03.01.2020 - 10:36 | Son Güncellenme:
AA
Merkez Hakem Kurulu Başkanı Zekeriya Alp, 2019-2020 sezonunun ilk yarısının tamamlanmasının ardından bir basın toplantısı düzenledi. TFF Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri Orhan Saka Konferans Salonu'nda yapılan toplantıya Merkez Hakem Kurulu üyeleri de katıldı.
İlk yarı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Zekeriya Alp, şu açıklamalarda bulundu: "Sezon başından beri birçok konuda tartışmalar yaşandı. Biz de herhangi bir açıklama yapıp bu tartışmaların bir parçası olmak istemedik. Bu nedenle prensip olarak göreve geldiğimiz günden beri herhangi bir basın toplantısı veya açıklama yapmamaya özen gösterdik.
Bizim bu kararımızdan dolayı, bazı kesimlerce farklı algılar oluşturuldu. Her sene devre arasında rutin olarak yaptığımız basın toplantısını, bu tür tartışmalara açıklık getirmek için bir fırsat olarak değerlendirdik ve bugün bir arada olmanın faydalı olacağını düşündük. Hepinizin bildiği üzere; Sayın Nihat Özdemir başkanlığında oluşan Türkiye Futbol Federasyonu tarafından 4 Temmuz 2019 tarihinde Merkez Hakem Kurulu olarak bu göreve atandık. Kendisine ve yönetim kuruluna, bize verdikleri destek için çok teşekkür ediyoruz.
Hakem camiasına önderlik etmiş, birbirinden değerli, tecrübeli ve Türk hakemliğine önemli hizmetlerde bulunmuş kurul arkadaşlarımla birlikte derhal çalışmalara başladık. 6 ay gibi kısa sürede; Türk hakemliğinin geleceğini belirleyen ve görünmeyen birçok işe imza attık. Şimdi bunları sizlerle paylaşmak istiyorum…
"Uilenberg ile yeniden sözleşme imzaladık"
-Çok kısa sürede bir önceki sezondan gelen mevcut verilerle yeni klasmanları belirledik.
-MHK Eğitim Danışmanı Jaap Uilenberg ile yeniden sözleşme imzaladık. Yardımcı Hakem Eğitimcisi olarak Giovanni Stevanato'yu, Hakem Gelişim Danışmanı olarak da Burçin Keskin'i göreve getirdik. UEFA gözlemcisi Jorn West Larsen ve FIFA Hakemi Danny Makkalie gibi isimlerle eğitim kadromuzu güçlendirdik.
-Eğitim kadromuzdaki bu arkadaşlarımızla birlikte hakemlerimiz için 'koçluk geliştirme grubu' oluşturduk, bireysel koçlar atadık. Hakem gelişim kampları, Jaap Uilenberg ve UEFA Gözlemcisi Jorn West Larsen'in yaptığı uygulamalı maç izleme çalışmaları hakemlerimize ciddi katkılar sağladı. Ayrıca, eski FIFA hakemlerimizden oluşturduğumuz bir Scouting Ekibi ile MHK tarafından belirlenen genç hakemlerin takibini sağladık.
-VAR sisteminin ikinci yılında VAR sayımızı artırmak için çok önemli bir proje hayata geçirdik. 2. Lig'de görev yapan klasman hakemlerinin tamamı taradık. Teorik eğitimler, video testler, simülatör çalışmaları, saha uygulamaları ve canlı maç organizasyonları sonrasında 10 VAR ve 3 AVAR hakemi daha ligin ikinci yarısında görev yapabilecek duruma getirdik.
-Bilimsel çalışmalarımız kapsamında haftalık 'Birlikte Çalışalım Projesi'ni başlattık. Oyun kuralları konusunda güncel kalmaları için her hafta hakem ve gözlemcilere 5 sorudan oluşan "Oyun kuralları testi" gönderiyoruz ve Türkiye genelindeki 5 binin üzerindeki hakem ve gözlemciden online olarak cevaplarını alıyoruz. Bu verileri, hem katılanlara hem de İl Hakem Kurulları'mıza ileterek eksikleri gideriyoruz.
