Galatasaray kadro olarak gerçekten çok iyi bir takım. Bu takıma iyi futbol oynatmak, 90 dakika mücadele ettirmek, bütün futbolcuları tek vücut yapıp Galatasaray ruhunu aşılamak, her şeyden önemlisi taraftarla bütünleştirmek kolay iş değil.
Yıldız futbolcu kaprislidir. Bugün Okan Buruk’un yerinde Guardiola, Ancelotti, Klopp da olsa bu kadar başarılı olabilirler miydi orasını bilemiyorum. Okan hocada ego yok, kapris yok, formayı adaletli dağıtıyor. Onun için de, ufak tefek sorunlar haricinde büyük bir problem yaşamadı. O sorunları da kendini ortaya koyarak önledi.
Mauro Icardi her gittiği yerde hocasını övüyor, Buruk’a çok inandığını söylüyor. Biraz daha ileri gideyim, ‘Bana kötü günlerimde çok büyük destek oldu’ diyor. Hatırlayın Icardi ailesiyle sorun yaşarken, problemlerini çözmek için Arjantin’e gitmek istedi. Okan Buruk da ‘Git problemlerini çöz, geri gel’ diye izin verdi. Daha sonra basından ve sosyal medyadaki birçok kişiden linç yedi.
Icardi’ye gösterdiği bu tolerans, hocayla öğrencisi arasındaki saygının ve sevginin başlangıcıydı. Bugün Icardi futbol hayatını Galatasaray’da devam ettirmek için, PSG’ye, ‘Bonservisimde kolaylık yapın’ diyorsa bunun tek sebebi teknik adamla öğrencisi arasındaki saygı ve sevgidir. Yine Icardi ‘Ben bugüne kadar birçok kulüpte oynadım. Çok sevildim, saygı gördüm ama Galatasaray taraftarı ve Türkiye çok farklı. Futboluma umarım burada devam ederim’ diye konuşuyor.
Okan Buruk çok iyi bir teknik direktör. Evet ufak tefek eleştiriler geliyor. Bilhassa oyuncu değişikliklerinde geç kaldığı söyleniyor. Muslera’ya, Kerem’e, Mertens’e çok tolerans gösterdiği savunuluyor. Ama hiç kimse gerçekleri görmüyor.
Muslera takımın kaptanı. İki maçta hatalar yapmasına rağmen ülkedeki en iyi kaleci. Aynı şekilde Kerem, takımın ikinci kaptanı. Nesi varsa sahaya koyuyor. Kötü oynadığı maçlar da oluyor, buna itirazım yok. Mertens de öyle, yaşı 35 olmasına rağmen, tekniğiyle, futbol bilgisiyle sarı-kırmızılılara çok katkısı olan bir isim.
Liderlikte büyük payı bulunan bu üç oyuncu iki maç iyi oynamadılar diye kesik yerlerse çok kırılgan bir takım olan Galatasaray, bir anda bütün motivasyonunu kaybedip 5 puanlık avantajını kullanamaz. Kimse bu yönden bakmıyor. Okan Buruk bunu bildiği için bu futbolculara destek oluyor.
Bakın bir Gomis olayı yaşandı, başta Muslera, Kerem, Mertens, Icardi olmak üzere iki günde bu olayı tatlıya bağladılar. Onun için Galatasaray zor ve kırılgan bir takım. Futbolcular Galatasaray ruhuyla oynuyor, tüm maç adeta ölümüne mücadele ediyorlar, takım böyle bir çizgi yakaladıysa buradaki tüm başarı hocanındır.
Şimdi daha hala ‘İstanbulspor, Sivasspor, Ankaragücü maçlarını Galatasaray kazanamaz’ diyenler var. Bakın ben size bir gerçeği söyleyeyim; bu beş puanlık fark bu saatten sonra bir mucize olmazsa çok zor kapanır. Daha doğrusu futbolcular buna müsaade etmez. Süper Lig’de şu an benim fikrimce şampiyon belli. Fenerbahçe ve Beşiktaş ikincilik mücadelesi yapıyorlar. Bu gerçeği kim görür kim görmez onu bilmiyorum.
Dediğim gibi, şu noktada Galatasaray artık zirveyi bırakmaz.
MHK Başkanı ne anlatıyor?
MHK Başkanı Lale Orta’nın kötü niyetli olduğunu düşünmüyorum. Sadece çırpınıp duruyor. Önceki akşam da televizyonda pozisyonları değerlendiriyor. Kendisine sormak istiyorum. Galatasaray, Ziraat Türkiye Kupası’ndan elendi. O maçta Mertens’in attığı nizami gol, iki penaltı verilmedi. Daha ne olsun! Cim-Bom kupadan elendi.
Dönüyorum son oynanan Başakşehir maçına... Türkiye’nin en iyisi dediğimiz Halil Umut Meler orta hakem, Abdulkadir Bitigen de VAR hakemi... Bütün spor otoritelerinin penaltı dediği, Icardi’ye yapılan pozisyonu birlikte ‘es’ geçtiler.
Ben şimdi MHK Başkanı’na soruyorum: ‘Ya Galatasaray o maçta puan kaybetseydi, bunun hesabını kim verebilirdi?’ Şöyle düşünün senin hak ettiğin puan elinden alınıyor ve şampiyonluk yolunda büyük darbe yiyorsun. Kıyamet kopardı! Bana göre Lale Orta tamam çabalıyor ama bu çaba hiçbir işe yaramıyor. Dilerim hiç olmazsa bundan sonraki karşılaşmalarda hakemlerimiz daha net olup, adalet dağıtırlar. Futbol severlerin psikolojisini daha fazla bozmazlar.