10.02.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
ULUSOY, SİYASETİN FUTBOLA ETKİSİNİ ÖRNEKLERLE ORTAYA KOYDU, "SEÇİM VARSA BEN YOKUM" DEDİ Geçmişte çok konuşmuştum, ama bu dönemde ortam gerilmesin, kaos olmasın diye konuşmadım, hep kendimden verdim. Kaos sebebi biz olmayalım dedik, kaos ortamı yaratanlar oldu. Bir yıldır gerginlikten, kaostan kaçındık, ama şimdi Türk kamuoyunu aydınlatmak için sizlerle bir araya geldik. Erzik döneminde de 1995 yılında yine genel kurul için imza toplandı. O zaman gece yollara düştüm, Mersin'den başlayıp, Anadolu'yu, İstanbul'u gezdim. Verilen imzaların 14'ünü geri aldırdım ve genel kurul düştü.Erzik ile 6 yıl görev yaptım. Abdullah Kiğılı başkan olduğu dönemde 'Başkan olarak seni görmek istiyoruz' dedim. Kendim aday olsam kazanırdım, ama Kiğılı'nın başkan vekili oldum. Nasıl oldum, onu da anlatayım. Kiğılı'ya 'başkan vekili olmak istemiyorum' dedim. O da 'Sağol, beni rahatlattın, Ayhan Bermek olursa iyi olur. Konuştum, nazlanıyor' dedi. Ben devreye girdim, Bermek kabul etti.Bildirmemiz gereken gün Bermek ortada yok. Saat 5'e çeyrek var, Bermek, "Hiçbir adayın yanında görev almak istemiyorum" diye faks çekmiş. Ben 5'e 5 kala başkan vekili olarak bildirildim.Ancak bugün hiçbir genel kurul üyesine imzaları geri alın demem. O dönem yöneticiydim, şimdi başkanım. Bana yakışmaz. Son dakikada... Ben siyasetle gelmedim. Tırnaklarımla kazıyarak, kademe kademe geldim. Siyasetle bir yere gelmedim. Kiğılı'nın 1. başkanvekili bendim. Çok yalvardım, ama Abdullah ağabeyi tutamadım. Abdullah Kiğılı, beni aradı 'İstifamı verdim, çoluk çocuğum var, ben gidiyorum. Bu işi bir tek sen başarırsın' dedi. Kalması için mücadele ettim, kimsenin arkasından iş yapmadım, ama istifası kabul edildi. Bu kararı Başbakan Mesut Yılmaz vermiş ve seçimlere kadar ben başkan oldum. Mesut Yılmaz'ın seçimlere müdahalesi olmadı, Yılmaz'ın bir adamını bile almadım. Hangi siyasetle gelmişim? Benim mücadelem, hizmetlerim nerede?" 'Siyasetle gelmedim' Bugün siyaset futbola karışıyor mu, bunun yanıtını hepiniz biliyorsunuz. Büyük baskılar var. Bir sene evvel seçimle göreve geldim. Ne değişti de şimdi genel kurula gitmek için imzalar toplanıyor? Nasıl, kimler değiştirdi.Kulüpler Birliği Vakfı toplantısından önce Konyaspor Kulübü Başkanı ile görüştüm, "Biz sizin yanınızdayız" dedi, ama ertesi gün "Genel kurul yapalım" denildi.Girmediğim seçimde önümün kesildiğini biliyorsunuz. Seçimden evvel, Bakanımızla Sakaryaspor'un bir derdini görüştüğümde bana, yoluma devam etmem gerektiğini söyleyen kişi kendisiydi. Bu sözleri söyledikten sonra ne değişti de ben seçime giremedim!Benim önüme tablo konuldu, gece Ankara'da toplantıya çağırdılar. Murat Aksu, Hasan Doğan ve Hüsnü Hayali gibi isimler vardı. Biri konuşuyor, biri liste yapıyordu. Bir kağıdı bana uzattılar, 'Bunlar şu bakanın, bunlar şu bakanın istediği kişiler' diye söylediler. Kağıdı nezaketen aldım, ama masaya attım. 'Kendi yönetim kurulumu yapmadan başkan olmam' dedim. Koltuk sevdalısı olsaydım, onların istediği 8-9 kişiyi listeye alıp devam ederdim. Ben kendim bıraktım, 18 ay köşeme çekildim. 'Listelerini masaya attım' Başa Levent Bıçakcı'nın adını yazıp, 14 ismi yazdılar. Hatta kurullara bile isimleri kendileri yazdılar ve Bıçakcı bunu kabul etti. Bu 18 ayda da 'şike, teşvik' dediler. Bunları kimse yazmıyor.Nedense sadece Ulusoy geldiğinde bunlar konuşuluyor. Bu olaylar 40 senedir var, bu zihniyet değişmedikçe 40 sene daha devam eder. Şike, teşvik, İddaa olayları konuşulurken, 15. dakikada nereden talimat geldiyse, 'Kayserispor'un alakası yoktur' diye basına açıklama yaptılar. Sonuçta ne oldu? Dünya şampiyonluğuna gidecektik, rezillikler oldu. Organize edilmiş bir şekilde Türkiye'yi dünyaya rezil ettiler. Organize edenler de belli, ama hala bu ülkede baştacı ediliyor. Ben demokratik hakkımı kullandım. 