Slovenya’da küçük bir kasaba olan Dragovrad’ta oynanan maç sırasında kilisede iki kez çan sesi yankılandı. Sanki gelecekte yaşananları haber veriyormuş gibi çan sesi uzun ve şiddetliydi. Kilisenin çanları sanki her seferinde Galatasaray için çalıyordu!
Yoğun antrenman temposu ve yorgunluk veya Muslera, Semih gibi isimlerin yokluğu bahane olabilir mi bilmiyorum. Ancak Melo olmadan oynamaya alışmak kolay olmayacak gibi görünüyor. Düşünün dün Fransızlar biraz sertlik yaptı ama karşılık verebilecek bir oyuncu bile yoktu sahada.
4-2-3-1 düzeni ve yeni transfer Podolski’nin sağda başlaması Hamzaoğlu’nun kafasındaki oyun şablonunun ne olduğunu gösterdi. İkinci devre Galatasaray, Nice’in temposuna ayak uyduramadı ve kalesinde golleri gördü. Bu sonuç mesajlar alınırsa belki de şu dönemde Galatasaray için hayırlı oldu! Çünkü geçen sezonun çifte kupası bazı gerçeklerin üzerini örttü. Üstelik Melo da yok. Transfer konusunda ise taraftarın isyanının ne kadar yerinde olduğu da tescillendi.