10.11.2024 - 07:02 | Son Güncellenme:
Alp Ustaoğlu
Geçen sene bu zamanlar Zeynep Sönmez ile bu sayfalarda yaptığımız söyleşinin ana teması “Kısa bir zaman içinde zaten herkes Zeynep’ten bahsedecek ama önce onu bizden dinleyin istedik” idi. Ancak beklentilerimiz çok çabuk gerçekleşti. Daha üzerinden bir yıl geçti ki artık karşımızda yeni WTA 250 şampiyonumuz, dünya 91 numarası Zeynep Sönmez var ve tabii ki şu anda herkes ondan bahsediyor.
Bu kolay gelen bir şampiyonluk değil, Zeynep’in Meksika’da kupa töreninde söylediği gibi ortada yaklaşık 15 seneye yayılan bir çalışma ve çaba sonucunda gerçekleşen bir başarı var.
Oyuncumuzun hikayesi 6-7 yaşlarında başlıyor. Zeynep ortaokul çağlarına geldiğinde klasik kariyer ve tenis arasındaki tercihini tenisten yana kullanıyor, ailesi de genç oyuncuyu bu kararında destekliyor ve hayallerinin peşinden gitmesini sağlıyor. Bu şekilde Zeynep’in junior tenisi yılları başlıyor. Junior tenisi aslında oyuncular için hep biraz arkada kalan ve sorunları pek bilinmeyen bir yapıyı ifade ediyor. Çünkü daha sonra teniste neye ihtiyaç duyuyorsanız, junior tenisinde de aslında aynı ihtiyaç listesi gerekli, bu listenin en başında da maddi destek ve antrenör geliyor.
Zeynep bu yıllarda junior seviyesinde diğer yaşıtlarına oranla daha şanslı bir dönem geçiriyor. Hem antrenörle çalışıp hem de ayda 2 defa yurtdışı turnuvalarına gidebiliyor. İlk profesyonel turnuvasında da final oynuyor ve devamında hep ufak ufak sıralamada yükseliyor, bu gelişmeler onun için bir kaldıraç oluyor. Bu arada tenis federasyonunun ve bakanlığımızın desteğinin de önemli olduğunu söylüyor Zeynep.
2022 ve 2023 dönemi Zeynep’in artık yavaş yavaş kendisini turda hissettirmeye başladığı yıllar... Oyuncunun o dönemlerde beraber çalıştığı antrenör Mert Ertunga da 2022 ortasından itibaren genç oyuncunun yükselişinin başladığını söylüyor. 2022’yi dünya sıralamasında 345-350 civarlarında kapatan Zeynep, 2023 ile beraber sıralamada hızla yükselmeye başlıyor, 2023 yılını ilk 150 içinde bitiren oyuncumuz, 2024 sonu itibariyle artık dünya sıralamasında 91. sırada ve bu şekilde artık ilk 100 kulübünün de bir üyesi oldu.
Devamının geleceği kesin olan bu başarının sırları nelerdir, biraz da bunlara bakalım ancak kesinlikle uzun zamandan beri görmediğimiz farklı ve özel bir sporcu ile karşı karşıyayız, öncelikle bunu anlamak gerekiyor.
Total kort oyuncusu olabilmek
Zeynep Sönmez yapı olarak kortta hızlı bir oyuncu... Son 1.5 seneye kadar hızını daha çok savunma yapmak için kullanan Zeynep savunma ağırlıklı oynayarak sadece belirli profilde oyuncuları yenebildiğini gördü ve oyununu daha da yukarılara çıkarabilmek için hücum varyasyonları üzerine çalışmaya başladı, bu noktada özellikle savunmadan hücuma etkili çıkış, kısa toplar ve fileye voleye gelmek gibi kavramlar üzerine yoğunlaşan Zeynep, çok kısa bir süre içinde hemen hemen aynı ölçüde savunma ve hücum yapabilen bir total kort oyuncusuna dönüştü. Böylece genç oyuncu artık her profildeki rakibi daha rahat yenebilecek konuma geldi.
Hızını ve gücünü kontrol edebilmek... Kolay gibi görünen, zor kavramlar. Bugün dünya 1 numarası Aryna Sabalenka’nın gücünü kontrol etmeyi öğrenmesi tam 6 senesini aldı, ilk zamanlardaki Sabalenka herkesin hafızalarında... Zeynep Sönmez’in en önemli alameti farikalarından birisi de üst seviye adaptasyon yeteneği. Farklı zeminlere ve oyun formatlarına çok kısa zamanda adapte olabilen ve kendini dönüştürebilen Sönmez’in son bir senede oyun formatında yapmış olduğu tüm revizyonları kolaylıkla saha içi sonuçlarına yansıtabilmesi, örneğin çimde 2 maç oynadıktan sonra sanki çok tecrübeli bir çim zemin oyuncusu gibi oynayabilmesi doğal bir üst seviye adaptasyon yeteneğinden ileri geliyor. Bu özellik önümüzdeki dönemde Zeynep’in en büyük yardımcısı olacak ve yeni başarıların çok daha erken gelmesini sağlayacaktır.