-Talimatlarda yapılan değişikliklerle, kadın hakemlerin erkek liglerinde maç yönetmesinin önü açıldı. Kadın hakemlerimiz 2. lig ve 3. lig maçlarında görev almaya başladılar. Sırada ise "Kadın Hakem Gelişim Kampı-Kadın CORE" projesi var. Ligin ikinci yarısında bu projeyi de hayata geçireceğiz.
-Ayrıca, hakemlere maçlarda yaşanan tartışmalı pozisyonların videolarının gönderilerek yorumlarının alınması, eğitim çalışmalarımız kapsamında Jaap Uilenberg tarafından aylık toplantılar, eski futbolcuların hakemliğe kazandırma projesi kapsamında Türkiye Profesyonel Futbolcular Derneği iş birliğinde Aday Hakem Kursu ve "eğitimcinin eğitimi" seminerleri düzenlenmesi, Hakem Fiziksel Gelişim Ekibi genişletilerek yenilenmesi gibi çalışmalara imza attık.
Şimdi biraz da geleceğe yönelik yaptığımız, çok önemli gördüğümüz bazı çalışmalardan bahsetmek istiyorum.
Kadromuzda Türk hakemliğine önemli hizmetlerde bulunan çok tecrübeli isimler bulunuyor. Ancak bu hakemlerimiz yaş haddinden dolayı kariyerlerinin sonuna gelecekler. Bu nedenle genç hakemlerimize verdiğimiz önem itibariyle birçok yeni isme görev verdik.
"Yeni bir jenerasyonu hazırlamak zorundayız"
Mutlak surette MHK olarak yeni bir jenerasyonu hazırlamak zorundayız ve bunun adımlarını sezon başından itibaren atmış bulunuyoruz. Az görev alan hakemlerimizi kazanma yolunda adımlar attık. Bu çabalarımızla her maçın altından kalkacak daha geniş bir hakem havuzunu oluşturmayı hedefledik.
Biraz sabır edilebilirse, bunun meyvelerini de yakın zamanda toplayacağımıza inanıyoruz. Bir hakem için Uluslararası temsil çok önemlidir. FIFA kokartlı hakemlerimizin bu sezon daha çok maç yönetmesi bizleri gelecek adına daha da umutlandırdı. 1 Temmuz'dan bu yana şu ana kadar UEFA'dan hakemlerimize gelen maç sayısı 35, gözlemcilerimiz ise 38 maç aldı.
Elit kategorideki hakemimiz Cüneyt Çakır ile birlikte 1. Kategoriye yükselen Ali Palabıyık kardeşimiz bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde görev aldı. İnşallah o da Cüneyt gibi uzun yıllar bu ligde ülkemizi temsil edecek.
Sizlerin ve kamuoyunun dikkatini çekmek istediğim birkaç konu daha var. En önemli hassasiyetimiz; saha içerisinde futbolcuların, kenar yönetimde bulunan teknik adamlar ve görevlilerin, saha kenarından hakemin vermiş olduğu herhangi bir karar sonrası, sözle veya el kol hareketleriyle yaptığı aşırı itirazlarla sahaya müdahil olmaları, bulundukları alanı terk etmeleri, seyirciyi ateşleyen ve galeyana getirdikleri tutum ve davranışlar, asla tasvip etmediğimiz ve hakemlerimize kesin talimat verdiğimiz en önemli konu.
Hakemlerimizin maç yönetirken kişiliklerini rencide edici her türlü harekete karşıyız. Bu manada asla taviz vermeyeceğiz. İlk yarıda çoğunlukla bunun müspet sonuçlarını gördük. Tüm bu çalışmalarımız, tüm çabalarımız en az hatayla maçların yönetilmesi, VAR'ın uluslararası standartlarda Türk futboluna katkı sağlayacak şekilde uygulanmasıydı.
"VAR sistemi adaleti sağlam için getirildi"
VAR Sistemi adaleti sağlamak için getirildi ve VAR'ın futbola katkısı inkar edilemez bir gerçek. 2 yılda geldiğimiz noktayı özellikle Avrupa'yla karşılaştırdığımızda çok olumlu buluyorum. Bugün Avrupa'nın birçok ülkesinde VAR kaosu yaşanıyor. Gerek teknik direktörler gerekse yöneticilerden sürekli şikayet ediyor. VAR henüz yeni bir sistem, tam olarak yerleşmedi. Bu da tartışmalara yol açıyor.
