Oldum olası küçük takımlar da büyük antrenör olmayı başarabilen teknik adamları severim. Şartların zorluğuna aldırmadan, takım yaratabilen, birbirini seven, düşünen ekip arkadaşları oluşturabilen teknik adamlar gidebildikleri her ortamda değerlidirler, fark yaratırlar. Bir de ellerine gelen kadroların avantajı ile başarıya ulaşan, büyük takımlar da büyük antrenör olmayı sağlayabilmiş teknik adamlar vardır. Bu 2 örnek arasında ki fark derin olduğu kadar incedir de...
Schuster 'in elinde gerçekten Beşiktaş tarihinde belki de hiç bir antrenöre nasip olmamış bir kadro var. Sınırsız imkanlar, taraftar ve medya desteği, ve Beşiktaş'ın başarıya ulaşması için teknik heyetin arkasında bir yönetim kurulu peki sonuç ne..?
Beşiktaş haftalardır istikrarsız bir oyun oynuyor.İzleyenlere keyif vermiyor. Eskisi gibi mücadeleci, topu seven ve futbol oynamayı bilen oyuncuların yarattığı takım bir anda sanki kabuk değiştirmiş gibi. Futbol takımlarının elbette tek sorumlusu teknik patronlar değildir. Başarı veya başarısızlık takım halinde sahiplenilmelidir. Ancak gelinen noktada mutlaka Beşiktaş'ın geçmişte yaptıklarından bir takım dersler alması gerek.
Bu kadronun değişmesi mümkün olmayan olmazsa olmazları var. Gelen Portekizlilerin haricinde orta sahada Fabian Ernst ve Roberto Hilbert mutlaka oynatılmalı, Forvet mevkisinde Almedia gibi çabuk, fiziği yeterli ve yıpratıcı bir oyuncu orta sahanın tam desteğini alabilmeli, Beşiktaş takım halinde savunma yapmayı ve hücum edebilmeyi başarabilmeli, Guti Hernandez ' in ilerlemiş yaşına rağmen halen nasıl mücadele ettiği anlatılmalı, izletilmeli.
Ve Beşiktaş mutlaka ama mutlaka defans bloğunu şekillendirebilmeli. Haftalardır varlığı ile yokluğu belli olmayan Matteo Ferrari nasıl olur da Dinamo Kiev gibi bir takım karşısında formasını alabilir. ? Bu oyuncunun ne kadar hazır olduğunu yada olmadığı tartışılmaz mı ?
Ve belki de günümüz futbolunun en önemli bölgesi olan , oyunu en geriden süzebilme, yönetebilme ve yönlendirebilme özelliği olan kaleci mevkisi için neden ilk onbir deki yeri ve konumu tartışılmayacak bir kaleci transfer edilmez ? Beşiktaş 'ın belkide en önemli sorunu Shorunmu yada Mrmıç gibi takımı ile özdeşleşebilecek ve herkesin taraflı tarafsız güvenebileceği bir kaleci takviyesi yapılmaması olabilir. Elbette ki kalecilik tecrübe işidir , Bir kaleci ancak takım ile beraber sahada olursa form tutabilir. Ancak Beşiktaş 'ın şu anda ki durumunu riske atabilecek bir pozisyonu varmıdır..? Değerlendirmek gerek...
Beşiktaş ın kadrosunda ufakta olsa bir revizyona gidilmesi ve Türk futbolundan anlayan, futbolumuzun dinamiklerini yeterince bilen ve etüd edebilmiş bir antrenör' ün Schuster 'in yardımcılığına getirilmesi belkide kötüye giden takımın toparlanabilmesi için bir şanstır. Şunu kabul etmek gerek ki ligimizde gittiği takımlarda şampiyonluklar yaşamış italya ligi tecrübesi olan Zapatochny gönderilmemeliydi. Çünkü tam bir profosyonel olmasının yanısıra mücadeleci ve istikrarlıydı. Oysa şimdi defans bloğu top Beşiktaş ceza sahasına sıkıştığında oyunu soğutabilmek için yeterli hamleleri bir türlü yapamıyor.
Nobre' nin yetenekleri ve yapabilecekleri bilinmesine rağmen oldukça fazla süre alması, Sivok'un geçirdiği sakatlıktan sonra yeterince hazır olmadan kadroya dahil edilmesi ve bölgesinin alternatifi olmaması, Mehmet aurelio' nun formsuzluğu, ve en önemlisi takımın kapasitesinin farkında olmaması ; sahada bir dönem Avrupanın en önde gelen ekiplerinden biri olmasına rağmen son yıllarda esamesi dahi okunmayan Kiev ekibi karşısında rakibe mahkum bir futbol oynamasına neden oldu.Keşke sahada 2-3 Queresma daha olsaydı demeden geçemiyeceğim. Portekizli üretkenlik ve gol bulabilme adına sahada elinden gelen herşeyi yaptı.
Dünü artık unutmak gerek...Zira Futbolda dün diye bir şey yok. Bugünü ve daha önemlisi yarını kazanmak için Beşiktaş'ın rövanşı iple çekmesi lazım.Çünkü zor da olsa İnanırlarsa kazanabilirler. Taraftarının herşeye rağmen desteği , sevgisi ve 2 takım arasında ki sıklet farkı belkide en çok güvenecekleri güç olucak.