Kasımpaşa maçını seyrederken aklıma Fikret Orman geldi.
Hani, "Bir çuval inciri berbat etmek" deyimi sanki bugün için söylenmiş olmalı...
Stat büyük iş... Hele bunu kendi cebinden yapıyorsan daha büyük iş... Ancak "2. Seba" olabilmek o kadar kolay iş değil!
Bir kere rakibine saygılı olacaksın, mütevaziliği elden bırakmayacaksın. Hele taraftarını "zengin-fakir", "faydalı-faydasız" diye hiç ayırmayacaksın. Bin düşünüp bir söyleyecek, sadece Beşiktaşlıların değil, rakip taraftarın da saygısını kazanacaksın. Şampiyonluk şarkılarını da son maça bırakacaksın.
Arena'da "şampiyonluk turu atacağız" derken, Dolmabahçe'deki çay bahçesinde "soğuk su" içmek de var; bunu unutmayacaksın. Herkes, "Şampiyonuz" derken, sen "Dur bakalım" diyeceksin.
* * *
Bunları düşünürken bir de Rıza Çalımbay geldi aklıma... Evet, Kasımpaşa Teknik Direktörü... Evet Beşiktaş'ın rakibi... Ama, "Sezon sonunda kim şampiyon olsun?" deseler, tereddütsüz "Beşiktaş" der.
"Adam gibi adam" olmak böyle bir şey işte... Gerektiğinde bağrına taş basıp, iş ahlakını konuşturmak bu çeşit oluyor işte... Rıza Çalımbay gibi, Hamza Hamzaoğlu gibi, Aykut Kocaman gibi teknik "adam"lar çoğaldığı sürece Türk futbolu level atlayacaktır, biline...
* * *
Kanatlar olmayınca Kartal da uçamıyor! Bir yanda Kerim, diğer yanda Olcay, hiç olmayacak kadar kötü olunca Beşiktaş'taki organizasyon bozukluğu had safhaya ulaştı. Quaresma öyle bir arandı ki...
Oğuzhan çabaladı, Sosa uğraştı. Atiba herhalde hastalığının etkisinden olacak duraksadı. Tolga gibi bir zenginlikten Boyko gibi birinin eline kalınca, Beşiktaş'ın kazanması da mucizelere kaldı.
Eğer Koita biraz akıllı olsa, Beşiktaş beş dakikalık uzatmada beşlik bile olabilirdi.
Yine atalarımızın sözlerine müracaat edelim ve "Her şerde bir hayır" vardır diyelim. Beşiktaş, ancak böyle bir tokatla "pembe rüya"dan uyanacak ve kalan maçlar için daha dikkatli olacaktır.