Özellikle VAR konusunda geldiğimiz aşamayı anlatması açısından geçen yıl ile bu yılki bazı verileri sizlere anlatmak istiyorum.
İlk yarıda VAR'dan 738 pozisyon kontrol edildi. Bu rakam geçen yıl 881'di ve 143 azalma dikkat çekiyor ki, bu da hakemlerimizin daha az pozisyonda şüphe duyması anlamını taşıyor.
En önemli gelişimi inceleme sayısında görüyoruz. 2018-2019 sezonunun ilk devresinde 70 olan kontrol sayısı, 43'e indi. Yani VAR'a başvurma konusunda UEFA standartlarına doğru ilerlediğimizi görüyoruz. Sahada yapılan inceleme sonucunda geçen yıl 23 karar değişirken bu sayı bu sezon 4 olarak gerçekleşti. Hakemlerimiz böylece 1 yılda gereksiz VAR incelemesinden vazgeçerken sistemi daha verimli kullanma yolunda önemli bir adım attı. VOR, yani saha kenarı incelemesi sonucu düzeltilen karar ise 23'ten 26'ya yükseldi. Yine 93 olan toplam müdahale sayısı da 69'a düştü.
Burada bir detaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Geçen yılki 23 gereksiz incelemeyi çıktığınız zaman sayı 73'e 69 oluyor ki bu da "Bu sene VAR hiçbir şeye karışmıyor" algısının yanlış olduğunu gösteriyor. Yani hakemlerimizin bir yılda doğruyu bulma konusunda büyük bir gelişim gösterdiğini görüyoruz.
VAR ortalamalarına bakarsak hafta başına müdahale ortalamasının 5.47'den 4.05'e gerilediğini, 1.64 olan maç başına müdahale ortalamasının 2.22'ye yükseldiğini görüyoruz. Bunlar VAR'daki gelişimin belgesi olarak değerlendirebileceğimiz rakamlar..
Bu sene saha incelemesi ortalamasının 127.27 saniyeden 131.84, VOR incelemesinin de 93.09 saniyeden 101.15'e çıktığını gözlemliyoruz. Bunun temel nedeni ise özellikle sezon başında yaşanan spesifik pozisyonlar ve yeni VAR hakemlerimizin tecrübe kazanma sürecinde olması. Bu sayılar her geçen hafta daha da düzeliyor. Yine 54.52 olan topun oyunda kalma süresinin 54.18'e indiğini görüyoruz. Bunun da inceleme süresinin artmasının etkisiyle gerçekleştiğini söyleyebiliriz.
Özetle doğru kullanım konusunda mesafe kat ettik ancak oyunun soğuması problemini tam anlamıyla çözemedik. Bu konu Premier Lig başta tüm liglerde yaşanan bir sorun. Bu sorunu da zamanla gidereceğiz. Ülkemizde hakemlik yapmak zor bir görev ve bu görevi üzülerek söylüyorum ki, futbolun tüm paydaşları olarak daha zorlaştırdık ve zorlaştırıyoruz.
İlk yarısı geride kalan ligimizde, belki de; hakem hataları hiç bu kadar tartışılmamış, bir taç, bir korner, bir penaltı, bir faul için hiç bu kadar açıklamalar, bildiriler yayınlanmamış, sosyal medyada özellikle senaryolar üretilmemişti. Ne acıdır ki, futbol ailesi olarak hatayı en aza düşürmesi için getirdiğimiz teknolojiyle hakemlerimizi daha tartışılır hale getirdik.
Dünya kupası standardında, aynı firmaya bağlı ekip tarafından çizilen çizgide bile kusur aradık. Tribün baskısı, sosyal medya baskısı, kamuoyu baskısı, kuralların ve aklın önüne geçti… Protokolü sabit, çerçevesi belli uygulamalar, uluslararası platformda kabul görmüş her karar, ölçüsüz, orantısız ve kural tanımaz boyutta irdelendi. Gri her pozisyon, kurgulanmış senaryoya dönüştü.
