı ve sonuna eklenen sürelerin uzaması, bizim ligde pek de işe yaramadı. Sahtekarlık gene diz boyu... Göğsüne darbe alan, yüzünü tutup yatıyor.
Saçının teli bozulan, dirsek yemiş gibi kıvranıyor. Rahmetli Hıncal Uluç, “Sahtekarlar Ligi” derdi. Kendi gitti, Sahtekarlar Ligi devam ediyor.
Sivasspor’un 3 eksiği
Sivasspor, Süper Lig’de kalmak istiyorsa çok acele üç eksiğini düzeltmeli...
1. Hakemlerle arasını düzeltmeli...
2. VAR sistemiyle arasını düzeltmeli...
3. Saha zeminini mutlaka düzeltmeli...
Çağdışı
Sivasspor’un zeminini görünce yüreğim burkuldu. Futbolcu sağlığı için üzüldüm... Futbol adına üzüldüm... Galatasaray adına üzüldüm... Sivasspor adına üzüldüm...
Bu devirde böyle bir zemin; tek kelimeyle çağdışı...