Şansal Büyüka acı gerçeği açıkladı! 'Çakıldık, gidiyoruz! Artık hayal'
22.03.2022 - 07:37 | Son Güncellenme:
Milliyet Gazetesi'nin usta yazarı Şansal Büyüka, bugün kaleme aldığı 'Dobra Dobra' yazısında Türk futbolunun içinde bulunduğu durumdan bahsederken, içinde bulunulan acı tabloyu gözler önüne serdi. Gelecek sezondan itibaren Şampiyon Ligi'ne katılımın artık hayal olduğundan bahseden Büyüka, Süper Lig'de geçtiğimiz hafta yaşanan olaylara da değindi. İşte Büyüka'nın o yazısı...
ŞANSAL BÜYÜKA - DOBRA DOBRA
Süper Lig’e kar yağdı, altında kaldık... Önümüz tıkalı, sağımız solumuz kapalı... Havayı ısıtamıyoruz, karı kaldıramıyoruz, Türk futbolu olarak bu karın altında kaldık, donuyoruz...
- Şampiyonlar Ligi’ne şampiyonun direkt katılması artık hayal... İki ön eleme oynayacak... Lig ikincisi Şampiyonlar Ligi’ne katılabilmek için tam üç eleme oynamak zorunda. Önümüzdeki sezon böyle... Bir yıl sonra Şampiyonlar Ligi’ne tek takım... Direkt katılma artık hayal...
- Ziraat Türkiye Kupası’nı kazanan Avrupa Ligi’ne katılacak... Tabii iki eleme turunu geçebilirse...
- Konferans Ligi, Avrupa’nın üçüncü kupası... İki takımla katılacağız... Konferans liginde bile takımlarımız üçer eleme turu oynayacak...
- Bu kadar ön eleme turu oynamak, en geç haziran ortasında sezonu açmak, temmuzda maçlara başlamak anlamına geliyor... 20 takımlı ligin hızla 18, hatta 16’ya inmesi gerekiyor... Zamana ihtiyaç var...
- Avrupa Kulüpler Birliği’ne göre, 30 yaş üstünde en fazla futbolcu Türkiye’de Süper Lig’de oynuyor... Bu istatistikte birinci sıradayız... Avrupa liglerinde genç oyuncu oynatma istatistiğinde sonuncu sıradayız... Avrupa sonuncusu... Anlayın; iyide Avrupa sonuncusuyuz, kötüde Avrupa birincisi...
- Böyle bir lige Katarlıların acemiliğine gelmiş 350 milyon dolar yayın bedeli ödemişlerdi... Şimdi yeni yayın ihalesinde 150 milyon dolar veren yok... Türkiye‘de her şeyin fiyatı uzay mekiği gibi fırlarken, futbol bu kadar çakılır mı? Para babası, para kasası Katarlılar bile uyandı “Ben oynamıyorum“ deyip ihaleden çekildi...
- Tam bir sahtekarlar ligi oynuyoruz... Saçı dağılan, jölesi bozulan “Yandım Allah“ diye yatıyor, bir daha kalkmıyor... Göğsüne darbe alan, rakip sarı kart görsün diye yüzünü tutup feryat ediyor... Hakemler dahil herkes bu sahtekarlığı yiyor... Futbolu yönetenlerin sesi-soluğu çıkmıyor... Dura-kalka futbol oynuyoruz...
- Hafta hakemle başlayıp hakemle bitiyor... TV programları, yazılı basın, kulüp başkanları, hocalar, futbolcular herkesin adresinde hakemler var... Kimse kendi kusurunu görmek istemiyor...
- Futbolu değiştirmek, geliştirmek, güncellemek adına en ufak bir çalışma yapılmıyor... Yerli hocalar kendilerini yenilemiyor... Futbol kültürü sıfır... Sahadaki oyuncunun ölmüş çocuğuna küfür ediliyor... Futbolun üstüne kar yağdı... Ortalık buz gibi... Donduk donacağız... Bu havayı hemen ısıtmak, kavgayı bırakmak, kaliteyi hatırlamak, güncel futbolu yakalamak gerekiyor... Çakıldık gidiyoruz, hala mı farkında değilsiniz...
Gomis yarı emekli gibi
Galatasaray’dan giden Gomis ile Galatasaray’a yeniden gelen Gomis çok farklı... Zamanın acımasız ruhu belli ki, Gomis’de de ciddi yıpranmalar yaratmış... Gomis, Gaziantep maçındaki görüntüsü ile adeta “yarı emekli“ gibiydi...
