Bu hafta sonu Türk futboluna damga vurmuş iki önemli takımın maçı var. Göztepe ile Altay, İzmir derbisinde karşı karşıya gelecek.
Kurtuluş Savaşı'nda birlikte omuz omuza çarpışmışların maçı bu aslında... İzmir gençlerinin büyük yokluk içinde vatanı kurtarmak için yaptıkları ciddi mücadelenin ardından Cumhuriyet'in kurulması ve ardından bu altın gençlerin ilk mecliste kurucu milletvekili olarak görev yapmaları hala hafızalarda taze hatıradır.
Tüm Türkiye'nin göz bebeği gençlerin 1925 yılında Aydın seyahati dönüşünde kendi aralarında kavgaları ve Güzelyalılı bir grup insanın trenden inişleri ve ardından Altay'dan kopup Göztepe'yi kurmaları.
'Keşke trenden inmeselerdi İzmir bölünmezdi' diyorlar ama ben aynı görüşte değilim. İki kulübün birbirini ateşlemesi ve yıllardır süren büyük rekabeti sadece İzmir futboluna değil Türk futboluna adeta büyük renk kattı. Belki 30 yıldır iki kulüp de inişli çıkışlı dönemler yaşıyor ve bugün Süper Lig'de zirve yarışında değiller ama futbol tarihimizin en önemli derbilerinden birisi hala günümüzde oynanacak ve biz de bu olguya tanıklık edeceğiz.
1967 yılında Altay ile Göztepe'nin finalinde tüm Türkiye nefeslerini tutmuş ve mücadele 2-2 sona ermişti. Para atışı sonrası Altay kupaya uzanırken sahada iki takım futbolcuları birbirine sarılıp hem sevinç ve hem hüzün gözyaşlarını birbirleriyle paylaşmışlardı. O finalin unutulmaz kahramanları bir dönem her sene buluşup o maçı doyasıya yaşayıp kupanın önünde birlikte fotoğraf çekiyorlardı. O dönemin ünlü sanatçıları Altay ve Göztepe fotoğraflarıyla pozlar veriyorlardı. Zeki Alasya-Metin Akpınar'ın bu fotoğrafını kim unutabilir ki?
Çok istatistiğe girmek istemiyorum ama Altay'ın özellikle son 35 yılda Göztepe'ye karşı üstünlüğü var. Kadro bakımından daha güçlü olan ve toparlanma sürecine giren Göztepe mi, yoksa transfer yasaklısı olmasına rağmen büyük direniş gösteren Altay mı kazanır, gerçekten kestirmek zor!
Yıllar içinde iki takımda da forma giyen birçok isim oldu. Göztepeli bir ağabeyimiz anlaşmıştı;
1980'lerde gergin geçen bir maç sonrası Altaylılar, Göztepeli İrfan'a büyük tepki göstermiş. Ertesi sezon İrfan, Altay'a transfer olduğunda siyah beyazlı tribünler ayağa kalkmıştı. Ama aynı İrfan, sezon sonunda Altay'ı şampiyonluğa ulaştırdığında omuzlarda taşınmıştı. Göztepe'nin efsane oyuncusu Nevzat Güzelırmak'ın Altay teknik direktörlüğü yapması o zamanlar yadırganmıyordu.
Altay ve Göztepe'nin üst düzey yöneticilerinin iyi dost olduklarını biliyorum. Göztepeli Talat Papatya'nın TFF yönetim kuruluna seçilmesinde Altay başta olmak üzere İzmir kulüplerinin büyük desteği oldu.
Maalesef son yıllarda taraftarlar arasında çıkan tartışma ve kavgaların iki kulüp tarihini bilmeyen holiganlar tarafından çıkarılması ne acı...
İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger'in derbiyi Altaylı taraftarlara açması çok önemli bir karar. Ama bu jest karşılıksız kalmamalı. Maça gidecek iki takım taraftarları olaylardan uzak durmalı. Unutmamalı ki daha çok Göztepe-Altay derbileri izleyeceğiz.
Ben bu şanlı iki takım arasındaki maçları İngiltere'deki Liverpool-Everton derbilerine benzetiyorum. Bu derbiye hep birlikte sahip çıkmalıyız. Kavgaların değil, saha içi mücadelelerin anlatıldığı maçları konuşmalıyız. İzmir derbilerindeki kalite yükselsin ki şehrin futbol markası yükselsin.
Süper Lig'de maç yok. Şanlı Göztepe ile Büyük Altay maçının Türkiye'de aynı saatte oynanacak Hırvatistan-Kanada, Dünya Kupası maçından daha çok izleneceğine eminim. Hak edenin kazandığı bir derbi olmasını diliyorum. Her şey İzmir futbolu için..