'Türkiye'yi rezil ettiler' Bundan sonra da ne şartlarda seçimlere girdiğimi herkes biliyor. Bana 'Girme, çok kötü şeyler olur' dediler. Ölümden öte köy yok. Bin gün ölmektense adam gibi bir gün ölürüm. 109 oy aldım. Seçimlere müdahale olmasa 226 oydan 200'ünü alırdım. Bütün Türkiye, Ayhan Bermek seçilsin diye ayağa kalkmıştı. Seçimlere iki gün kala Sayın Bakan (Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin'i kastederek), 'Haluk Ulusoy'u mahkemeye verdim' diye açıklama yapıyor. 18 ay Haluk Ulusoy görevde yoktu, neredeydiniz? Genel kurul üyeleri mahkemeye verildiğimi bile bile beni seçti. Seçildiğimin birinci günü Sayın Bakan başladı. Türk sporunu bu ortama getirenler hesabını verecektir. Sayın Bakan, 12 defa genel kurul çağrısı yaptı. 'Görevde kalması sakıncalıdır' diye teftiş kurulunun yazısı geldi' diyor. 420 sayfalık raporda bu ifade yok. Eğer ifade varsa Bakan beni görevden almalıydı veya genel kurulu çağırmalıydı. Sayın Bakanın elinde böyle bir rapor yok. Bu baskılar olmasa bu imza toplanması neden olsun? 'Bermek için ayaklandılar' Devletten bir tehdit asla yok. Yakınlarım vasıtasıyla gelen tehdit var. Tabii ki yüzüme söylemeye cesaretleri ve yürekleri yok. Ortak dostumuz olan, kardeşim gibi olan birine söylendi. Benim karşıma çıkıp söyleyecek bir delikanlı yok. Bu konuda devletten en ufak bir tehdit olmadı. 'Tehdit edecek delikanlı yok!' Şu anda 'Seçim olacaktır' demek mümkün değildir. Teftiş Kurulu'nun yazısı bize gelmedi. Sayın Bakan 'Genel Kurul üyelerine yollayacağız' diye konuştu. Herkes hak, hukuktan bahsediyor. Hazirandan evvel genel kurul ortamı olursa seçime girip girmeyeceğime karar vermiş değilim. Haziranda mali genel kurulunda seçim yapılsın mı, yapılmasın mı' maddesini koyduracağız. Eğer Haziran ayında seçim isterlerse ben bir daha bu işin içinde olmam. Çünkü ne şartlar altında seçim istiyoruz dediklerini biliyorum. Onların hayatlarında zorluklar yaşamalarını istemiyorum. Türk futbolunun kötü olmasını istemem. Seçim için Haziran şartı Bugün rahat olduğum kadar, hiçbir zaman rahat olmadım. Çiğ olmadığım için karnım ağrımaz. Adam gibi geldim, adam gibi giderim. Hak, hukuk, kanun ne gerektiriyorsa son güne kadar mücadelemi vereceğim. Tarih herkesi yazacaktır. Ben tarihte adamlıktan feragat etmemiş imajı bırakmak istiyorum. 'Çok rahatım' 'Geç kalmışız!' Başkanvekilleri Affan Keçeci ve Kemal Kapulluoğlu ile birlikte medyanın karşısına çıkan Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy, katılımın çok fazla olduğunu görünce, "Demek ki geç kalmışız" esprisini yaptı. Ulusoy, arkadaşımız Bilal Meşe ile de bir süre görüştü. Benim ne koltuk, ne de makamda gözüm var. Benim bir imparatorluğum (Ulusoy Holding) var zaten. Orada koltuğum da, makamım da var. Bir gün, devletten bir şey istemedim. Hep ayaklarımın üzerinde durdum. Haluk Ulusoy gitsin, gitsin. Kim gelecek? Atamayla biri gelecek. Böyle bir şey var mı? Ben giderken FIFA 'da beş, UEFA'da üçüncüydük. Şimdi 17'nciyiz. Yerin dibindeki futbolu ben çıkardım. 