Futbolun en önemli özelliği nedir? Bireysel beceriler ve tekniklerle takım oyununun bir arada sergilenmesi. Doğru ve güzel oyunun, her an her dakika, skor ne olursa olsun oynanabilmesi.
Taraftarlık duygusu, tribündeki ya da ekran karşısındaki futbol tutkunlarının dikkatini dağıtabilir. Sadece skor tabelasına bakılarak, orayı etkileyecek hareketlere takılarak futbol izlemek, oyundan alacağınız keyfi azaltabilir. Dahası o keyfe tümüyle kapanıp öfke ya da coşku sellerine kaptırabilirsiniz kendinizi. Futbol sahası, sporun en önemli eğlence alanlarından biridir.
PEKİ EN EĞLENCELİ TAKIM HANGİSİ?
Tepedekiler ya da en alttakiler, hedef mücadelesi içindeki gerginlikleri nedeniyle size bu eğlenceyi sunamayabilir. Ayrıca sürekli tartışma yaratan pozisyonlar ve kararlar da zaten eğlenceyi perdeleyen durumlardır. Böyle kaygıları ayıkladığınızda Adana Demirspor, Başakşehir, Kayserispor, Konyaspor ve Karagümrük bence Süper Lig’in en eğlenceli takımları… Mustafa Denizli hocamız mesela… En çok Adana Demirspor maçlarında eğlendiğini anlatıyor.. Ben de hepsiyle birlikte Karagümrük’ten keyif aldığımı söylemeliyim.
Peki neden Karagümrük? Futbol yorumcusu araştırmacı ve akademisyen arkadaşım Taner Karaman, kestirmeden sayılarla konuşuyor:
“-Karagümrük, Adana Demirspor’la birlikte Süper Lig’in en fazla gol atan üçüncü takımı… ( Fenerbahçe 76, Galatasaray 69, Adana Demirspor - Karagümrük 66)… Ama aynı zamanda en çok gol yiyen takımlar sıralamasında da dördüncüler (Alanyaspor 59, İstanbulspor 58. Giresunspor - Ümraniyespor 56, Karagümrük 55).. Karagümrük daha az gol atsa küme düşebilirdi. Daha az yese şampiyon olabilirdi.”
“-Topla oynama oranlarında da ilk 10’da yoklar. İsabetli ortada, şut sayısında ilk 10’da yoklar. İsabetli pasta 10. sıradalar. Başarılı dripling performansında da ligin en kötü ekibi durumundalar.”
Sizin görüşünüz nedir bilemem ama, Borini ve Diagne’nin (27+23) gol ve asist katkısıyla topu 50 defa santraya taşıttığı bir takım, elbette eğlendirir futbolseverleri. Onlara bir alkış borcumuz var.
SADECE YETENEK KABUL EDİLEMEZ
İtalya Serie A’daki yabancı futbolcu sayısının çokluğundan şikayet edilirken İtalyan Milli Takımı’nın da üst üste ikinci kez Dünya Kupası finallerine katılamadığını anımsattım. Bizde de aynı tartışmalar vardı. Pirlo’nun yorumu:
”Evet yabancı sayısı fazla ve bundan şikayet edilip o ülkenin çocuklarına şans tanınmasını istemek çok haklı… Ancak genç oyuncuları sadece yetenekleriyle kabul edemeyiz. Onları iyi eğitmek yetiştirmek ve geliştirmek gerekiyor. Türkiye’de de genç futbolcularla ilgili akademik çalışmaların hızlanması gerekir.
RECEP UÇAR VE EMRE BELÖZOĞLU
Pirlo en beğendiği antrenörleri sorduğumda iki isim söyledi:
Ümraniyespor’un görevden ayrılan teknik direktörü Recep Uçar ve Başakşehir’in teknik direktörü İtalya’dan tanıdığı Emre Belözoğlu… Yakın geçmişte yayınlanan kitabında Fatih Terim’le ilgili “taktik değerlendirmeleri” anımsatmadım. Ama şöyle bir ironi denemesinden de kendimi alamadım:
“- Sinyor, Emre ile ikinizden birer ölçü alıp karıştırmalı,, Sonra da ikiye bölüp kullanmalı… İkinizin de farklı fazlalığı ve zaafları var. Sizin sessizliğiniz sakinliğiniz. Emre Hoca’nın öfkesi fazla… Sizin öfkeye Emre Belözoğlu’nun da sükunete ihtiyacı var. Güldü, “Özellikle maçlarda çok baskı altındayız. Gerginlikler yaşıyoruz. Öfke kontrolü şart. Ben 1 maçta sarı kart gördüm. Hocalara da biraz anlayış göstermek gerekiyor” dedi. Andrea Pirlo ayrıca Süper Lig’deki bir çok maçın son 20 dakikadaki oyun ve gollerle şekillendiğini söyleyerek bu durumun maçın tüm bölümlerine yayılmasını gerektiğini söyledi. Andera Pirlo Türkiye’de kalabilir mi? Karagümrük ya da başka bir Türk takımıyla devam edebilir mi? Yardımcılarına ve kulüp çevresindekilere göre Pirlo yolcu.
