Dünyanın hiçbir yerinde bu şekilde iki büyük kulüp kavga etmez. Ama maalesef burası Türkiye! Başkanlar, yöneticiler tribünlere oynamayı çok seviyorlar. Gelin bu kavganın neden çıktığını biraz karıştıralım, başkanların ve yöneticilerin ne kadar samimi olduklarını görelim!
Fenerbahçe ne diyor; “Hakemler, VAR, TFF Disiplin Kurulu hakkımızı yiyor...” Galatasaray ne diyor; “Ligin ilk 12 haftası linç edildik. Bizim maçlarda VAR bile kullanılmadı...”
Baktığınız zaman, iki kulübün de şikayetleri aynı. Bunun çözümü televizyona çıkıp iki başkanın tartışması mı? Yoksa Kulüpler Birliği toplanıp başta TFF, daha sonra MHK’ye, disiplin kurulu ve tahkim kuruluna, “Siz ne yapıyorsunuz? Verdiğiniz kararlarla iki büyük kulübü birbirine düşürüyorsunuz” deseler daha uygun olmaz mı?
TFF Başkanı, “Kulüplerin bir istekleri, şikayetleri varsa hep beraber oturalım bu sıkıntıları çözelim” diyor. Açık ve net olarak söylüyor. Bizim kulüplerimiz ne yapıyor? Federasyonun şimdiye kadar çözemediği problemleri açık oturuma çıkıp, birbirlerine hakaret ederek çözmeye çalışacaklar. Bırakın Allah aşkına buna çocuklar bile güler.
Galatasaray maçını idare eden hakem kötü maç da yönetse Fenerbahçe sahip çıkıyor. Fenerbahçe maçını yöneten hakeme de, iyi maç yönetse de Galatasaray isyan ediyor. Ortada samimiyet yok, sadece savaş var, birbirlerini yaralamak var. İki takımın 50 milyonu bulan taraftarlarını birbirine düşürüp, bu tartışmayı sokaklara taşımak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Hepimizin ailesinde Galatasaraylı, Fenerbahçeli, Beşiktaşlı ve Trabzonsporlu birçok kişi var. Bazı ailelerde de kongre üyeleri mevcut. Artık öyle bir yere geldik ki, aile içinde bile futbolu konuşamıyoruz. Yazık değil mi? Rekabet neden sahada olmuyor?
Fenerbahçe, Jesus gibi büyük bir markayı getirdi? İyi de transferler yaptı. Avrupa’da başarılı oldular. Süper Lig’de de, Dünya Kupası’na kadar olan süreçte gayet iyi oynadılar. Galatasaray göreve Okan Buruk’u getirdi. Akıllı, nokta atış transferler yaptı. Bu yaptığı transferler takım ruhunu sahaya koyuyor. Okan Buruk da yardımcılarıyla beraber iyi bir performans ortaya koyarak liderliği yakalıyor. Bundan keyif almak varken, daha iyisini yapmaları gerekirken bu kavgalar, huzursuzluklar neden ikide bir temcit pilavı gibi ortaya atılıp huzursuzluk çıkartılıyor, ben bunu anlayamıyorum.
Sonuçta hangi takım şampiyon olacaksa yeşil sahada iyi futbol oynayarak, rekabet ederek olacak. Yöneticilerin, kulüplerinde aksayan bir şey varsa, bunu düzeltmek için daha çok mesai harcamaları gerekir. Kavgalar devam ederse bunun kazananı olmayacak. Sadece insanlar üzülecek ve birbirlerini kıracaklar.
Taraftarı alkışı hak ediyor
Galatasaray ile Antalyaspor arasında geçen hafta oynanan karşılaşmadan önce 40 blok, 30 bin taraftarı kapsayan tribünlere ceza verildi. Sebep, Hatay maçında kötü tezahürat yapılması... Önce şunu söyleyeyim ben maçtaydım, elimden geldiğince de tüm maçları takip ediyorum. O gün o 40 bloğun kapatılmasını gerektiren çok kötü bir tezahürat yapılmadı. Ama biliyorsunuz disiplin kurulu federasyonun gururu, onlar öyle münasip görmüşler.
Her neyse! Cezalı 30 bin kombine sahibi 48 saat içinde kombinelerini devredip, Antalyaspor maçına 47 bin taraftarın gelmesini sağladılar. Ben böyle bir şey görmedim, olağanüstü bir çalışma. Galatasaray taraftarları bu sezon, stadı doldurarak, forma alarak takımına destek vererek harika bir görüntü sergiliyor.
Bravo Recep Uçar’a
Ümraniyespor tüm maçlarında her şeyini sahaya koyuyor. Evet, puan cetvelinde sonlarda. Kaybettiği puanlara bakıyorum, çok şanssızlar. Defansında hatalar yapılıyor, yeri geliyor hakem hatasına kurban gidiyorlar. Ama maçlarını seyrederken keyif alıyoruz. Recep Uçar gerçekten çok iyi bir teknik direktör. Elindeki kadrodan alabileceği en yüksek verimi alıyor. Bilemiyorum kümede kalırlar mı ama kalamasalar bile Recep hocayı alkışlamak lazım.