Cristiano Ronaldo: 17 yaşında Sporting alt yapısına geçti. Bir sezon içinde Sporting U-16, U-17, U-18, B Takımı ve A Takımı'nda oynayan ilk ve tek oyuncu oldu. O yılın sonunda, Lizbon'da Jose Alvalade Stadı'nın açılış maçında, Manchester United'ı 3-1 mağlup ettiler. Ronaldo'nun performansını gören Manchester United'ın futbolcuları, Menajer Alex Ferguson'dan Ronaldo'nun transfer edilmesini istedi ve bu gerçekleşti.
Lionel Messi: Barcelona forması altındaki ilk maçına, 16 Kasım 2003 tarihinde, daha 16 yaş 145 günlükken çıktı. Porto ile hazırlık maçı oynuyorlardı. 17 yaş 114 günlükken de, ilk lig maçına çıktı. Messi böylece, La Liga maçına çıkan en genç oyuncu oldu.
Kylian Mbappe: İlk maçına 2 Aralık 2015 tarihinde 1-1 berabere kaldıkları Caen maçının 88. dakikasında Fabio Coentrao'nun yerine girerek çıktı. Bu maçta 16 yıl 347 günle, Monaco'nun en genç oyuncu unvanını, 21 yıl sonra Thierry Henry'nin elinden aldı. 20 Şubat 2016 tarihinde 3-1 kazandıkları Troyes maçının uzatma dakikalarında attığı golle, kulüp tarihinin gol atan en genç ismi oldu. 17 yıl 62 gün ile Thierry Henry'nin unvanını bir kez daha kaptı.
Dünyanın futbol zirvesinde yer alan üç ismin, kısa bir kariyer başlangıcı işte bu şekilde... Henüz 17-18 yaşlarında adımlarını atıp, yürüyen merdiven üzerinde koşarcasına basamakları tırmanan bu futbolculara benzer hikayeler var, bugün Süper Lig'de...
Fenerbahçe derbisinde Beşiktaş'ın 11'inde yer alan Emirhan İlkhan... Top hakimiyeti, soğukkanlılığı ve ne yaptığını bilen tavrıyla, bırakın 17 yaşında olmayı, bazılarının 27 yaşında ulaşamayacakları bir güç gösterisinde bulundu.
Derbide, sakatlığı nedeniyle olmayan 17'lik Arda Güler aranmadı mı? İsmail Kartal, Çağtay Kurukalıp'ı sahaya sürerken, hiç zorlandı mı?
Başakşehir'de, henüz 17'sine bile basmamış Efe Arda Koyuncu, Galatasaray karşısında stoper bölgesini doldururken, sadece anne ve babası değil, hocası, yöneticisi, hatta onu izleyen futbolseverler gurur duymadı mı? Bu hafta aramayın! Çünkü ay-yıldızlı ekiple birlikte, U17 Avrupa Şampiyonası'nda...
Trabzonspor'da, yine savunmada bulunan 19'luk Ahmetcan Kaplan, şampiyon takımda hiç sırıttı mı? Ağabeylerini arattı mı?
20 yaş üzerinde olanlara, henüz takımda yer bulamayan, ancak futbol kalitesiyle göz dolduranları hiç izleyemedik bile...
Bunların dışında; ligden düşen, takımdan kaçan futbolcuların yerine, ilk 11'de yer bulan Malatya'daki Atakan Müjde'yi, Mert Miraç Altıntaş'ı, Altay'daki Kazımcan Karataş'ı saymadık bile...
Türkiye Futbol Federasyonu'nun gelecek sezon uygulamaya koyacağı, 2001 ve daha küçük yaştaki bir futbolcunun ilk 11'de oynama zorunluluğu, kötü gibi görünse de hayra olacaktır.
Kimbilir; belki bunların arasından bir Ronaldo, bir Messi, bir Mbappe çıkacaktır...
İnşallah değişmez.
Güle güle harca!
Philip Cocu geldi, olmadı. Ersun Yanal geldi, uymadı. Erol Bulut geldi, oturmadı. Vitor Pereira geldi, duramadı. Löw zaten, hiç yaklaşmadı. Şimdi de, Jorge Jesus... Piyasada konuşulan maaşı, 7-8 milyon euro aralığında... Hadi en alttan hesaplayalım; 111.4 milyon lira... Fenerbahçe'nin son açıklanan harcama limiti, 534 milyon lira... Güle güle harca!
Fenerbahçe, "28 şampiyonluğun" kupasıyla, kendisine on küsur yıl önce yapılan kumpasıyla, birilerinin kravatıyla uğraşadursun, takım "kravat" olmuş, kimin umurunda...
