Fenerbahçe, Bursa'dan elini kolunu sallaya sallaya çıkmak istiyordu. Çünkü Beşiktaş'ın kaybettiği Kardemir Karabük maçıyla kolu kanadı kırılmış, kupa maçının ardından arayı açmak bir yana, Başakşehir, Galatasaray ve Fenerbahçe ile kol kola gezmeyi tercih etmişti!
Böyle avantajlı bir durum sonrasında galibiyet için kolları sıvayan Fenerbahçe, henüz 22. dakikada Sivok'un uzattığı koluyla penaltıyı buldu. Kaleci Harun uzandı, kolu kısa kaldı.
Lens elini kolunu sallaya sallaya sahada dolaşırken, hızlı hücumlarda ise kol verme görevi Alper Potuk'a aitti. Sol kolda İsmail Köybaşı bir ileri, bir geri derken, Hasan Ali'nin yokluğunu hiç mi hiç hissettirmedi. Keşif kolu olarak sürekli Bursaspor kale çizgisine yakındı. Tıpkı sol açık gibi...
Bursaspor'da ise bir inançsızlık hakimdi. Maça başlarken bile, puan almayı düşünemeyecek kadar ürkek, tedirgin; teknik direktör Mutlu Topçu, bas bas "Atılacağım" diye bağıran Jovic'i çıkaramayacak kadar basiretsizdi. Bu durum az daha puanı yeşil-beyazlıların kollarının arasından koparıp götürecekti.
90 dakikalık dilimde penaltı vuruşuyla birlikte sadece üç kez rakibi yoklayan Bursaspor, hakem Halil Umut Meler'i kafakola(!) almış olacak ki Kjaer'in göğsüne yasladığı kolundan dönen topla bile penaltıyı kazandı. Verdiği ilk penaltı belki tartışılır, kişiye göre yorumlanabilirdi. Ama ikincisi "tartışmasız"dı. Penaltıdan eser yoktu. Fenerbahçe'ye kara bir gece yaşatan kol, maçı karakolda bitirecekti. Neyse ki olmadı.
Bursasporlu taraftar, beklemediği bir anda gelen golle bir puana ulaşırken, alkışlamaktan kolları koptu!