Dünya KupasıNe Terim'le ne Terim'siz

Ne Terim'le ne Terim'siz

12.10.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Fatih Terim’in milli takım sürecini rahmetli Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e benzetiyorum. İşler kötü gitti mi “Kurtar bizi” diye Terim’i arıyoruz. Allah’ı var, geliyor, takımı bir çizgiye getiriyor, sonraki turnuvalarda ve maçlarda kötü gittik mi bu defa “Terim istifa” diye başlıyoruz.

Ne Terimle ne Terimsiz

BİLAL MEŞE sordu DUAYEN cevapladı
ŞANSAL BÜYÜKA ile DOBRA DOBRA

Haberin Devamı

Milli takımla kâbus gibi bir dört gün geçirdik... Kamuoyunda çok geniş bir kesim Fatih Terim’in istifasını istiyor. Hatta hızını alamayıp, ‘Futbol Federasyonu istifa etsin’ diyorlar. Böyle bir gelişme olur mu? Ya da istifa çare olur mu?
Bilal bak, ben Fatih Terim’in milli takım sürecini rahmetli Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e benzetiyorum. Rahmetli Demirel rakamlarda yanılabilirim ama sanıyorum 6 defa gitti, 7 defa geldi. Fatih Terim de milli takımdan 3 defa gitti, 4. defa geldi. İşler kötü gitti mi “Kurtar bizi” diye Fatih Terim’i arıyoruz. Allah’ı var geliyor, takımı bir çizgiye getiriyor, sonraki turnuvalarda ve maçlarda kötü gittik mi bu defa “Terim istifa” diye başlıyoruz. Yani ne Terim’le, ne Terim’siz...

Haberin Devamı

Bu defa eleştiriler çığ gibi ve çok sert ... Bu baskı istifa getirir mi?
Sanmıyorum Bilal ... Terim’in sözleşmesi var, istifa etmez. Federasyon zaten kendisini destekliyor, federasyon da istifa etmez. Eleştirilere gelince, Avrupa Şampiyonası’ndan başlayıp, Dünya Kupası elemeleriyle devam eden çok kötü bir gidiş var. Bu ortamda milletin alkışlayacak hali yok. Elbette eleştiri olacak. Ama bunlar, kişisel duyarlılıklara dokunmayan, medeni ölçüler içinde olmalı... Bakıyorum bu eleştirilerin bir bölümünde kişisel hesaplaşmalar da var. Doğru olmayan bu...

Peki nasıl düzelecek bu işler?
Bilal, maç günü da yazdım. Türk Milli Takımı “İthal takım” gibi... Son İzlanda maçında giren-çıkan 14 futbolcumuz forma giydi. Bunların 7’si Almanya’da, Danimarka’da yetişme... Son 15-20 yılda gurbetçilerimiz olmasa, neredeyse sahaya milli takım çıkaramayacağız. Anaları Türk, babaları Türk... Genlerinde yüzde yüz Türk kanı var. Demek ki, yetenek aynı yetenek... Oralarda gelişiyorlar, çıkıyorlar, yetişiyorlar da, bizde niye olmuyor? Bak Bilal, Almanya’da 6.5 yaşından başlayarak çeşitli yaş gruplarında tam 600 bine yakın Türk çocuk ve genç futbol akademilerine gidiyor. Bizde var mı böyle bir şey? Fatih Altaylı da yazmış... Ben Fatih Terim’in saha içi ve kulübedeki yardımcılarını merak ediyorum. Kırk yıllık gazeteciyim, hata bende de olabilir ama tanımıyorum. Kimdirler, kariyerleri nedir? Fatih Hoca’ya karşı bir görüş ortaya koyabiliyorlar mı? Ya da her dediğine “doğru” deyip kafa mı sallıyorlar... Futbolda, kariyer denen, liyakat denen bir gerçek var... Bizim milli takımda ya da milli takımlarda ne kadarı uygulanıyor?

Haberin Devamı

Hak edeni getirin

Milli takımlar dediniz, alttaki milli takımları da mı işaret ediyorsunuz...
Aynen öyle... Bilal bu U takımları kaç yaşından başlıyor, bilmiyorum. Ama U15’i, U17’yi, U19’u, U21’i kimler çalıştırıyor, kariyerleri nedir, akademik ve yarışmacı özellikleri taşıyorlar mı bilmiyorum. Son yıllarda bu takımlardan yetişip tek bir oyuncu A milli takıma girmez mi? Demek ki buralara dünyalar harcansa bile, amacına uygun harcanmıyor. Hocalar ve sistem başarılı değil... Değiştirin o zaman... Hak edeni, bileni, yetiştireni getirin. Büyük ihtimalle kulüplerimizde olan hatıra dayalı, torpilli hocalar dönemi, belki de milli takımlarda da devam ediyor. Hoca seçimlerinde çok ciddi kariyer, bilimsellik, yetiştiricilik aranmalı... Her tanıdığını kolundan tutup milli takımlara getirirsen, bu iş olmaz.