İsmail Kartal, o "bitik" ve "yitik" takımı ayağa kaldırmış ama, Koç hala Jesus için Lizbon'da... Sarı-lacivertliler bugün Şampiyonlar Ligi için yoldaysa, "beğenilmeyen", "dudak bükülen", "yakıştırılmayan" Kartal sayesinde oysa...
Aykut Kocaman, Emre Belözoğlu, İsmail Kartal; hepsi "bizim evlat" sayılmakta ama bunların yerine gelen "evlatlıklar"ın çok daha hatırı var piyasada...
Tamam, İsmail Kartal, "emanetçi" kabul edildi. Lig bitti, bitecek; hala "esas oğlan" gelmedi. Hala transferi yönetecek bir kılavuz kaptan getirilmedi.
Ne gidecek belli, ne gelecek... Lokomotifin olan "futbol"da kayıpsın, rakiplerin yaptıklarına kulp buluyorsan ayıpsın!
Bugün, Konyaspor ikincilik avantajını korusaydı, ne yapacaktın?
Gerçekleşen basın toplantısında, Yüksek Divan Kurulu'nda yapılan açıklamada her şey, "Yüzde 100" doğru bile olsa, bunlar "başarısızlığı perdeleyen" suni bir gündem mi yoksa?
MHK Başkanı yabancı olacak
Merkez Hakem Kurulu (MHK) Başkanı bir yabancı olacak. Video Asistan Hakem (VAR) Koordinatörü yabancı olacak. Hakem İşleri Müdürü yabancı olacak. Süper Lig gözlemcileri yabancı olacak. Yabancılar, sadece Süper Lig ile 1. Lig hakemlerini kontrol altında tutacak. Hakemlerin eğitimleri de, yabancıların elinde olacak.
Bunları ben söylemiyorum. Eski hakem Ercan Durna'nın youtube kanalında ağzından dökülenler... Durna, Uluslararası Futbol Birliği Kurulu (IFAB) Direktörü David Elleray'ın Türkiye Futbol Federasyonu adına hazırladığı rapordan bunların çıkacağı iddiasında... TFF Genel Kurulu'nda bunların oylanacağını, eğer kabul edilirse, gelecek sezon bu uygulamanın gerçekleşeceğini belirtiyor.
Her şeye yabancı olduğumuz gibi, hakemliğe de yabancı olacağız anlaşılan... Kimse şikâyet etmesin! Kendi eden kendi bulur. Yusuf Namoğlu'nu, Zekeriya Alp'i, Serdar Tatlı'yı, onu, bunu, şunu beğenmeyenler, yarın David, Hans, Pierluigi ile karşı karşıya kalır.
Aynı üçüncü dünya ülkeleri gibi...
Dünya futbolunun devlerine yetişmeye çalışırken, "ayak futbolu"nun cüceleri arasında kendimize yer edinmeye çalışıyoruz.
Hayırlısı...
Bu arada Durna, hakem atamalarını 5 kişilik bir ekibin yapacağını, bunlardan birinin Kulüpler Birliği temsilcisi olacağını söylüyor.
Yetmez... Atama komitesi, Ahmet Ağaoğlu, Ali Koç, Ahmet Nur Çebi, Burak Elmas ile yabancı MHK Başkanı'ndan oluşsun. Şikayetler de son bulsun.
Ne oldu şu naklen yayınlar?
Türkiye Futbol Federasyonu'nun naklen yayın hakları ihale komisyonunda kimler vardı? Nihat Özdemir, Servet Yardımcı, Mehmet Baykan, Erhan Kamışlı, Kadir Kardaş, Ahmet Ağaoğlu, Ali Koç, Burak Elmas, Mehmet Sepil ve Göksel Gümüşdağ.
TFF Başkanı Nihat Özdemir ayrıldı. Yardımcılarından Mehmet Baykan ile Erhan Kamışlı ayrıldı. Göztepe'nin sahibi Mehmet Sepil gitti. Burak Elmas ayrılmak üzere...
Eeee, ne oldu şu yayın ihalesi? Şansal (Büyüka) Ağabey, "Digiturk ile yapılacak anlaşma yakında açıklanır" demişti, o da olmadı.
Aslında, hepimiz biliyoruz işin beIN Sports dışına çıkmayacağını... Ama ne şartla? Onları görmek, bilmek istiyoruz.
Kulüpler de, harcama limiti diye tutturuyor. Fakat naklen yayın gelirinin ne olacağı belli olmadan, nasıl hesaplanacak? Ne kadar kazanacağını bilmeden, transfer nasıl yapılacak?
Merak etmeyin; bizde kervan yolda düzülür.