12.07.2018 - 02:30 | Son Güncellenme:
ŞANSAL BÜYÜKA ile DOBRA DOBRA
Bizim kulüpler yıllarca önlerine konan kasetlerden futbolcu izleyip aldılar. Sonuç hüsran... Bir futbolcunun maçta en çarpıcı pozisyonlarını toplayıp arka arkaya bağladın mı, her futbolcudan bir Messi, bir Ronaldo çıkıyor. Bu bakımdan kasetten futbolcu izlerken temkinli olmaya çalışırım.
Galatasaray, Henry Onyekuru ile anlaşınca Nijeryalı oyuncunun görüntülerinden ve çeşitli kaynaklardan uzunca süre izleme yaptım. Bu görüntüler beni yanıltmıyorsa, “Galatasaray’a bir fırtına geliyor.” Yanılma payımı da kabul ederek benim gözümden Onyekuru...
- Süper çabuk, süper hızlı, süper hareketli, süper yetenekli...
- Bire bir pozisyonlarda adeta rakibin içinden geçiyor.
- İki bileği de aşırı kıvrak... Çok kısa sürede öyle çalımlar atıyor ki, rakibi bile şaşırıyor.
- Sanki futbol kitabında yan pas yok gibi... Sürekli dikine oynuyor.
- Genellikle iki kenarda oynuyor. Ama kenardan içeri girip şut atmayı seviyor.
- Karşı karşıya kaldığı pozisyonlarda topu kaleciye nişanlamıyor. Ya topun altına girip kalecinin üstünden vuruyor ya da direk köşelerine bırakıyor.
- İki ayağını da kullanıyor.
- Penaltıları attığına göre, takım kendisine güveniyor.
- Takımdaşlık duygusu ve yardımlaşma eksik gibi... Pas vermeyi sanki sevmiyor. Kalabalıkların arasına girmeyi seviyor ve genelde topu kaybediyor.
- Kiralık oynadığı Anderlecht’te yarım sezonda 9 gol attı, sakatlandı 4-5 ay gibi uzun bir süre oynamadı. Bu sezon başında kulübü Everton ile hazırlık maçı oynayarak sahalara döndü.
- Sakatlığından sonra gerçek gücünü yakalarsa Rodrigues hızında bir oyuncu izleriz. Üstelik Rodrigues kadar hızlı, Rodrigues’ten daha iyi adam geçiyor. Ancak şutlarının Rodrigues kadar etkili olduğunu söyleyemem.
- Fatih Terim ve ekibini kutlarım. İyi, genç ve ciddi katkı sağlayacak bir oyuncu yakalamışlar. Yeter ki Henry Onyekuru, geçen yıl yaşadığı sakatlığın etkilerinden kurtulmuş olsun. İyiyse, sağlamsa çok iş yapar. Hele Fatih Hoca’nın elinde...
Ahmed Musa’ya niyet, Onyekuru’ya kısmet
Sağ gösterip sol vurmak herhalde bu olmalı... Galatasaray haftalarca Nijerya Milli Takımı’nın usta oyuncusu Ahmed Musa ile ilgilenirken, bir başka Nijeryalı kanat oyuncusu Onyekuru’yu kadrosuna kattı. Denilebilir ki, “Onyekuru madem bu kadar iyi, neden Nijerya Milli Takımı’nda yok.”
Hemen söyleyelim, Onyekuru uzun bir sakatlık dönemi geçirmese Nijerya’nın Dünya Kupası kadrosunda olacaktı.
Ayıkla pirincin taşını!
Fatih Hoca, “Gelirini giderini doğru yönetecek bir spor aklı oluşturmak istiyoruz” açıklamasını yaptı. Ah hocam ah, maalesef haklısın. Yıllardır bu sayfalarda, “Bu iş sadece parayla olmaz, futbol aklınızı da katın” diye yazıp duruyoruz. Futbol aklı olsa kulüpler böyle bir borç sarmalının altına girer miydi?
Para bitti, futbol aklı zaten yoktu; şimdi ayıkla pirincin taşını...
Cocu’nun artı ve eksileri
Fenerbahçe’nin hocası Cocu adına artılar da var, eksiler de... Dilerseniz sıralayalım:
+ Cocu “Öne oynayacağız, hızlı oynayacağız, görmeden orta yapmayacağız” dedi, taraftarın gönlünü aldı.
+ Futbolcularla iyi bir ilişki kurdu, kısa sürede sevgiyi-saygıyı sağladı.
+ Arkasında sağlam bir Başkan ve yönetim var.
+ Samandıra’da kendi dünyasını kuracağı kesin... Bundan böyle öyle sanıyorum ki Samandıra; başkanın , yöneticilerin uğrak yeri olmayacak.
