Bugüne kadar Galatasaray’da görmediğim kadar huzursuzluk var. Herkes birbirinin arkasından atıp, tutuyor. Dolaplar çeviriyor. Yazık bu kulübe.
Ortada paylaşılamayan nedir? Bunu bilebilsek, sorun da zaten ortadan kalkacak. Eski başkanlara bakıyorum. Birbirlerinin ne kadar kirli çamaşırları varsa, basın yoluyla ortaya çıkartmaya çalışıyorlar. Hepsinin iyi yaptığı, kötü yaptığı işler var. Ama bu kavgalardan en büyük zararı Galatasaray görüyor.
Gene eski yöneticiler, eski başkanlar yemekli toplantılar yapıyorlar. Kulüpten istedikleri nedir, orası meçhul. Ama hep çukur kazıyorlar. Ve ilk hedeflerinin Başkan Dursun Özbek’i bu çukurların bir tanesine atmak olduğunu düşünüyorum.
Kendilerine sormak lazım... Kulübü bu hale sizler getirmediniz mi? 1 milyar lira borç, 5-6 futbolcuyu kenara ayır gerisi hiçbir işe yaramayan oyuncuları sizler almadınız mı? Neden rahat durmuyorsunuz? Bırakın bir adam gelmiş, kendini feda ediyor. Malını mülkünü, her şeyini, Galatasaray’ın emrine sunmuş. Kulübü düzlüğe çıkarmak için uğraşıyor. Neden destek olmuyorsunuz? O başarılı olursa, kulüp düzlüğe çıkarsa bir daha hiç kimse sizlerin adını anmayacak diye mi korkuyorsunuz?
Divan Kurulu toplantılarında kulüp başkanlarına bu kadar hakareti inanın içime sindiremiyorum. Hayri Kozak’ı çok severim. Hatta kendisine, “Galatasaray’ın Atatürk’ü” derim. Ama artık Hayri abinin de frenleri boşaldı. Kulübe iyilik yapıyorum diye büyük zarar veriyor.
Yönetici Fatih İşbecer ne dedi? “Galatasaray fakirleşirken, başkaları zengin oluyor”. Vay efendim nasıl böyle bir şey dermiş? Peki yalan mı diyor! Bu sözleri söyledi diye kendisinin istifası istendi. Galatasaray’ın büyüklerinin, yapıcı olma zamanı geldi, geçiyor. Başka Galatasaray yok. Bu eleştiriler, bu kumpaslar devam ettiği sürece kulübün bir daha toparlanma imkanı olmayacak.