Haberin Devamı

Sadece bu mu?
Hayır sadece bu değil... Gelmiş geçmiş her federasyona her defasında söyledim... Sakarya’da, Kocaeli’nde, Bursa’da, İnegöl’de... İzmir’de, Adana’da, Trabzon, Samsun’da, ülkenin “futbol tarlalarında” mutlaka futbol akademileri açmak lazım... Bu ülkenin, bu federasyonun bunu yapacak kaynağı var. Ama o okulları da açıp başına hatır gönüle dayalı adamlar getirirseniz, tek futbolcu yetiştiremezsiniz. Tıpkı şimdi olduğu gibi... Bursaspor hariç, altyapıdan A takımına oyuncu alıp oynatan ikinci takım gördün mü? Bu bağlamda Galatasaray’ın hocası Riekerink’i takdir ediyorum. Bizim kulüpler altyapıyı zaten çoktan terk etmiş durumda... 1500 lira maaş verdiğin, onu da aylarca ödemediğin kulüplerin altyapı hocalarıyla Türk futboluna oyuncu mu yetişir? Federasyon buna niye müdahale etmiyor? İşlerinden biri de bu değil mi?

Bundan sonrası için ne bekliyorsunuz?
Her şeyden önce şunu bekliyorum önce Fatih Hoca’dan, sonra Futbol Federasyonu’ndan... Göreve geldiğiniz günden beri futbolcu yetiştirmek, futbolu geliştirmek konusunda ne yaptınız? Niye A Milli Takımı’nda oynatacak oyuncu bulamıyoruz, niye yetiştiremiyoruz. Ayrıca yeri gelmişken söylemeliyim; sınırsız yabancı transferini son derece tehlikeli buluyorum. Baştan iyi niyetle yola çıkılmış olabilir ama bir işe yaradığını, olumlu bir yansıması olduğunu görmedim. Özellikle Anadolu kulüplerimizde yetenekleri son derece sınırlı yabancı oyuncu oynatacağımıza bir alttan gelen yerli oyuncuları oynatmak çok daha yararlı olmaz mı? Sınırsız yabancı transferiyle ortada dolaşan ehliyetsiz manajerlere de bir “futbol cenneti” yarattık.

Haberin Devamı

Ne Terimle ne Terimsiz

Her şey Türkiye için

Terim Arda’yı, Burak’ı Selçuk’u kadroya alsa, “Gördünüz mü, takım kötü gitti, üstünü çizdiklerine muhtaç kaldı” denecek. “Her şey Türkiye için” diyebilirsek bu polemikleri, bu tartışmaları en az ve en hasarsız düzeye indirebiliriz.

Arda işi kangrene döndü, ne olacak?
Milli Takım’ın Avrupa Şampiyonası’nda Hırvatistan ve İspanya maçlarında kaptanımız Arda protesto edilirken, hiç kuşkusuz kötü oyunun ve sonucun tek sorumlusu değildi. Maçı Arda değil, takım kaybetti. Bütün takımla birlikte Arda da kötü oynadı.
Şimdi öyle bir hava yaratıyoruz ki, Arda gelecek, kötü oyun ve kötü sonuçlar bitecek. Böyle bir algı, Arda’nın omuzlarına da, hangi yeteneğe sahip olursa olsun, taşıyamayacağı kadar ağır bir yük yükler. En ufak bir kötü sonuçta “Arda oynadı da ne oldu?” tartışması başlar.
Bundan sonrasında kazandığımız maçı da tek başına Arda kazanmayacak, kaybettiğimiz maçı da tek başına Arda kaybetmeyecek. Unutmayalım futbol, bir oyuncunun değil, on bir oyuncunun oynadığı takım oyunudur.

Bu işin tatlıya bağlanacağına inanıyor musunuz?
Kriz bu kadar büyümeden işi çözmek çok daha kolaydı. Şimdi ortada iki cephe var... Terimciler ve Ardacılar... Terim büyük hoca, tamam ama Türkiye daha büyük... Arda büyük oyuncu tamam ama Türkiye daha büyük... Bakmayın son dönemdeki yumuşak açıklamalarına... Birbirlerine son derece kırgınlar ve kızgınlar. Ama Türkiye’nin menfaatleri Fatih Terim ile Arda’yı buluşturmalı... Ben sadece Arda konusu değil, Antalya’da başlayıp, Fransa’ya kadar devam edip, halen gündemdeki sıcaklığını koruyan olaylar konusunda Fatih Terim’in haklı olduğunu düşünenlerdenim. Ama iş çok uzadı, çok sevimsiz ve hem iki tarafa, hem ülkeye ciddi anlamda zarar veren bir noktaya geldi. Bundan sonraki her adım “çözüm” için atılmalı... Gene söylüyorum, birbirleri için değil, Türkiye için Fatih Terim “büyüklüğünü”, Arda Turan “küçüklüğünü” göstermeli...

