Şampiyonlar Ligi ayrı bir kategori. Salı ve çarşamba günleri oynanan maçların çoğunu seyrettim. Orada büyük takım, küçük takım ayrımı yok. Hele Newcastle-Paris Saint Germain maçını seyrederken, inanın o temponun yıldızı daha çok olan Fransız ekibini nasıl yerle bir ettiğini ibretle gördüm.
Galatasaray’ın Manchester United karşısında aldığı galibiyeti hiç kimse küçümsemesin. Bu galibiyet tarihe geçti. Okan hocanın, futbolcuların rütbesini yükseltti. Oyuncu değişiklikleri, Barış Alper’in Mertens’in sonradan oyuna girmeleri, verdikleri katkılar, Icardi’nin penaltıyı kaçırdıktan sonraki hırsı, golü atarken topun altına ayağını sokuşu ve daha sonra futbolcuların o sevinçle birbirlerine sarılarak kenetlenmeleri bunlar ayrı şeyler.
Zaha, Galatasaray taraftarını, hocasına övüyor. Icardi-Sanchez benzer şeyler söylüyor. Bu ruhla, kazanma hırsıyla mücadele eden futbolcuları Okan hocanın egosuz, birleştirici tutumu, basına sızdırmadan sorunları halledişi, bütün topçuların ayrı bir ruhla mücadele etmesini sağlıyor.
Jose Mourinho dünyanın en iyi teknik direktörüydü. Başarılar üst üste gelince egosu o kadar şişti ki, yıldız futbolcularla dalaşmaya başladı. Uzun bir süre gittiği hiç bir takımda başarılı olamadı.
Okan Buruk’un en büyük özelliği yıldız veya yıldız olmayan bütün futbolcularıyla müthiş bir diyaloğu olması. Bu yüzden de kendisini çok sevdirdi. Oyuncular oynadıkları futboldan zevk alıyorlar. Bunu da sahaya yansıtıyorlar. Şu an Galatasaray tam olarak hazır değil. Zaha yüzde 50 performansıyla oynuyor. Ziyech çok büyük futbolcu. İki hafta sonra o da oynamaya başlayacak. Her şeyden önemlisi orta sahaya Ndombele’nin gelişi, takımın oyununu tamamen değiştirecek.
Evet Tete’ye kızıyoruz, Kerem Demirbay’ın da eksiği var. Milli aradan sonra bu futbolcular da farklı bir performansla oynamaya başlayacak. Okan Buruk’un eli daha da rahatlayacak. Bayern Münih karşısında herkes farklı bir Galatasaray seyredecek. Sarı-kırmızılıların grubunda kolay maç yok. Her takım birbirini yenebilir, maçlarını kaybedebilir. Evet şu an tek söyleyeceğimiz şey, Manchester’da alınan galibiyet futbolcuların özgüvenini tavan yaptırdı.
Mertens için ‘kondisyonu yetmiyor’ deniyordu, oyunun son bölümünde maça dahil oldu. Penaltı yaptırdı, Casemiro’yu oyundan attırdı. Kaan Ayhan ilk defa böyle zor bir maçta oynadı, takımının en iyilerinden biriydi. Sıfır hatayla mücadele etti. Galatasaray’ın önü açık. Bütün Avrupa medyası Türkiye’den ve alınan galibiyetten bahsediyor. Bunun tadını çıkarmak lazım.
Hakemler isterse hata yapmaz
İstemeden de olsa her hafta sonu hakemleri tartışıyoruz. Hakemler iyi maç yönetse, VAR hakemi hata yapıyor. VAR hakemleri doğru karar verse bu sefer orta hakemler yanlışlara imza atıyor. Orta hakemlerin hataları anlık. Akan oyunda hata yapabilir ama VAR hakemleri gözünün önündeki penaltıları, kırmızı kartlık pozisyonları es geçiyorlar. Ben bunu kabul edemiyorum. Ben bunların masum hatalar olduğunu da düşünmüyorum. Sadece büyük takım maçlarında değil, bütün karşılaşmalarda hata yapıyorlar.
Her hafta Avrupa’da en az 10 maç seyrediyoruz. Ben hiçbir karşılaşmada futbolcularla cebelleşen hakem görmedim. Türkiye’de ise hakemlerimiz neyi ispat etmek istiyor. O asık suratla, kabadayı tavırlarıyla, hiçbir futbolcuyu sindiremezler. Bunu artık öğrenmeleri lazım. Bütün takımlar kadrolarını borç harç içinde de olsa güçlendirdiler. Rica ediyorum dikkatli olun, kulüpleri birbirine düşürmeyin, görevinizi iyi yapamıyorsanız da, o düdüğü asın!
Hoca kıyımı erken başladı
Trendyol Süper Lig’de 7. hafta oynandı, 6 teknik direktör takımlarından ayrıldı. Fatih Tekke İstanbulspor, Tolunay Kafkas Ankaragücü, Erdal Güneş Gaziantep, Hüseyin Eroğlu Samsunspor, Emre Belözoğlu Başakşehir, Çağdaş Atan Kayserispor’dan... Herhalde ligimizde bu gidişle rekor kıracağız!