Mustafa Anıklı

Mustafa Anıklı

mustafa.anikli@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Galatasaray, tarihte görülmemiş bir genel kurul yaptı. Neredeyse 24 saate ulaşan toplantıda sinirler gerildi, sataşmalar gerçekleşti. Ancak süreç çok iyi işledi ve sağ-salim bitti.

Başkan Burak Elmas için her ne kadar işler iyi gitmese de, belki de hayırlı oldu! Baksanıza, cep delik-cepken delik... Bir de bütçeye onay verilmeyince, durum işin içinden çıkılmaz bir hal aldı. Bunca ödeme, arkadan gelen transfer dönemi ve işin daha da çıkılmaz noktaya gitmesi, Başkan Elmas için devam etmesi imkânsız bir süreç olacaktı. Bu yüzden Elmas, belki de genel kurula bir teşekkür borçlu olmalı...

Haberin Devamı

Asıl ilginci, bazı kulüpler bir oda dolusu insanı bir araya getirmekte zorlanırken, o kadar saat, 1385 kişiyi orada tutabilmek... Gerçekten güçlü bir irade, çelik gibi bir inanç gerekiyor. Olumlu ya da olumsuz... Bunu "demokrasi"nin bir tezahürü olarak mı görmek gerekir ya da bir "kan davası"nın devamı mı, onu bilemem.

Elmas sözünü tuttu, ibra olmadığı için tüzük gereği seçime gitme kararı aldı. İlk fırsatta da, bunu duyurdu: 30 Nisan...

Bugün 38 puanı bulunan Galatasaray'ın, bu tarihe kadar 4 karşılaşması var. Karagümrük, Fenerbahçe, Yeni Malatya, Altay... Zor maçlar...

Düşme hattının en üstündeki Altay ile arasında 9 puan bulunuyor. Ve başkanlık seçiminin ardından, oynanmayan 4 maç daha olacak. Her ne kadar sezonun 34 haftası, Elmas dönemi olarak geçilse de, sezon sonundaki konum, yeni başkanın hanesine yazılacak.

* * *

Başkan yardımcısı Bikem Kanık, 31 Aralık itibariyle kulüp ve bağlı ortaklıkların borcunun 2 milyar 561 milyon TL olduğunu açıkladı. Ancak Galatasaray Spor Kulübü Derneği'nin, Sportif AŞ'ye 1 milyar 600 milyon lira borcunun olduğu da belirtiliyor. Ekonomiden fazla anlamayan bir spor gazetecisi olarak düşündüm, bu rakam hangi kalemde? Borcun dışında mı, yoksa içinde mi?

Yine haddim olmayarak kafama takıldı; Sportif AŞ'ye olan bu borç, yarın derneğin taşınmazları için tehlike olabilir mi?

* * *

Galatasaray'ın efsane Başkanı Faruk Süren, geçen dönemde ibra tehlikesiyle karşı karşıya kalan Mustafa Cengiz ile perde arkasında konuşmuş, "Seçim kararı alırsan ibra edilirsin" tavsiyesinde bulunmuştu. Aynı Süren, bugün damadını niye uyarmadı acaba? Ya da, "tavsiye"de bulundu da, Başkan Elmas mı kabul etmedi? Malum Süren, damadına, seçime girmemesi tavsiyesinde de bulunmuş, "Daha erken" demişti.

Haberin Devamı

* * *

Genel kurulun kahramanı(!), kesinlikle Işıtan Gün idi. Kendisi orada olmasa da, kürsüye çıkanların çoğunun dilinde o vardı. Kulüple yaşadığı "maddi çatışma", kadınları küçük düşürücü tweetleri gündemin ilk sırasında yer alırken, Başkan Burak Elmas, kendini feda edercesine onun ardında durdu. Herkesin kafasındaki soru; "Neden acaba?"

Ancak genel kuruldaki ilginç bir sav da, şu oldu:

Altınordu, 27 Temmuz'da Yiğit Emre Çeltik'i bedelsiz olarak, Işıtan Gün'ün başkan olduğu Fortuna Sittard'a gönderdi. Tam da o tarihlerde Galatasaray, Niğde Anadolu FK'yı Altınordu'dan satın aldı.

Bunu aktaran üye, ne demek istedi acaba?

* * *

Eski dönemde ne olursa olsun, "ibra" bir silah değildi. "Can düşmanı" da olsa, ibrasızlık, kulüp için bir kara leke gibi görünürdü. Hele mahkemeye vermek, "ayıp"tı. Ama "ibra", "nağme" oldu. Artık her yolu mubah gören makyavelist düşünce, futbolun kılcal damarlarını saran bir kanser haline geldi.

Haberin Devamı

Eğer kazınmazsa, bunun sonu hüsran olacaktır.

 

***********************

 

Tahkim bu kararı nasıl verdi? 

Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu, "devrim" niteliğinde bir karar aldı. 12 hakem de, başvurularının karşılığını...