Ne üzücüdür ki, bize iletişime açık olun diyenler, futbolun içindeki paydaşları temsil eden kişilerle yapılan bir görüşmeyi farklı üsluplarla yorumlayanlar, arkasında akıl almaz şeyler arayanlar, oysaki bu görüşme ile yanlış bilgilerin düzeltildiğini hiç düşünmedi, aklına getirmedi.
Maalesef, öyle anlar oldu ki sorumluluğumuz altındaki hakemlerimizle bir araya geldiğimiz için neredeyse suçlu ilan edildik. Ortalığı yangın yerine çevirenler, suyu bulandırmak isteyenler sadece ve sadece hakemliğe değil Türk futboluna zarar veriyor.
"Eleştiriye açığız ama hakaret içermesin"
Soruyorum sizlere; bizlerin hakemlere adil maç yönetin söyleminin dışında ne söylemi olabilir, bir hakemimizin dürüstçe maç yönetmekten başka ne amacı olabilir? İlla herkesi mutlu edecek bir kural icat etmek mi gerekiyor. Eleştiriye tabi ki açığız. Yeter ki, eleştiri saygı çerçevesinde olsun, hakaret içermesin.
Şunu unutmayın ki, hakemlerin başarısı, futbolun tüm paydaşlarının desteği ile mümkün. Başkanlarımız, yöneticilerimiz, teknik direktörlerimiz, futbolcularımız ve medyamız hep birlikte hareket edersek çözümün anahtarını da bulmuş oluruz. Diliyorum böyle bir tablo oluşur ve ligin ikinci yarısı daha huzurlu bir ortamda oynanır. Soru cevap bölümüne geçmeden önce; iki konuya buradan açıklık getirmek istiyorum.
Zorlu'daki toplantının detayları
Tüm detayları ile gerek Zorlu'da gerçekleşen toplantıyı gerek Fenerbahçe-Beşiktaş maçının hakemleri ile yaptığım görüşmeyi anlatmak istiyorum.
Değerli Federasyon Başkanımızın daveti ile Fenerbahçe Kulübü başkanı Sayın Ali Koç ve Sayın Semih Özsoy'la gerçekleşen görüşmede MHK Başkanı olarak benim bulunmamın ana sebepleri, yazılı ve görsel basında; kural hatası, IFAB raporu, atamalarda hakemlere sonraki hafta görev verilip verilmemesi ve penaltıların tekrar edilip edilmemesi gibi konuların gündem haline getirilmesi ve özellikle bunların herkes için rahatsız edici boyutlara ulaşmasıydı.
Alanya-Fenerbahçe maçıyla ilgili… O maçta 2 defa kural hatası yapıldığı iddiasıyla Fenerbahçe kulübünün başvurusu olmuştu. Önce Sayın Ali Koç, konularla ilgili tüm çekincelerini bu görüşmede anlattı.
Maçın ertesi günü Oğuz Sarvan ve Ünsal Çimen ile oturup pozisyonlara baktık. Bu konuyla ilgili kural hatası olmadığında hem fikir olduk. Saat 11.00 gibi de gazeteci arkadaş aradı, kural hatası konusunu sordu. O esnada Fenerbahçe kulübünün atmış olduğu konuyla ilgili herhangi bir başvurusu yoktu, ben de iyi niyetli bir şekilde kural hatası olmadığını söyledim.
IFAB görüşüne gelince… Bizde rutin olarak teknik arkadaşlar bu tür ekstra durumlarda IFAB'a bilgi amaçlı sorarlar, böyle bir mail söz konusu. Yeni kural olduğu için de özellikle soruldu. Bu yeni kurallarda ve gelişen ekstra durumlarda rutin bir işlemdir. Yıllar önce bir Kasımpaşa maçında da söz konusu olmuştu. Ben elimde Türkçe ve İngilizce olan bu maili Türkçe olarak anlattım. Kuralı yazan David Ellarey'den gelen görüşü okudum. Yazıda açık şekilde kural hatası olmadığı ifade ediliyordu. Sayın Semih Özsoy, taçla ilgili IFAB görüşünü sordu. Kural hatası kapsamında olmadığı için o pozisyonun sorulmaya bile gerek duyulmadığını anlattım. Fenerbahçe'nin maçlarını yöneten hakemlerin sonraki hafta atamaları ile ilgili iddialar konusunda ise atama sistemimizi anlattım. Orada hakemlerin sonraki hafta VAR'da görev almasını dikkate almamışlar. Her hakeme her hafta görev vermemiz mümkün değil. Vermediğimiz hakemlere de VAR görevi veriyoruz. Bunun tabi ceza boyutu da var.