Yüksek mental seviye
Zeynep Sönmez bulunduğu ortamlara büyük anlamlar yüklemeyerek en zorlayıcı anlarda bile sakin kalabiliyor ve olayların içindeki pozitif yanlara odaklanarak mental seviyesini yükseltiyor. Tenisin özellikle belirli bir aşamadan sonra tamamen zihinsel bir spor olduğunu düşünürsek, Zeynep’in bu departmanda önemli bir avantajı bulunuyor. Meksika’daki yarı final ve final maçlarında da bunun örneklerini gördük, Zeynep’in hem fiziki hem de mental anlamda zorlandığı anlar oldu ancak her seferinde durumu toparlayarak sonuca gitmesini bildi. Saha içi performansı ileri düzeyde zihinsel güç ile birleştiğinde başarıya giden yol ve zaman oldukça kısalıyor, Zeynep Sönmez bunun en iyi örneklerinden birisi.
Milli tenisçimiz Zeynep Sönmez’i kutlayan isimlerin arasında Galatasaray’ıntecrübeli kalecisi Fernando Muslera ve Torreira da yer aldı.
"GELECEK İÇİN UMUT DOLUYUM"
Şampiyonluğun ardından sorularımızı yanıtlayan Zeynep Sönmez, “İlk 100 içinde olmak bana gelecek zamanlar için de umut oldu. Genel anlamda rakamsal hedefler koymuyorum. Hep bir önceki günümden
daha iyi olmaya çalışıyorum” dedi
Zeynep Sönmez ile Meksika dönüşü konuştuk. Oyuncumuz yorgun ama çok mutluydu...
- Tam bir sene önceki röportajımızda ‘eğer birisi bana ilk 150 içindesin dese inanmazdım’ demiştin, artık ilk 100’desin. Bu nasıl bir duygu, neler hissediyorsun?
“Çok mutluyum tabii ki, ilk 100 bana gelecek zamanlar için de umut oldu. Ve bunun böyle önemli bir şampiyonlukla gelmesi ise beni daha da mutlu etti.”
- Dünya sıralamasında ilk 50’de beklenenden daha kısa sürede gelebilir mi sence?
"En baştan beri oyunuma ve gelişimime daha çok odaklanıyorum, genel anlamda rakamsal hedefler koymuyorum. Daha çok hep bir önceki günümden daha iyi olmaya çalışıyorum, hedefim yavaş yavaş emin adımlarla ilerleyebilmek olacak."
- Mental gücü zaten yüksek olan bir sporcusun. Kazandığın bu şampiyonluk mental gücünü ve güvenini yükseltebilir, zihinsel olarak da senin için bir eşik atlamak anlamına gelecek mi?
"Günümüz tenisinde mental güç bence tenisin büyük bir kısmı ve çok belirleyici bir faktör, ben bu turnuvada mental gücümün çok ilerlediğini gördüm, bu durumdan dolayı da çok mutluyum, umarım bu şekilde devam edebilirim."
İLK 100'E GİRMEK NEDEN ÖNEMLİ?
Grand slam turnuvalarında ilk 100 içinde bulunan oyuncular, organizasyona doğrudan ana tablodan katılıyor. Bu şekilde eleme turlarını pas geçerek oradaki yıpranma payından da etkilenmemiş oluyor.
Global teniste her şey oynadığınız turnuvalardan aldığınız puanlara göre belirleniyor. Bu anlamda dünya sıralamasındaki yeriniz de büyük önem kazaAnıyor. Teniste dünya sıralamasında ilk 100 içinde yer almak oyunculara pek çok farklı kapıyı açıyor.
Özellikle Avustralya Açık, Wimbledon, Roland Garros ve Amerika Açık gibi grand slam turnuvalarında ilk 100 içinde bulunan oyuncular organizasyona doğrudan ana tablo ve 1. turdan katılıyorlar. Bu şekilde eleme turlarını pas geçerek oradaki yıpranma payından da etkilenmemiş oluyorlar. Çünkü eleme turları gerçekten sert ve kıyasıya bir mücadeleye sahne oluyor.
Bu yüzden büyük turnuvalara doğrudan ana tablodan başlamak önemli, eğer Zeynep bu avantajı iyi değerlendirirse, alacağı puanlarla sıralamada hızlı bir şekilde yukarılara çıkabilir. Bu sadece grand slam değil, onların dışında kalan diğer turnuvalar için de geçerli. Bugünkü potansiyeli ile Zeynep Sönmez’in 2025 yılını ilk 60 sıra içinde bitirme ihtimalinin çok yüksek olduğunu düşünüyorum.
İZLEMESİ KEYİFLİ, OYNAMASI ZOR BRANŞ
Tenisi günümüzde sadece zarif ve elit bir spor olarak tanımlamak artık yeterli gelmiyor. Tenis aynı zamanda kort içinde çok daha mücadeleci ve sert bir spor haline geldi. Kort dışındaki pek çok faktörü de düşündüğümüzde tenisin global anlamda belirli bir yere gelmenin en zor olduğu sporlardan birisi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bu özellikleriyle tenis izleyiciler için keyifli ancak oyuncular için oldukça zorlayıcı bir spor. Çok küçük yaşlardan başlayarak sürekli seyahat eden, yılın neredeyse 52 haftası maç yapan tenisçiler sadece kort içinde rakiplerle değil, kort dışında da pek çok sorunla boğuşmak zorundalar.
20’li yaşların başlarında bu kadar zorlayıcı faktörün üstesinden gelebilmek ve kendini güvenli alanlara atabilmek çok kolay değil. Zaten tenise başlayan oyuncuların çok küçük bir kısmı elit seviyelere ulaşabiliyor. Resme bu açıdan baktığınızda Zeynep Sönmez’in neler başardığını ve ne kadar az bir yüzde içine girebildiğini daha iyi görebiliyorsunuz. Aynı şekilde bir başka şampiyonumuz Çağla Büyükakçay da bunun başka bir yaşanmış örneği olarak karşımızda duruyor.