Eğer Kayserispor-Beşiktaş maçını izlemediyseniz, skora bakıp, tatsız tuzsuz bir mücadele varmış gibi düşünebilirsiniz. Ancak bu pozisyon zenginliğinde cimrilik(!) kaleci Muammer'deydi. Sahanın en iyisinin o olması, Beşiktaş'ın ne kadar kaçırdığının, Kayserispor'un ise nasıl ucuz kurtulduğunun en güzel ifadesiydi.
Fenerbahçe karşısında da, Galatasaray beraberliğinde de Kayserispor, elinden geleni fazlasıyla yaptı. Ancak kalibresi Beşiktaş'a yetmedi.
Aboubakar hızla gol kaçırma rekortmeni olma yolunda ilerliyor. Yerine geldiği Mustafa Pektemek'in bile yerini doldurmayı beceremedi! Hani Mustafa bile Başakşehir'de iki gol, iki asistle katkı verdi.
Beşiktaş, çift forvetle oynamayı bir türlü beceremiyor. Şenol Güneş, eldekilerle çorbayı biraz daha tatlandırmak istiyor ama nicelik, niteliği artırmıyor maalesef... Güneş haklı! Bu kadar kaliteli oyuncu bir araya gelmişse herkesin kafası karışır! Bir de herkesin yüzü gülsün diye uğraşırsa, hiç beklemedikleri de başına gelir. Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık...
Şenol Hoca ayrıca bir değil, bin düşünüyor. Üç gün sonra Napoli ile oynayacak. Burada nasıl olacak, orada nasıl oynayacak? Kafada yığınla soru... Gel de çık işin içinden...
Bazı futbolcular vardır, rakibin gardı düştüğü anda devreye girer, halleder. Ömer Şişmanoğlu da o model... Ben olsam ona hiç ilk 11'de şans vermem! Ama o olmadan da maça gelmem. 60'ta oyuna kat, yan gel yat...
Ömer demişken, ona asistanlık yapan Beck için de iki kelime etmeden olmaz. Gökhan Gönül de gelse, başkası da olsa, Beck tam bir Alman disiplini içerisinde oynuyor, formayı hak ettiğini de gösteriyor. Kayseri karşısında bir de asist yaptı, aferini kaptı.
Beck öyle de, Caner farklı mı? Beşiktaş'ın sol kanadını o kadar fazla çalıştırdı ki, Kadir Has Stadı'nın taç çizgisi yanındaki çimler ağladı!
Kayserispor işini gücünü bırakmış, gözünü Welliton'a dikmiş. O atarsa var, yoksa yoklar. Ama bu sarı-kırmızılıları kurtarmaya yetmez. Acil olarak B, C planlarını bulmaları gerekli... Umut devreye girmeli, Nakoulma daha da yüreklenmeli...