Allah'tan kupa maçları var da, Beşiktaş'ın nasıl bir takım olduğunu unutmadık. Ancak eminim ki siyah-beyazlılar, bu iki kupa maçını da unutmak isteyecektir.
Sivas Belediyespor karşısındaki kazanın benzeri değil ama farklı pozisyonunda bir sıkıntı Bucaspor karşısında kendini gösterebilirdi. Onur'un yardımıyla bulunan ilk gole, Sancar kanalıyla gelen penaltı eklenince Kartal iyice rahatladı. Bucasporlu iki oyuncu olmasa ne olurdu bilmem!
İlk yarıda Olcay Şahan'ın cömertliğine, ikinci devrede Gökhan Töre de eklendi. Beşiktaş'ın teknik patronu Şenol Güneş, elinde bulundurduğu Cenk Tosun'u belli ki 60 sonrasına saklamıştı. Eğer kötü bir durum olsa, takım golü bulamasa Cenk'e fırsat tanıyacaktı. Olmadı, Mario Gomez'i biraz dinlendirdi.
Güneş'in en büyük artısı, Kerim Frei ile ikinci 45'e başlayıp, Bucaspor karşısında baskıyı arttırmasıydı. Bunun da büyük faydası oldu bence... Nitekim, onun rakip ceza alanını karıştırması pozisyonları artırdı.
Skor bu mu olmalıydı? Hayır... Çok daha fazla gol gösterebilirlerdi, olmadı...
Ligdeki liderlik avantasını karla karışık(!) Fenerbahçe'ye kaptıran Beşiktaş için bundan sonrası daha önemli... Yeni transferler Boyko ve Alexis Delgado kulübede, Marcelo ise henüz evindeydi. Üçü ne katar, hangisi oynar; Güneş'in bileceği iş... Ancak ikisinin stoper, birinin kaleci olması, Şenol Hoca'nın tüm sorunlarının savunmada olduğunu gösteriyor. Fakat Buca karşısındaki gol hovardalığı inşallah bu maçla ilgilidir!
Peki bu Beşiktaş, beş puan fark yapan Fenerbahçe'yi yakalayıp, geçebilir mi? Bu kupa maçlarının ışığı altında pembe gözlüklerle bakabilmek zor. Fakat, bu haftadan itibaren farklı bir Beşiktaş'ın sahada olacağını da unutmamak gerek. Yeni isimler, bunlarla rekabete girecek oyuncular ve kendisini toparlamak zorunluluğunda olanlar... Tüm bunlar, siyah-beyazlılar açısından pozitif gibi görünüyor. Ama futbol sahada oynanıyor!
Fenerbahçe mi? Onlar da kupada aynı Beşiktaş gibiydi. Tatsız, tuzsuz ve ruhsuz!