11.12.2019 - 08:00 | Son Güncellenme:
Durum bu kadar vahimken, Nihat Abi federasyonu kulüplerin harcama limitlerini % 10 daha arttırıyor. Ne yapıyorsunuz Nihat Abi? Bu kararla disipline etmiyorsunuz, daha fazla borca batsınlar diye teşvik ediyorsunuz.
Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi, “Transfer yapamayacağız, belki Lisans Kurulu transfer yapmak için izin bile vermeyecek” dedi, ortalık ayağa kalktı. Çebi’ye bunu sordum, “Göreve gelirken yalan söylemeyeceğimi ilan ettim, gerçek bu” dedi.
Aslında Çebi’nin açıklamaları, sadece Beşiktaş’ın değil, büyükler başta, neredeyse bütün takımların gerçeği... Her kulübün taraftarı kayıtsız- şartsız transfer istiyor.
Beşiktaş altı maç kazandı, ikinci sıraya çıktı, “Taliscalar, Aboubakarlar” havada uçuşuyor. Galatasaray’ın Hocası Fatih Terim’in açıklamalarına göre, ocak transferinde neredeyse takımın yarısı gidecek, yarısı kadar yeni oyuncu gelecek. Fenerbahçe taraftarında Mesut Özil beklentisi bile var.
Para nerede? Onu soran yok. Banka borçları nedir, kimsenin umurunda değil... Büyükler, tesislerinde, kulüplerinde çalışan profesyonellerin maaşlarını bile 3-5 ay geriden ödüyor, bazen ödeyemiyor bile... Her biri milyon euroları bulan transferleri nasıl yapacaklar, hangi parayı harcayacaklar?
Borca teşvik
Durum bu kadar vahimken, Nihat Abi federasyonu da kulüplerin harcama limitlerini % 10 daha arttırıyor. Ne yapıyorsunuz Nihat Abi? Kulüplerde para mı var da arttırıyorsunuz. Kulüpler o % 10’luk harcamayı da ödenemez borçlarına yeni borçlar katarak yapacaklar. Hani kulüpleri disipline ediyordunuz? Bu kararla kulüpleri disipline etmiyorsunuz, daha fazla borca batsınlar diye teşvik ediyorsunuz.
Taraftar istiyor!
Zaten başkanlar ve yönetimler taraftar baskısı karşısında kararlı ve gerçekçi davranamıyorlar, dik duramıyorlar, doğru olanı yapamıyorlar. Protesto edilme, ıslıklanma, baskı yeme korkusundan, “taraftar istiyor” alışkanlığından ve yanlışından kurtulamıyorlar.
Daha çok yeni ama biz hemen unutuyoruz. Dünya Futbolcular Birliği (FIFPRO), “Türkiye’ye gitmeyin, paranızı alamazsınız” diye dünyadaki bütün futbolculara açıklama yapmadı mı?
Kulüpler, borçlarını yapılandırmak ve altından kalkabilmek adına Bankalar Birliği ile konuşup bu batağa çare aramıyorlar mı? Böyleyken, taraftarlar uçuyor, sosyal medya yıkılıyor, hocalar transfere doymuyor. Başkanlar ve yönetimler, taraftarlara “şirin” görünmek adına “Borç yiğidin kamçısıdır” anlayışına ve yanlışına sığınmaktan çekinmiyor.
Bu bakımdan Ahmet Nur Çebi’nin açıklamaları son derece önemli... Aslında Başkan Çebi’nin söyledikleri sadece Beşiktaş’ın değil, Türk futbolunun gerçeği...
“Taraftarlar istiyor” diye olmayan paraları harcaya harcaya bu günlere geldik. Taraftarlar sizi değil, siz kulübünüzü yönetin. Görmüyor musunuz? Deniz bitti... Hiç olmazsa bundan sonra hayal satmayın...
HAFTANIN TOP 5 GOLÜ
1. Gustavo (F.Bahçe)
2. Caner Erkin (Beşiktaş)
3. Ferdi (F.Bahçe)
4. Sio (G.Birliği)
5. Serdar (Göztepe-2. golü)
Beraberlik mutlu etmez
Bu hafta “Ya kazan ya kazan, başka yolu yok” anlamını taşıyan çok önemli, çok kritik, bir Sivas-F.Bahçe maçı izleyeceğiz. İki takım da, “Beraberliğin” kendilerini mutlu etmeyeceği bir maç oynayacak
Gözler bu hafta Sivas-Fenerbahçe maçında... İki takım da “Beraberliğin” kendilerini mutlu etmeyeceği bir maç oynayacaklar. Sivas lider, Fenerbahçe 5 puan gerisinde... Sivas, “Beraberlik yeter, hiç olmazsa Fenerbahçe ile aradaki 5 puan farkı korudum” dese, peşinden gelen Beşiktaş, Trabzonspor, Galatasaray, Başakşehir puan farkını kapatacaklar, ya da azaltacaklar. Sivas’ın kazanmaktan başka çaresi yok.