SİNYOR PERFORMANS: PAOLO BERTELLİ
Aslında kaleci antrenörü… Ama bilgisini ve birikimini sürekli geliştirerek tüm futbolcular için “Atletik Performans Antrenörü”ne dönüşmüş Paolo Bertelli... Fiorentina, Venezia, Udinese, Roma, Juventus ve İtalyan Milli Takımı’nda çalışmış. Sonrasında Chelsea’de görev almış. Sampdoria ve Juventus’ta çalışıp Pirlo ile Karagümrük’e gelmiş.
Bertelli 62 yaşında. Genç futbolcuların fiziksel gelişimi, güç ve teknik kapasite dengesi, hız ve dayanıklılık konusunda çok farklı metotlarla takım başarısına katkıda bulunmaya çalışıyor. Bertelli’nin kariyerindeki en parlak sayfa 2016-2019 arasında çalıştığı Chelsea’de yazılmış. O başarıda örnek gösterilen oyuncu Belçikalı yıldız Eden Hazard.. 2019’da l15 milyon Euro bonservis ücretiyle Real Madrid’e transef edilen oyuncu, burada kariyerinin en talihsiz ve başarısız dönemini yaşıyor. Hazard’ın sakatlıkları ve forma şansı bulamaması elbette üzücü… Paolo Bertelli’nin, Hazard’da sağ kanat, on numara ve sol kanatta aynı verimlilikle oynama yeteneğini geliştirdiği anlatılıyor.
Bertelli, futbolcuların saygısını ve güvenini kazanmış… Onu iyi tanıyanlar TFF kurslarında yararlanılmamasının talihsizlik olduğunu öne sürüyorlar.
EĞLENCENİN LİDERİ BORİNİ
Karagümrük kadrosu, kendi aralarındaki arkadaşlık ve şakalarla “eğlenceli takım” özelliği kazanmış. Takımın en şakacı, herkesi güldüren oyuncusu Senegalli Diagne…
Benin ve Türk asıllı İtalyan uyruklu stoper 24 yaşındaki Rayya Baniya, Kırmızı-siyahlı takımın en önemli yatırımlarından biri. Solbek Levent Mercan,22 yaşında. Milli Takım Teknik Direktörü Kuntz tarafından izleniyor. Llajic ve Viviano takımdan ayrılabilecek. Feghouli de kadroda ayrılabilir. Karagümrük kadrosundaki genç yerliler ile usta yabancılara güveniyor. Karagümrük’ün süper forveti Fabio Borini, sağ kanat, santrfor ve sol kanatta oynayan başarılı bir golcü. 19 golle takımında liste başı durumunda.
Borini Roma, Chelsea, Milan, Liverpool gibi takımlarda yer almış. 32 yaşında. Bazı çevrelerin verdiği bilgiye göre başta Beşiktaş olmak üzere Süper Lig’den bir çok kulüp Borini’nin menajeriyle konuşuyor. İtalyan golcü, Süper Lig’deki santrforların çok yetenekli olduğunu ancak kendilerini geliştirmeleri gerektiğini söylüyor. Transfer mi? “Beni çağıran kulüplerin masaya bol para koymaları gerekir” diyerek göz kırpıyor.
PİRLO’NUN ÜÇ PRENSİ
Peki Süper Lig’deki en iyi yerli futbolcular hangileri?
Pirlo, Fenerbahçeli Arda Güler’i, Galatasaraylı Kerem Aktürkoğlu’nu ve Beşiktaş’ın kalecisi Mert Günok’u sıraladı. Sadece üç futbolcu. Listeyi uzatmak istemedi.
Andrea Pirlo, kendisini efsane statüsüne taşıyan kariyeriyle 1 Dünya Kupası ve 2 kez de Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu yaşadı. Juventus ve Milan’daki başarılarıyla göz kamaştırdı. İki macerasına tanık oldum. Biri İstanbul’da (2005), öteki Berlin’de (2006).
İstanbul’da yaşadığı macerayı belki de hiç anımsamak istemiyor Pirlo. 25 Mayıs 2005’de Pirlo’nun Milan’ı Atatürk Olimpiyat Stadı’nda oynanan Şampiyonlar Ligi finalinin ilk yarısını 3-0 önde kapamış ve İtalyanlar coşkuyla şampiyonluk kutlamasına başlamıştı. Ama Liverpool ayaktaydı. İkinci yarıda Kaptan Steven Gerrard’ın attığı golle suların akışı değişti. Maç 3-3 beraberlikle bitti. Uzatmalarda da sonuç değişmedi. Penaltı atışlarına geçildiğinde Milan’ın ilk atıcısı Serginho kaleci Dudek’i avlayamadı. Ardından Pirlo ikinci atışı yaptı ve Dudek topu kaptı. Shevchenko’nun son atışında da gol olmayınca Liverpool İstanbul’daki kapışmayı 3-2 kazanarak Kupa’yı aldı. Hale bakar mısınız? Pirlo, Atatürk Olimpiyat Stadı’ndaki Karagümrük maçlarına hoca olarak çıkıyor ve hep o penaltı kaçırdığı kaleye bakıp hüzünle o finali anıyor.
Andrea Pirlo sessiz, sakin bir adam. 43 yaşında. Serie A’daki menajerlik denemesinden sonra geçe yıl Haziran’da Karagümrük’ün teknik direktörlüğüne getirildi. TFF Riva tesislerinde konuştum Pirlo ile…