60 trilyon para bırakmıştım. Turnuvadan atılmıştık. İnanın atılmıştık. Ben ve arkadaşlarım yollara düştük. Bununla da yetinmedik, cezayı üç maça indirdik. Şimdi de grupta lideriz. THY, Milli Takım sponsoruydu. Biz geldikten sonra ayrıldılar. Bu bile dikkatle izlenmeli. İmparatorluk var zaten! FIFA'ya bakanlığı şikayet eden bir mektup kesinlikle yazmadık. Böyle bir şey söz konusu olmamıştır. Sözlü olarak bile böyle bir durum olmamıştır. Benim vatanperverliğimi sorgulayacak adam ne Türkiye'de var, ne de dünyada.. Ben ülkemi şikayet etmem. Sağda, solda konuşacaklarına yüzüme konuşsunlar. Böyle bir delikanlı da yok. Özerk bir federasyon nasıl yönetiliyorsa ben de öyle yönetiyorum. Kanımın son damlasına kadar da özerklik için savaşacağım. 'Böyle bir delikanlı yok' Siyaseti hiç düşünmedim. Eğer Dünya üçüncüsü olduğumuzda gelen teklifleri kabul etseydim, 140 bin oyla baraja takılan parti şimdi meclisteydi ve belki de ben spor bakanıydım. Bana başbakan yardımcılığı teklif edilmişti, kabul etmedim. Milletvekili olacak mı? UEFA başkanlık seçimleri konusunda bile Türk Futbol Federasyonu'nun rol oynadığını kabul etmek istemediler. Fransa'nın Lequipe gazetesine inadılar, bana inanmadılar. Daha seçimden önce Platini'ye dört oyla kazanacağını söyledim, öyle oldu. Romanya'da 27 federasyon bir araya gelip, söz birliği yaptık. 'İnanmadılar' Futbol Federasyonu Başkan Vekili Kemal Kapulluoğlu, federasyonun genel kurula gitmesi için şu anda 80 tane doğrudan tebligat olduğunu, bunların 59 tanesinin usulüne uygun geldiğini açıkladı.Kapulluoğlu, hukuki süreç konusunda hem federasyonun hukuk kurulundan, hem hukuk kurulundaki akademik üyeden, hem de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden bir profesörden, birbirlerinden haberleri olmadan görüş istediklerini belirtti.Kapulluoğlu, şöyle devam etti: "8 Ocakta Levent Kızıl, 106 tane fotokopi imza getirdi. Fotokopi, hukukta belge niteliği taşımaz. Kızıl, 9 Ocak'ta bir kez daha getirdi. Levent Kızıl tarafından 2 ihtarname de hukuki değil. Noter kanalıyla olması gerekiyordu. Onun dışında 80 tane doğrudan tebligat var. En sonunu 31 Ocak'ta aldık. Tebligatların 4 tanesi noter kanalıyla değil. 9 tanesi fotokopi, 8 tanesinde de delegelik hakkı olmayan kişilerin imzası var. Şu anda 59 tane usulüne uygun tebligat var. Bunların içinde de 2 tane geri çekilen var." '59 imza var' Alkmaar maçına gidecek Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ile aramda bir gerginlik yok. AZ Alkmaar maçına gideceğim. Dileğim, onun da bana hoşgeldin demesidir.Son şampiyonluk eleştiriliyoruz. Fenerbahçe son maça kadar lider değil miydi? 16 dakika fazladan oynandı. Maçın hakemi de mükemmeldi. Futbolcular gol atamıyorsa bunun hesabını kim bize sorabilir? Fenerbahçe-Samsunspor maçıyla ilgili olarak da, Fener'e bir yazı gönderip, zaman aşımına rağmen istiyorsanız inceletelim dedik, onlardan bir yanıt gelmedi.Galatasaray ve Kulüpler Birliği Başkanı Özhan Canaydın, seçim kararının alındığı Kulüpler Birliği toplantısından önce beni evden aradı. Diğer başkanları da çağırdım, birlikte evimde toplandık. O günü hiç unutmuyorum. Seçim maddesi konulacak mı? diye sorduğumda, 'Sözkonusu bile değil' dedi. Ayrıca gazamız mübarek olsun deyip ayrıldık. Bir gün sonra değişti(!) gündemin birinci maddesi seçim oldu ve oylama yaptırdı. Bunun yorumunu da sizlere bırakıyorum. Canaydın'a sitem Beşiktaş eski 2. Başkanı ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun oğlu Murat Aksu, konumu gereği iki arada; bir derede kaldı. Ona asla kırgın ve kızgın değilim. Levent Kızıl'a gelince... Bir gün evime gelip, "Allah'tan sonra sensin" diyen bir insandı. "Ölüm döşeğinde olsam bile bir oyum senin" demişti. Dört gün sonra ne değişti? Bu adamlık mıdır? Aksu'yu savundu