Fenerbahçe, zaten Sivas’tan 5 puan geride... Kaybederse fark 8 puan olacak. Berabere kalsa bile önündeki Beşiktaş, Trabzonspor ve Başakşehir’le aradaki puan farkı büyük ihtimalle açılacak, arkadan gelen Galatasaray’a yakalanacak, belki de gerisinde kalacak. Bu tabloda Fenerbahçe’nin de kazanmaktan başka çaresi yok.
Bu hafta “Ya kazan ya kazan, başka yolu yok” anlamını taşıyan çok önemli, çok kritik, iki takımdan çok daha fazlasını ilgilendiren bir maç izleyeceğiz.
5 gol zafer değil
Fenerbahçe’nin son iki deplasmanında Malatya ve Göztepe ile berabere kalması, Ersun Yanal’ın istifasını isteyecek kadar travmatik sonuçlar değildi. Fenerbahçe’nin Gençlerbirliği’ni 5 golle yenmesi de “zafer” boyutlarına taşınacak kadar büyük bir galibiyet değil... Ama biz döverken de severken de ölçüyü kaçırıyor, alabildiğine abartıyoruz. Yıllardır böyle geldi, böyle gidiyor.
Aman Ozan dikkat!
Fenerbahçeli Ozan Tufan, son Gençlerbirliği maçında adeta “ateşle oynadı.” Hakem Ali Şansalan‘ın kendine yapılan faulü vermediğine inanan Ozan, gidip hakemin koluna yapıştı. Dikkat Ozan! Futbolda belki de her pozisyon için hakemin yorum hakkı var, kendisine fiziki müdahalede asla yok. Onun için eline-diline dikkat...
Takım yıldızı
Fenerbahçe (***)-G.Birliği ( **)
Malatya ( **)-Sivas ( ****)
A.Gücü ( *)-Göztepe ( ***)
G.Saray ( *)-Alanya ( **)
Konya ( **)-Gaziantep FK ( **)
Antalya ( **)-Trabzon ( ***)
Denizli( **)-Başakşehir ( **)
Kasımpaşa ( **)-Beşiktaş ( **)
Kayserispor ( ***)-Rize ( **)
Ezildi ama yenilmedi
Galatasaray’ın Alanya karşısındaki kötünün de kötüsü futboluna rağmen kazanması, doğal ve haklı olarak, maçı tek başına alan kaleci Muslera’yı öne ve manşetlere çıkarttı. Sadece maç başlıkları değil, yorumların manşetlerinde bile Muslera vardı. Bütün bunların arasında hoşuma giden ve farklı bulduğum bir yorum başlığı okudum. Sözcü gazetesinde Yasin Yıldırım’ın başlığı: Ezildi ama yenilmedi.
Tek G.Saray değil
Fatih Hoca, “Bizim başımıza gelen kimsenin başına gelmedi” dedi. Gelmez olur mu? Bugün ligin ikinci sırasında olan Beşiktaş takımı sakatlar nedeniyle 14 haftanın yarısını neredeyse “yarım takımla” oynadı. Kadrosunda kalite sıkıntısı çeken F.Bahçe en kaliteli oyuncularını oynatamadı. Trabzonspor’un sakatlardan beli büküldü, U19 takımının oyuncuları imdadına yetişti. Aslında Galatasaray’a darbeyi indiren, “Vurucu Tim”i Falcao ile Andone’nin ikisinin birden sakata çıkması oldu.
Lütfedip oynasalar!
Galatasaray’ın oyuncularının büyük bir bölümü kiralık... Belli ki onlar Galatasaray’dan, Galatasaray da kendilerinden çok mutlu değil... Yani kısa sürede ayrılık kaçınılmaz gibi... Diyorum ki, bu futbolcular Galatasaray forması için olmasa bile, kendilerine yeni pazarlar bulabilmek adına PSG maçında lütfedip biraz oynarlar mı, biraz daha iyi mücadele ederler mi?