+ Şimdiden 40 bin kombine satıldı. Takım dolu tribünlere oynayacak.
+ Futbolcuların geçen yıldan biriken alacakları ödendi.
- Bir ay sonra lig başlıyor, Şampiyonlar Ligi elemeleri başlıyor, henüz transferler yapılamadı.
- Takım yeni sezona transferler tamamlanamadan eksik bir kadroyla başladığı için kendi futbol felsefesini yerleştirmesi zaman alacak.
- Bizim ligi iyi bilen yarışmacı bir Türk yardımcısı yok.
- Bu elbette gerçekçi bir ölçü değil ama Türkiye henüz bizim ligde başarılı olan Hollandalı hoca görmedi.
- Karşısında Fatih Terim gibi, Şenol Güneş gibi, işini ve bizim ligi çok iyi bilen iki kurt hoca var.
İlk adımlar
Fenerbahçe taraftarı transferde büyük yıldız beklentisinde... Bu nedenle Altınordu’dan alınan iki genç Berke Özer ve Barış Alıcı’ya dudak bükenler olabilir.
Ancak şu unutulmasın: Başkan Ali Koç göreve geldiği ilk gün takıma gençlik takviyesi yapacaklarını söylemişti. Bu iki transfer gençlere yönelik politikanın ilk iki adımı diye düşünüyorum.
Vagner Love kalamaz mı?
Beşiktaş madem santrfor bulamadı, Şenol Hoca madem “Negredo’yu oynatmayacağım” açıklaması yaptı, o zaman zorunluluktan bile olsa Vagner Love kadroda kalamaz mı?
Ne ekersen onu biçiyorsun
Belçika’yı 3-2 yendiğimiz maçın üzerinden tam 8 yıl geçti. Bizim kadrodan bugün bir futbolcu bile milli değil, Belçika’da tam 9 oyuncu Rusya’daydı.
Bu konuyu işleyen çok oldu ama yazmak zorunda olduğumu düşünüyorum. 2012 Avrupa Şampiyonası elemeleri için 7 Eylül 2010 tarihinde Belçika ile oynadık, 3-2 yendik, yanılmıyorsam grubu da Belçika’nın önünde bitirdik.
O gün bize karşı oynayan kadrodan 9 tanesi bugün Rusya’da Dünya Kupası’nda Belçika’nın kadrosundalar. Brezilya’yı elediler, Fransa’ya mağlup olunca finali kaybettiler. Şimdi dünya üçüncülüğü için sahaya çıkacaklar. Bize karşı Belçika ilk on birinde oynayanlardan Aldenweirlend, Kompany, Vermaelen, Vertonghen, Fellaini, Dembele, Lukaku ve sonradan oyuna giren Eden Hazard, Axel Witsel bugün 2018 Rusya’sında Belçika Milli Takımı’nı oluşturuyor. Hatta bizim maçta yedekten giren Hazard, bugün dünyanın en büyüklerinden biri olarak kabul ediliyor.
Bir de 2010’da Belçika’yı 3-2 yenen bizim on bire bakalım: Onur Kıvrak - Sabri, Servet, Ömer Erdoğan, İsmail Köybaşı - Arda Turan, Mehmet Aurello, Hamit Altıntop, Selçuk İnan, Emre Belözoğlu, Tuncay Şanlı... Sonradan da oyuna Gökhan Gönül, Selçuk Şahin, Semih Şentürk girmiş.
Aradan tam 8 yıl geçti... Bizim kadrodan bugün bir futbolcu bile milli takımda yok. Belçika’nın tam 9 oyuncusu milli takımla Rusya’da... Rastlantı mı bu? Asla... Ne ekersen onu biçiyorsun. Belçika ekti, şimdi biçiyor. Biz “hayal ekiyoruz, hüsran biçiyoruz.” Türk futbolunun yapısal olarak, anlayış olarak, kulüp yönetimleri olarak radikal kararlara ihtiyacı var. Daha ne bekliyoruz, anlamış değilim.
Uzunlara ihtiyaç var
Dünya Kupası’nda geldik, finale dayandık. Yıldızların çok da ortaya çıkmadığı şampiyonada, iyice ortaya çıkan başka şeyler vardı. Bana göre...
- Takım savunmaları özellikle göbekten iğne deliği bile bırakmadılar.
- Üç-beş saniye geç kalana şut attırmadılar.
- Goller ya savunmadan hızlı çıkışlarla ya da özellikle duran toplardan geldi.
- Rakip kale önüne kadar gelip bir sağa-bir sola pas yapıp pozisyon arayan anlayış adeta iflas etti.