Gerek VAR gerek sahada siyah beyaz hata varsa hakemler cezaya giriyorlar. Bu bizde yanlış algılandı. Ödül ceza sistemi bize has bir durum değil, Avrupa'da her yerde var. Yurt dışında bir uygulama varsa, VAR'A gidip karar düzeltiliyorsa ve hakem ceza alıyorsa, biz bunu niye uygulamayalım. O günkü toplantıda gözlemci not sistemi, penaltı tekrarları dahil tüm konuların hepsini anlattım. Sayın Ali Koç kendisi, "İkna oldum, teşekkür ederim" dedi.
Ben Zekeriya Alp olarak bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da her kulüp başkanı ile Başkanımız Nihat Özdemir'in olduğu ortamda her zaman görüşmeye hazırım.
"Adaletin mekanı olmaz"
Orada yaptığımız tüm işlerde adil ve tarafsız olduğumuzu, herkese eşit yaklaştığımızı ifade ettim. Toplantının yeri konusundaki eleştirilere tabi ki saygı duyarım, ama adaletin mekanı olmaz.
Hakemlerle yaptığımız görüşmeye gelecek olursak… Fenerbahçe-Beşiktaş maçı sonrasında, 5 hakemle görüştük. Sadece Tarık Ongun'u çağırmadık. Zira bizim üzerinde durduğumuz pozisyonuna çok uzaktaydı. Otorite zaafına karşı o kadar uyarmamıza rağmen orada gerekli müdahale hakemlerimiz tarafından yapılmadı. Maçın diğer pozisyonlarını da rutin olarak değerlendirdik. Zaten biz hakemlerimizle pozisyonları her zaman tartışırız, konuşuruz, değerlendiririz. Özellikle standart kararları sağlamak için bunu yaparız. Bu görüşmeler de son derece doğal. Bizi üzen bu rutin görüşmenin sorgulama, baskı, cezalandırma olarak yansıtılması… Ben hakemlerizle tabi ki görüşürüm, her mekanda görüşürüm. Bunun için kimseden izin de almam, talimat da almam."
"Koç Holding ile 30 yıldır çalışıyorum"
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Merkez Hakem Kurulu (MHK) Başkanı Zekeriya Alp, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç'un yönetim kurulu başkan vekili olduğu Koç Holding ile 30 yıldır çalıştığını, bundan da gurur duyduğunu söyledi.
Zekeriya Alp, TFF'nin Riva'daki Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri'nde Süper Lig'in ilk yarısıyla ilgili değerlendirme toplantısı düzenledi. Toplantıya MHK Başkan Vekili Oğuz Sarvan da katıldı.
Toplantıda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Zekeriya Alp, Fenerbahçe'nin kazandığı maçları yöneten hakemlere bir sonraki hafta görev verilmediği iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirterek, hangi hakemi hangi maçtan sonra ne şekilde görevlendirdiklerini anlattı.
Alp, sahibi olduğu şirketin Koç Holding ile çalıştığının hatırlatılması üzerine, "Bu konu çok tartışıldı. Koç Holding ile yaptığım çalışmada 30 yılı doldurdum. Bununla da gurur duyuyorum. Yurt dışında bana farklı kapılar açtı. Böyle bir çalışmamı sezon başında bu görev bana tebliğ edildiğinde Nihat Özdemir başkana söyledim. 'Böyle bir durumum var, biliyor musunuz?' dedim. Kendisi 'Sorun yok. Bizim en büyük sponsorumuz Arçelik.' dedi. Ben öyle görevi kabul ettim." diye konuştu.