Kerem daha ne yapsın... Gomis’e maç boyu kaç top taşıdı, ayağına “al da at“ diye kaç orta yaptı... Öyle kontrol etmesi, sonra vurması gereken toplar değil... Tek vuruşun yeteceği paslar...
Gomis, buna rağmen boş kaleye attığı golün dışında, Kerem‘in her ortasını, birini kaleci Günay karşıladı, diğerlerinin tamamını dışarıya vurdu... Hem de üç metreden - beş metreden... Kerem‘in emeğine de yazık, Galatasaray’a da...
Birden fazla yanlış var
Galatasaray takımında 15. sırada olacak bir kadro yok... Bu kadar kötü ve yetersiz bir kadro değil...
- Gençleştirme ne kadar radikal yapılmış olursa olsun...
- Usta futbolcu ihtiyacı ne kadar duyulursa duyulsun...
- Rumen oyuncular hangi hayal kırıklığını yaratmış olursa olsun...
- Hoca ne kadar yetersiz kalırsa kalsın...
- Bu takım gene de 15. sırada olmaz...
- Sahaya sadece formlarını koysanız, gene 15.
Kerem’i Allah korudu
Galatasaray’da Kerem ucuz kurtuldu, gerçekten geçmiş olsun... Maçın başında Kitsiou, bilerek ya da bilmeyerek arkadan aşil tendonuna bastı... En tehlikeli yer... İkinci yarıda benzer bir durum Djilobodji’nin faulünde yaşandı... Kerem‘i hakem korumadı ama Allah korudu...
olmaz...
- Bu işte bir, hatta birden fazla yanlış var...
İmza töreni budur
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç‘u altı genç futbolcunun imza törenine gösterdiği özen nedeniyle tebrik ediyorum... Şimdiye kadar saçı, sakalı birbirine karışmış, kot pantolonu poposunun altına düşmüş halde ne futbolcuların koca koca kulüp başkanlarının yanında imza attığını gördük...
Fenerbahçe‘nin imza töreni son derece özenliydi... Tek tip kıyafet giymiş pırıl pırıl altı genç, hepsi kravatlı, tıraşlı, temiz suratlı... Ortalarında Başkan Ali Koç... Ayrıntı gibi görünebilir ama önemli... Bu gençler nasıl başlarlarsa, nasıl görürlerse öyle devam ederler...
Fenerbahçe’ye de Arda’ya da faydası yok
Fenerbahçe seyircisi bu buz gibi havada stadın büyük bölümünü doldurmuştu, bravo doğrusu... Ancak bir şeyi anlamadım... Takım ikinci yarıda oyunu tek kaleye çevirmişken, bunaltıcı bir baskı kurmuşken, pozisyon üstüne pozisyon bulurken takımı desteklemek yerine “Arda... Arda“ diye yeri göğü inletmenin ne Fenerbahçe‘ye ne Arda‘ya bir faydası var... Elbette hep birlikte Arda‘yı sahipleneceğiz... Ama yeri var, sırası var, zamanı var... Bunu unutmayalım...
Karaveli kahraman olurdu
İddiamın arkasındayım... Beşiktaş çok kötü oynamıyor... Beşiktaş çok gol kaçırdığı için kötü sonuçlar alıyor... Öyle ki Batshuayi‘nin kaçırdığı gollerden, Larin‘in iki metreden kaleye vurmadığı toplardan millet saçını - başını yoluyor...
Beşiktaş‘ın Galatasaray maçının ilk yarısı dışında baskılı oynamadığı maç var mı? Pozisyona giremediği maç oldu mu? Genellikle baskılı oynuyor, genellikle çok pozisyon yakalıyor ama atamıyor...
Sonuçta olan lidere oluyor... Bu kadar gol kaçmasa, belki bugün Önder Karaveli kahraman olacaktı... Şimdi yetersiz bulunuyor ve istenmiyor... Maalesef futbolun doğasında bu var...
Ankaragücü yakışır
İzmir takımlarına üzülüyoruz ama bir başka renkli takım Ankaragücü, düştüğünün ilk yılında yeniden Süper Lig‘e gelmek üzere... Bitime 8 hafta var ve Ankaragücü lider... İlk ikinin Süper Lig’e geleceği sistemde, Ankaragücü’nün 10 puanlık bir avantajı var... Başkent’in o güçlü seyircisini unutmadık... Ankaragücü, o seyirci ile bu Süper Lig’e yakışır...
Ateş olmayan yerden...