Kimine göre "operasyon", kimine göre "yeniden yapılanma" olarak düşünülen, ünlü hakemlere el çektirme, Tahkim'den döndü.

7 kişiden oluşan bir kurul, aldığı kararlarla TFF'nin güdümünde olduğu iddia edilen bu kurul, nasıl oldu da, böylesine bir karara imzasını attı?

5'e 2 oy çokluğunda, karşı oy kullananların argümanlarının ne olduğunu, 5'inin düşüncesi, 2-3 hafta sonra gerekçeli kararda görülecek.

Bugüne kadar birçok kararı tartışılan bir Tahkim, nasıl oldu da bu, "tarihi olay"a imzasını attı diye sorduk ya... "Nasıl olsa sezon sonunda gidiyoruz"un bir tezahürü mü oldu? Yoksa, -karnından konuşanların söylediği gibi- bazı kişilerin etkisi var mıydı?

Ne olursa olsun, alınan karar, en azından, Türk futbolunun Avrupa'ya penceresi olan Cüneyt Çakır ve arkadaşlarının önünü açtı. A Milli Takımımızın bulunamayacağı Dünya Kupası'na hakemimizle bu kadar yaklaşmışken, görev vermeyerek bunu engellerse, Ferhat Gündoğdu ve arkadaşları, -makul bir neden gösteremedikleri sürece- tarihe "kara bir leke" olarak geçecektir.

 

Kırmızı ve beyaz kaslar

Oldum olası Yılmaz Vural sözünü odaktan, gözünü budaktan sakınmaz. Her daim gerçekçi tavrı, onu, freni tutmayan bir kamyon gibi gösterir. Zücaciye dükkanına giren fil gibidir. Ancak zararı hep kendinedir.

Türk futbolunda, "saç ayağı" olarak gösterilen Fatih Terim, Şenol Güneş ve Mustafa Denizli'ye göre tek farkı, ardında bir büyük camia bulunmamasındandır. Yoksa Vural, ne onlardan daha az bilgi sahibidir ne de beceri yoksunu...

Küçümsemek için kesinlikle değil; ancak İsmail Kartal'ın iki kez göreve geldiği yerde Yılmaz Vural, Fenerbahçe için hiç düşünülemez miydi? Ya da on yıldan fazla teknik adamlık yapıp, 59 yaşında Galatasaray'la buluşan Domenec Torrent'ten daha mı başarısız olurdu? Beşiktaş, Valerien Ismael'e takımı teslim ederken, Vural'a göre ne fazlasını görmüştü?

Bunun gibi birçok soru sorulabilir, çoğaltılabilir. Burada Yılmaz Vural'ın PR'ını yapacak değilim. Vural üzerinden anlatmak istediğim, yönetimlerin "tercih" konusundaki gözü kapalı tavrıdır. Maksat; bilgi, beceri, yabancı dil ve eğitim ise, en kralı Vural'da mevcuttur.

Bundan neredeyse 30 yıl önce, "tıfıl" bir muhabirken, Özkan Sümer ile Yılmaz Vural arasındaki bir sohbete şahitlik ettiğimde, henüz hiçbir şey bilmediğimi anlamıştım. Sümer ve Vural, kırmızı ve beyaz kasların yapısını konuşurken, bununla ilgili bilimsel çalışmayı tartışıyordu. Onlar bunu konuşurken, kenardakiler sadece yüzlerine bakıyordu.

 

Ne güzel...

Trabzonspor Divan Kurulu Başkanı Ali Sürmen, geçmişi unutmamak adına, bir çalışma başlattıklarını, bu kulübü kuran ve bugünlere getiren her başkanı ziyaret edeceklerini, vefat edenlerin de mezarı başında anılacağını açıkladı. Sürmen, "Mirasçılar, miras bırakanları unutmamalı" diye de ekledi.

Ne güzel...

Fenerbahçe, bir efsanesini daha kaybetti. Lefter Küçükandonyadis ve Can Bartu'nun kaptanlığını yapan, tam 10 yıl sarı-lacivertli formayı taşıdıktan sonra, bir dönem Galatasaray formasını da giyen Naci Erdem'i... Fenerbahçeliler, Erdem'e yakışır bir şekilde bunu sosyal medyasına taşıdı.

Ne güzel...

Ancak asıl "erdem" Erdem'inkiydi. Yaş olarak onu yakalayamasak da, dilden dile dolaşan çarpıcı söylemi, karakterinin aynasıydı. Futbolculuğunun ardından teknik adamlığa soyunan Naci Erdem'in yolu Sakaryaspor ile kesişti. Fakat, istenen saha sonuçları alınamayınca, kulüple hoca arasındaki yollar ayrıldı. Bunun üzerine Erdem, bugünkü teknik adamlara adeta ders verecek bir tavırla, yönetimin karşısına geçti ve dedi: "Başarılı olamadım. Bu nedenle son iki aylığımı vermeyin."

Ne güzel...