Sadece Arda mı? Selçuk İnan, Burak Yılmaz ne olacak?
Maç günü yazdım Bilal... Milli takımın koşanı, bozanı var ama oyun kuranı yok... Bugünün koşullarında o oyuncu Selçuk İnan... Bu olaylarda affedilmez ağırlıkta bir faturası mı var ki o da çizik yedi. Burak Yılmaz’ı , diğerlerini de düşünürsek, “barış”a giden yolda ilk adımı atmalıyız. Tabi Terim şimdi bu oyuncuları kadroya alsa, bu defa da “Gördünüz mü, takım kötü gitti, üstünü çizdiklerine muhtaç kaldı” denecek. “Her şey Türkiye için” diyebilirsek ve her adımı buna göre atabilirsek, bu polemikleri, bu tartışmaları en az ve en hasarsız düzeye indirebiliriz.

Muhatap Federasyon’dur

Oynadığımız futboldan, aldığımız kötü sonuçlardan daha fazla, Fatih Terim’in aldığı para konuşuluyor. Ne diyorsunuz?
Burada bir eleştiri olacaksa, bunun muhatabı Fatih Terim değil... Terim, bu kontratı, bu parayı Futbol Federasyonu’na silah çekip zorla almadı. Eğer “Bu paralar olur mu?” denecekse , bunun muhatabı Fatih Terim’den önce, Futbol Federasyonu olmalı...

Maçtan bir gün önce Fatih Terim’in sözleşmesinin medyaya servis edilmesini nasıl karşılıyorsunuz?
Belli ki federasyonun içinde Terim’e karşı olanlar var. Bu sızmanın federasyon yönetim kurulu üyelerinden önce, profesyonellerden biri tarafından sızdırılmış olabileceğini düşünüyorum. Bir çırpıda FETÖ’cü diye 105 çalışanı bulup işten çıkartıyorsanız, pekala bu sızdırmayı yapanı da bulursunuz. Ayrıca Federasyon içinden, medya içinden Fatih Terim’e karşı organizasyon içinde olanların bulunduğu iddia ediliyor. Kimdir bunlar? Niye bir organizasyonunun içindeler? Ya da bunlar senaryo mu? Fatih Terim, “Sisin arkasını görüyorum” ifadesini niye kullandı?
Futbol Federasyonu sessizliğini, hatta son dönemlerdeki fazla hareketsizliğini bozmalı ve aktif bir çalışma ile bütün bu iddialı ve servis olayını açığa çıkarmalı... Böyle bir güçleri var, niyetleri de varsa, bunların hepsini en kısa sürede açığa çıkarırlar. Futbol Federasyonu her alanda çok daha aktif olmalı... Son dönemlerde çok hareketsiz ve çok sessiz kaldılar. Türk futbolunun tek konusu “yayın ihalesi” yapmak değil... Ayrıca bizim futbolu yönetim anlayışımızda her kuruma ve her kişiye fazla taviz veriliyor. Federasyon kuralları uygulamakta “acaba kim ne der, kim ne yapar” çekincesinden kurtulmalı.

Oynayacaksın, alışacaksın

Milli takım da dahil, kulüplerimiz dört günde bir maç oynamakta zorlanıyor mu acaba? Sonuçlara ve açıklamalara bakılırsa sanki böyle bir durum var gibi?
Bilal, milli takımın şu son dört gününe bakalım. Perşembe akşamı Konya’da Ukrayna ile oynadı. Maç gece 12.00’de bitti. Ertesi gün, Avrupa’nın en ucu İzlanda’ya 7 saatlik uçak yolculuğu yaptı, sadece cumartesi günü tam gün dinlendi, pazar günü İzlanda maçına çıktı. Artık futbolun sıkıştırılmış takviminde üç günde bir, dört günde bir maç oynamaya alışacaksın. Bizde bu sezon dahil, kırk yıldır devam ediyor: “Niye ben cumartesi oynadım, sen pazar oynadın? Niye 19.00 değil de 13.30...” Bırak gün hesabı yapmayı, özellikle hocalar saat hesabı bile yapıyor. Oynayacaksın, A-LI-ŞA-CAK-SIN kardeşim... Avrupa ile aşık atıyorsan, buna alışacaksın. Şikayet edeceğine, kendini geliştir, antrenman sistemini değiştir, üç günde-dört günde maç neyi gerektiriyorsa onu yap... Bu üç günde bir maç oynamaktan şikayet etmek, sanki acizlik ifadesi gibi geliyor bana... Bu konuda federasyonu destekliyorum. Başka türlü takvim yapamaz. Oynayacaksın ve şikayet etmeyeceksin. Zaten her şeye bir bahane üreterek bu günlere geldik.

“Fatih Terim’in sözleşmesi var, istifa etmez. Federasyon zaten kendisini destekliyor, federasyon da istifa etmez. Terim, bu kontratı, bu parayı Futbol Federasyonu’na silah çekip zorla almadı.”

Ne Terimle ne Terimsiz