TFF Başkanı Nihat Özdemir‘den sonra, üç kulüp başkanı ile mevcut TFF Yönetim Kurulu üyelerinden birinin başkanlığa aday olma konusunda hevesli olduklarını duydum... Tabi bu duyduklarım onaya muhtaç... Henüz bir haber değil, sadece duyum ama ateş olmayan yerden de duman çıkmıyor...
Sağ, sol, gol!
Adana Demirspor: Sağ stoper Samet asist yaptı, sol stoperTalha golü attı...
Kayserispor: 4 maç 0 puan...Fena çakıldılar...
Altay: Sanki VAR’ın azizliğine uğradı gibi...
Malatyaspor: Dönülmez akşamın ufkunda...
Rizespor: Gitmek mi zor, kalmak mı zor...
Giresunspor: Tehlike bölgesindeki dört takımın hedefinde…
Çamurdan çimene
Çaykur Rize-Trabzonspor maçının oynandığı zemini bir tarafa koyuyorum... Çok ağır kış şartlarına ve yoğun kar yağışına rağmen maçlar genellikle mükemmel zeminlerde oynandı... Yeni statlar, ısıtmalı zeminler, geç de olsa bu işi öğrenmemiz; bizi çamurdan, balçıktan, yeşile hasret kalmaktan kurtardı...
Lütfen teslim olmayın
Geçen hafta da yazmıştım... Göztepe kendi stadını yaptı... Altay, pırıl pırıl Mustafa Denizli Alsancak Stadı’na kavuştu... Çok renkli, çok coşkulu seyirciye sahipler... Ama kol kola girdiler, sanki bir alt lige gidiyor gibiler... Güzelim İzmir, güzelim takımlar, güzelim statlar, güzelim seyirci hepsine birden yazık olacak… Sadece onlara değil, bizlere, Türk futboluna da yazık olacak... Lütfen teslim olmayın, yelkenleri hemen indirmeyin, direnin, canlanın, savaşın... Umut az da olsa her zaman vardır, bunu unutmayın...
Doğmamış çocuğa küfür kabul edilemez
Göztepe’de kaleci İrfan Can’ın bu sezon bazı maçlarda çok hatalı goller yediğini hepimiz biliyoruz... Ama son Alanya maçında yediği ikinci golden sonra anne karnında ölmüş çocuğa küfür edimesi asla kabul edilemez... Takım tutkusu, takım aşkı, renklere bağlılık, hepsi tamam... Ama önce insanız... Hiçbir neden, bu küfür için mazeret olamaz...
Göz Göz Göztepe
- Göztepe’nin ara transferde aldığı oyuncular takımı yukarı taşımak, ivme kazandırmak, tehlike bölgesinden kurtarmak konusunda gerekli katkıyı sağlayamadılar...
- Göztepe, eski hocası El Maestro‘yu göndermekte çok geç kaldı... Kritik haftalar gelmeden, durum “umutsuz vaka“ya dönmeden hoca değişikliği yapılmalıydı...
- Bu kadar kritik dönemde, bu havayı bilen, çok tecrübeli bir hocaya ihtiyaç vardı... Bu anlamda Tomas doğru tercih olmadı...
Göztepe ligden düşerse çok yanarım... Ligin çok büyük bir rengi kaybolur...
Ali Şaşal modaya uydu
Djilobodji (G.Antep): Türkiye’ye geldiği günden beri Süper Lig’in en iyi stoperlerinden biri...
Muriç (Adana Demir): İlk defa hatalı gol yediğini gördüm... Nazar boncuğu olsun...
Siopis (Trabzon): Her maçını üç futbolculuk oynayan yeni nesil atom karınca...
Burak (Hatay): Beşiktaş’a nefes aldırmadı... Nerede tehlike var, oradaydı...
Ali Şaşal (Sivasspor): Asist yapan kaleci modasına uydu, Sivas‘ı galibiyete taşıdı...
Emre Mor (Karagümrük): Kaybolan yılların ardından süper dönüş...
Boldrin (Rizespor): Takımın her şeyiydi... Bu sezon ne kadar etkisiz oynuyor...
Pohjanpalo (Rizespor): Takımın en fazla gol atan oyuncusu... Kenarda oturuyor...
Crespo (F.Bahçe): İtfaiyeci gibi... Sahada nerede yangın var, ilk suyu o sıkıyor ...
Alkışlanan goller
- Lobjanidze (Hatayspor)
- Emre Mor (Karagümrük)
- Yatabare (Sivas)
- Pelkas (F.Bahçe)
- Diedhiou (Alanya)
- Doğukan (Antalya)
- Rodrigues (Altay)
FC Barcelona ve Galatasaray forması giymiş futbolcular