Hoşgörü kaybolalı yıllar oldu
Fatih Hoca, Alanya maçı sonrası “Bizi hoşgörü ile karşılayın” dedi. Keşke hocam keşke... Ama “hoşgörü”nün Türk futbolunu terk edeli yıllar oldu. Artık Türk futbolunda herkesin birbirinin gözünü oyduğu hoyrat bir iklim var.
Ben değil biz
Ne kadar yetenekli olursanız olun, “İyi futbolcu, kendisi için değil, takımı için oynayan futbolcudur.” Kasımpaşa-Beşiktaş maçının son dakikası, yani 90+5... Kasımpaşa hücumda Beşiktaş savunmasını çok eksik yakaladı. Top Koita’nın ayağında, sağındaki bomboş arkadaşına pası verse, gol kaçınılmaz. Koita bunu yapmadı, çalım atmaya kalktı, topu kaptırdı, gitti o top Beşiktaş’ın son saniyedeki galibiyet golü oldu. Takımların “Ben” değil, “Biz” diyen oyunculara ihtiyacı var.
Ay-yıldız olunca...
Geçen hafta Sakaryaspor-Kahramanmaraş maçını izledim. Ulusal marşımız çalınırken, Maraşspor on biri “asker selamı”na durarak marşı dinleyip, söyledi. Açıkçası gururumuz okşandı. Sakarya seyircisi takım halindeki bu asker selamından etkilenmiş olacak ki, Maraşsporlu oyuncuları maç sonunda alkışlarla soyunma odasına gönderdi. Konu ülkenin gururu ve ay-yıldız olunca ortada rakip falan kalmıyor.
Dengesiz futbol
Kime “canım” diyorsan, bir hafta sonra “canın çıksın” diyor. Beşiktaş’ı önceki hafta Kayseri karşısındaki futbolu ile ayakta alkışlamıştık. Bir hafta sonra Kasımpaşa karşısındaki Beşiktaş’ı görünce müthiş bir hayal kırıklığı yaşadık.
Meraktayım, bir haftada ne değişti? Tamam rakip değişti ama Beşiktaş’ın futbolu nasıl oldu da olumsuza doğru bu kadar değişti? Öyle ki, Beşiktaş’ın 80 dakika bir fazla oynadığı belli bile olmadı.
Buna rağmen bu kadar etkisiz oyundan galibiyet ile çıkmak, şampiyonluk yolunda dev bir adım atmak demek... Yeter ki, bu etkisiz oyun, alışkanlık haline gelmesin.
Ustalara saygılar
Görüşlerini son derece önemli ve değerli bulduğum Uğur Meleke hafta içinde Hürriyet gazetesindeki yazısında mutlaka gündeme gelmesi gereken bir öneride bulundu.
Meleke, yakında yaş sınırından emekli olacak Fırat Aydınus’un, Tarık Ongun’un VAR ve AVAR hakemi olarak görevlerine devam etmelerinin çok yararlı olacağını söyledi. Hatta buna yakın zamanda hakemliği bırakan Mustafa Abitoğlu ile Bülent Yıldırım’ı da ekledi.
Uğur Meleke’nin bu önerisi mutlaka destek bulmalı ve uygulanmalı... VAR’daki acemi hakemlerin her hafta canları yakan, puanların ve sonuçların gittiği yerleri değiştiren kararlarından bıktık.
Gençlerle devam, tamam da, ustalara da saygılar...
Kupa havası çarptı
Bizim takımlarda yıllardır süren alışkanlık bu... Bir büyük maç kazandınız mı, gündemi oluşturdunuz mu, bir sonraki hafta “ayağınızın yerden kesilmesi” çok mümkün... Galatasaray’ı kupada 2-0 yenip büyük sükse yapan Tuzlaspor takımı, sonraki ilk lig maçında Van deplasmanında 3-0 kaybetti. Fazla hava, insanı da, takımı da çarpıyor.
Kone’nin hakkını vermek gerek
Golcüler, har zaman gol atarak büyümezler. Sivas’ın golcüsü Kone, Malatya maçında ikinci golde Mert Hakan’a yaptığı asistle, üçüncü golde direkten dönen topunu Emre Kılınç’ın tamamlaması ile, gol atamadığı bir maçta, en az gol atanlar kadar büyüdü ve maçın en iyilerinden biri oldu.