2000 li yılların başında Galatasaray‘ın Uefa Kupası'nı kazanmasıyla taçlanan daha sonra Milli takımın dünya kupası ve Avrupa şampiyonası başarıları ile pekişen Türk futbolunun yükseliş trendi üzerinden neredeyse on bir yıl geçmiş. Bir zamanlar İzlanda çıktığı zaman yine mi der dururduk, ya da İngiltere maçlarından önce kalecimize büyük iş düşecek der, olası hesaplamaları yapardık. Artık tam o günler geride kaldı derken kendinden hem bütçe hem seyirci hem de klas bakımından zayıf takımlara büyük takımlarımız birer, birer elendiler. Son 3-4 yılda bu skorlara şansızlık yaftası yapıştırdık, kaldık. Elbette ki rakibe saygı duymak önemliydi. Küçük takım büyük takım ayrımı yapmadan. Ama rakibin sana saygı duyacağı skorları almak ta önemli olmalı. Şu anda Futbol ligimizin boyutları Avrupa da en büyük beş Pazar arasında, tartışmasız. Peki Avrupa kupalarında takımlarımız neden bu kaliteye paralel skorlar alamıyorlar? Bursaspor ve Gaziantepspor maçlarını yorumlarken bunları düşündüm. Bursaspor kendi sahasında maçı zoraki 2-1 alabildi. Geçtiğimiz senelerde almış oldukları yabancılardan verim bile alamadan, verim aldıkları bir yabancıyı gönderdiler . İnsua, Steinert , Krita gibi yabancılardan ne verim alabildi ki Bursaspor… Ve bugün hala bu yabancıların ikisi kadrosunda. Elbette ki Miller önemli bir futbolcu. Yeri doldurulmalıydı. Beyaz Rusya temsilcisine karşı alınabilen bu skor sizleri de düşündürmedi mi ? Ya Gaziantespor. Onlar da Polonyanın köklü temsilcisi karşısında mağlubiyet yüzü gördüler. Geçen seneki kadroyu korumak güzel ama yenilgiden sonra takviye yapmak neyin nesi. ? Yenilgiden önce yapılması gerekmiyormuydu ? Rövanştan umutlu olsak ta Gaziantespor gibi büyük bir takımın daha dikkatli olması gerekirdi. 90’ lı yılların futbolunda bile ülkemizde Rıdvan gibi, Metin gibi, Feyyaz gibi bir çok futbolcu yetişirken bugün Almanya‘dan gelen gurbetçilerimiz dahil ışık veren yetenek sayısı son derece azaldı. Üstelik son yıllara bakarsak gol krallığı sıralamasında biraz öne çıkmış futbolcularımız daha sonra kariyerlerinde düşüşler yaşadılar. Bakınız Okan Yılmaz'a..Marsilya ya gitti, gidiyor denilirken bir anda onu beklenmedik takımlarda gördük, ya Sivasspor’lu Mehmet Yıldız., ya Konyaspor‘un gol makinesi Zafer Biryol, ya da Kayserispor da iken kariyerinin doruğuna çıkan Gökhan Ünal. Oysaki bu futbolcuların çoğunu Avrupa’ nın önemli takımlarında izleme şansına sahip olabilirdik. Bu yüzden Trabzonsporlu Burak Yılmaz‘ın istikrarı daha da önem kazanıyor. Ve bir gerçek var ki yeteneklerimizi daha da geliştirip futbolumuzda yakaladığımız çıkışı, başarıyı korumalıyız.