- Duran toplardan bu kadar çok gol gelince hem stoper, hem santrfor olarak her takımın “birkaç iyi uzuna” çok ciddi ihtiyacı olduğu ortaya çıktı.
Yeter ki futbola odaklansın
Ronaldo’nun yaşı 33... Juventus buna rağmen tam 105 milyon euro serbest kalma bedeli ödeyerek Ronaldo’yu aldı. Üstelik 33 yaşındaki yıldız oyuncuya yıllık 30 milyon euro maaşla tam 4 yıllık sözleşme yaptı. Niye? Ronaldo’nun 37’ye kadar aynı çizgide oynayacağına inandığı için...
Avrupa’nın en iddialı takımlarından PSG, Juventus’un 40’a merdiven dayayan kalecisi Buffon’u transfer etti. Diyeceğim o ki, kendinize bakarsanız, çok iyi çalışırsanız, kazanma hırsını alışkanlık haline getirirseniz, futbolun yaşı-başı olmuyor. Bu bakımdan 36’sında olan ve “40’a kadar oynayacağım” diyen Fenerbahçeli Volkan’ı takdir ediyorum. Ancak eskisi gibi üstüne görev olmayan işlere karışmayacak, ona buna gider yapmayacak, iyi çalışacak, ciddi motive olacak ve asla kilo almayacak. Zaten Volkan iyi bir kaleci... Yeter ki futbola odaklansın.
Favorim Fagani
Dünya Kupası’nda iki yarı finalden biri Güney Amerika kıtasının hakemine, diğer yarı final Avrupa kıtasının hakemi, bizim Cüneyt Çakır’a verildi. Kıtalararası denge gözetiliyorsa finalde bir Asyalı görebiliriz. Yani İranlı Ali Rıza Fagani... Aslında bir kıta kontenjanına gerek yok. Fagani yönettiği maçlarla bu finali hak etti. Benim favorim İranlı Fagani...
Sporun içinden çalışkan bir isim
Yeni dönemin ilk Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu ortalıkta görünmezse merak etmeyin, “Bakan yatıyor” diye düşünmeyin... Mutlaka arı gibi çalışıyordur.
Çok çok uzun yıllar sonra Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın başına, sporun içinden bir isim geldi. Yeni Bakan Mehmet Muharrem Kasapoğlu, yıllarca Spor Toto Teşkilat Başkanlığı yaptı. Ortada görünmeyi sevmediği için, televizyon ekranlarını, gazete manşetlerini pek tercih etmediği için kamuoyunun çok tanıdığını düşünmüyorum. Ancak Mehmet Kasapoğlu, Spor Toto Teşkilat Başkanlığı sırasında çok önemli işlere imza attı, Türk sporuna ciddi katkılar sağladı. Bugün Türkiye’de yapılan onlarca pırıl pırıl stadın tamamına yakınında Spor - Toto’nun çok büyük emeği var. Sporun başka branşlarında başka tesisleşmelerde önemli rol oynadı.
Başkanlığı sırasında Maliye Bakanı’nı, İçişleri Bakanı’nı, Gençlik ve Spor Bakanı’nı organize ederek “yasa dışı bahise” karşı adeta savaş açtı. Türkiye’nin milyar dolarlarının “yasa dışı bahisle” yurt dışına ve terör örgütlerine gitmesinin büyük ölçüde önüne geçti. Bugün gazetelerde, televizyonlarda “yasa dışı bahisle” yapılan mücadeleleri okuyorsak, bunu sağlayan Mehmet Kasapoğlu oldu.
Yeni dönemin ilk Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’nu tebrik ederim. Ortalıkta görünmezse merak etmeyin, “Bakan yatıyor” diye düşünmeyin... Mutlaka arı gibi çalışıyordur.
Kasapoğlu’ndan bir ricam var
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’ndan kamuoyunun önünde bir dileğim, bir ricam var; Lütfen özellikle futbolda bu “altyapı”ları, kulüplerin insafına bırakmayın. Çünkü kulüpler bu konuda çok insafsız olduğu için tek bir oyuncu, tek bir yıldız yetiştiremiyoruz. Futbol Federasyonu ile yapılacak bir çalışma sonucu, adına isterseniz yeni bir düzen, isterseniz dayatma deyin bu altyapıları ayağa kaldırmak gerekiyor. Kulüplerin gözünün yaşına ve ağlamalarına bakmadan... Adam gibi hocalarla, yeni ve radikal yöntemler ve kararlarla...
Yakışır
Bizim çocukluk dönemlerinde futbolun çok yaygın bir sloganı vardı: Ver Lefter’e, yaz deftere...
Aradan çok uzun yıllar geçti, Süper Lig’de sezonun adı Lefter oldu. Tek kelimeyle; yakışır...