Spor sergi salonunun tahta sıralarında Beşiktaş’ın mücadeleci coşkulu oyununu seyredenler yıllar sonra Ahmet Fetgeri’de buluştular. Şimdiler de ise Beşiktaş Cola Turka Arena’nın atmosferinde takımlarını canla başla destekliyorlar. Yıllar ne çabuk geçiyor. Kim unutur ki Andre Wooldridge, Kevin Thomson ikilisinin katkıları ile şekillenen Levent Topsakal, Rüçhan Tamsöz, Faruk Beşok ve Tamer Oyguç, Praskevicius ve Turabi Gençten oluşan muhteşem kadroyu... Kabul etmek gerekir ki Beşiktaş basketbol şubesine yaptığı yatırımların her zaman karşılığını tam olarak aldı. O kadro rakiplerini bir bir yenerken ve ligimizde çeyrek finale kalırken izleyenlere keyif verdi, oyuncular belki 2 şer kişilik oynadılar, kariyerlerini, tecrübelerini ortaya koydular. Rakipler güçlüydü, devşirme oyuncular, yüksek rakamlara transfer edilen kariyerli yabancılar... Kimse Beşiktaş'ın karşısında duramamıştı. Elbette ki o zaman ki mevcut kadro yapabileceğinin en iyisini yapmıştı. Zaten bugün bile James Bullock, Erman Kunter’i, Çağatay'ı, Turabi’yi, Burak'ı hep bu özverili oyunlarından dolayı hatırlıyoruz. Bugün ise gelinen noktada kadroya baktığınız da yeni oyuncular ve yeni bir antrenör ile birlikte geçirilmesi gereken uzun bir zaman dilimi var başarıya ulaşmak için. Bu sene yapılan yatırımların en önemlisi olarak gözüken Allen Iverson’ın şansız sakatlığı ise her şeyin üzerine tuz biber ekti. Ancak Iverson gibi bir dünya starının takıma gelmesi, hem seyirci hem medya açısından önemli olduğu kadar Beşiktaş organizasyonuna ilginin artması nedeni ile bugün Türkiye liginde hiç bir takımın cesaret edemeyeceği türden bir girişim. Iverson büyük bir yıldız, defalarca NBA’de sayı kategorisinde ilk 3 e giren, NBA’in değerli oyuncusu seçilen ve üniversite kariyeri dahil başarılar ve profesyonellik ile yoğrulmuş bir hayat hikayesi… Beşiktaş şimdiye kadar almış olduğu yabancı oyunculara basketbolu öğretmek gibi bir misyon da üstlenmişti. Andre Wooldridge bile Lowa State üniversitesinden geldiğinde Avrupa basketboluna fazlasıyla yabancıydı. Çok fazla yabancı oyuncu sayamayız tamamen komple bir sporcu olarak Beşiktaş’a gelen yabancılar arasında... 76 ers ve Georgetown üniversitesi günleri de takımını tek başına sırtlaması ve finaller de mücadeleye götürülmesi kolay kolay unutulacak bir başarı değil. Böyle bir oyuncunun varlığı bile genç oyuncuları yeterince motive etmiştir. Elbette eski günlerinde olmadığı bir gerçek.Ancak tekrar takıma dönerse Beşiktaş'ı tanımış bir Iverson’ın neler yapabileceğini kestirebilmek hiç zor değil.. Aslında kadro bugün için ilk 3 sıraya oynayabilecek türden bir kadro. Ancak sakatlıklar ve şansızlıklar maalesef hak ettikleri yeri alamamalarını sağladı. Çember altında A.j Ogulvy ve Liklolitov mücadele eden etkili ancak özel olarak çalıştırılması ve top almazı lazım gelen oyuncular. Bu noktada ise Mire Chatman'ın becerisine ve taktik sorumluluğuna görev düşüyor. Keşke Brad Newley gibi bir sağlam oyuncu takımdan ayrılmasaydı... Çember altında bu 2 uzun oyuncuyu pota altında topla buluşturabilirse zaman zaman Cevher in de katkıları ile çember altı daha da güçlenecektir. Ancak takım olarak savunma yapıp ribaundlar da etki olabilmek çok önemli. Çünkü baktığınız zaman kısa oyuncuların yeteri kadar ribaund alamadıklarını ve top çalamadıklarını görüyoruz. Zaten Beşiktaş’ın Avrupa kupalarında başarısız sonuçlar almasının nedeni de iyi bir savunma kurgusunun olmamasından kaynaklandı. Takımda Muratcan Güler gibi hızlı hücumlara koşabilen, bitirici bir oyuncunun eksikliği hissediliyor. Takımın çiçeği burnunda transferi Marcelus Kemp bu soruna merhem olabilir. Bekir ve Evren'in mutlaka ama mutlaka skor yönünden takıma katkısı şart. Yarangüme hem Telekom hem de genç milli takımlar da her zaman skor yükünü çeken bir oyuncu idi. Atletik yeteneklerinin azalması ve yaşının ilerlemesi bir handikap sayılmamalı .Beşiktaş ona eski günlerinde geçirmiş olduğu başarıları hatırlaması için 2.bir şans. Coach Ataman Efes ekolünden geldiği için oyun içerisinde ki hatalara tahammülü az olan ve savunma becerilerini oyuncuların geliştirmeye çalışan bir antrenör. Top kayıpları belki bu sayede biraz azalabilir. Beşiktaş’ın saha ve seyirci avantajı bugün hiç bir takımda yok. Ancak bu marka değerinin hakkının verilmesi lazım. Seyircinin salona çekilmesi için tıpkı avrupa da olduğu gibi saha dışı etkinliklerin ve devre arası aksiyonların yapılması şart. Beşiktaş taraftarı oyunun ilk dakikasından son dakikasına kadar mücadele eden, emek veren ve topu seven bir takım ister. Anlık parlamalar ile sürekli kolay basketler yiyen bir takımın doğrusu akıttığı tere yazık. Bu saydığım unsurları Avrupa kupası maçlarında özellikle alman takımlarına verilen mücadelelerde fazlasıyla gördük. Eğer ki Iverson, yeniden takıma dönerse, Bekir, Evren ve Cevher kaliteli oyuncular olarak skora gereken katkıyı verebilirse, A.j Ogulvy ve Liklolitov gibi 2 güçlü oyuncunun etkileşimi ile bu takım başarıya giden yolda büyük adımlar atacaktır. Beşiktaş taraftarı ve tüm Beşiktaş camiası onlardan bunu bekliyor. Türk Basketbol tarihinin altın sayfalarına adlarını yazdırmak gibi önlerinde sorumluluğu ağır ama keyfi büyük bir şans var… Başarmak ya da başarmamak tamamen onların elinde...