Saha ve hava şartları, 80’li yıllardan kalma bir futbol atmosferi izletti bize...
Galatasaraylı oyuncuların abartılı bir şekilde ve futbol oynamasını engel olacak düzeyde giyinmesi, zaten psikolojik olarak, “Ben maçı oynamak istemiyorum” mesajı içeriyordu. Mor formalar da buna eklenince başlangıçta hangi takımın Galatasaray olduğuna karar vermek zordu!
Maçta Galatasaray’ın tedirgin futbolu dikkat çekti. Sonuçtan ziyade sakatlık yaşanmaması ve bundan dolayı maçı idare etme hüviyetinde olmaları fazla risk almamalarına neden oldu. Bu durum tecrübeli futbolcular için anlaşılabilir. Ama örneğin 22 yaşında ve hâlâ altyapıda olan Berk İsmail veya Birhan ve Gökay gibi gençler için fırsatı tepmekten başka birşey değildi. Eğer bu noktada şansı kullanamazsan o şans seni terk eder!
Sakatlanan futbolcunun bile kendini yere bırakmaya çekindiği buzlu zeminde oynamak elbette kolay değildi. Ancak zorluklar ne olursa olsun Galatasaray forması mücadele etmeyi gerektirir. Gençlerin dahi mücadelen uzak olan futbol atmosferi altında ikinci yarıya golle başlayan Galatasaray yine kendisine yakışır (!) bir penaltıyla berabere kaldı. İkinci yarı oyuna giren Yasin’in zeminle alakası olmayan kaçırdığı pozisyonlar, bu isteksiz deplasmanda Galatasaray’ın Türkiye Kupası’nda gruplardaki ilk galibiyetle dönmesine engel oldu.