Konunun kamuoyunu neden rahatsız ettiğine anlam veremediğini aktaran Alp, "Ali Koç ile hiçbir zaman karşı karşıya gelmedim. O toplantıda (Zorlu Center toplantısı) ilk defa bir araya geldik ve karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Bu, neden bu kadar toplumu ilgilendiriyor? Benim firmam 3 gün önce kurulmadı. 41 yıldır ticaret yapıyorum. Bunun 30 yılında Koç Holding ile iş yapıyorum. Kaldı ki şirketimin ticaret hacminin yüzde 35-40'ı Koç Holding'le. Sadece orayla iş yapmıyorum." ifadelerini kullandı.
Zorlu Center görüşmesi
Zekeriya Alp; TFF Başkanı Nihat Özdemir, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç ve başkan vekili Semih Özsoy ile İstanbul'daki Zorlu Center'de yaptıkları toplantıyla ilgili konuştu.
Söz konusu mekanda insan yoğunluğunun fazla olduğunu ve gizli bir buluşma olmadığını anlatan MHK Başkanı, "Birçok görevlinin olduğu, kameraların olduğu bir yerde buluştuk. Gizli saklı bir şey değil. İçimizdeki bazı arkadaşların düşündüğü şekilde bir anlayış olsaydı, farklı şeyler konuşsaydık zaten oraya gitmezdik. Zorlu, herkesin hareket halinde olduğu bir yerdi. Bunu bir yanlış olarak değerlendirmek lazım. Keşke bu toplantıyı orada yapmasaydık. Başkanımız belki de zaman bulamadı. Onu Nihat başkanımıza sormamız lazım." değerlendirmesinde bulundu.
Tartışmalı Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi
Başkan Alp, hakem yönetimiyle tartışılan Fenerbahçe-Beşiktaş derbisiyle ilgili soruları yanıtladı.
Derbi maça önce Halil Umut Meler'i hazırladıklarını aktaran Alp, ancak karşılaşmanın 1 hafta öncesinde karar değişikliğine giderek görevi Cüneyt Çakır'a verdiklerini söyledi.
Derbinin kritik öneme sahip olduğunu, karşılaşmada tecrübeli bir ekibi görevlendirmek istediklerini dile getiren Zekeriya Alp, "Fenerbahçe-Beşiktaş derbisine 4-5 hafta öncesinde Halil Umut Meler'i hazırladık. Bir hafta önce iki takımın da yenilgisi, iki takımın da kamuoyunda yer alması nedeniyle kararı değiştirdik. Halil Umut Meler'e bir hafta öncesinde maç vermemiştik ama böyle bir durum olunca kararı değiştirdik. İki sıkıntılı takımın maçına Cüneyt Çakır ve ekibini vermek istedik. Onların daha rahat bir maç yönetmesi için. Halil Umut Meler de genç bir arkadaşımız. Bir sıkıntı yaşamaması ve zor durumda bırakmak istemememizden dolayı Cüneyt Çakır ve ekibini bu maça verdik." şeklinde görüş belirtti.
Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinin yardımcı hakemi Tarık Ongun haricinde maçta görev yapan diğer hakemlerle görüştüklerini aktaran Alp, "Derbinin hakemleriyle ilgili basında 'Sorgulamak' diye bir kelime yer aldı. Böyle bir durum söz konusu değil. Hakemlerle her zaman konuşuyoruz. Maçtan önce telefon dahil olmak üzere hiçbir şekilde konuşmayız ama maçlardan sonra kritik pozisyonlarla ilgili veya genç arkadaşımızsa moral vermek için konuşuyoruz. Doğruları ve yanlışları anlatıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
FIFA kokartı verilmesi
Zekeriya Alp, geçen sene Fırat Aydınus ile Bülent Yıldırım'ın FIFA kokartlarının alınmasına çok üzüldüğünü ancak bunu yapmak zorunda kaldığını kaydetti.
Aydınus ve Yıldırım'ın geçen sezon atletik testleri geçemediğini aktaran Alp, sözlerini şöyle sürdürdü: "FIFA'nın atletik testlerini geçemeyen Fırat Aydınus ve Bülent Yıldırım'ın FIFA kokartlarının alınmasına çok üzüldüm. Almaya mecbur kaldım. Ben almasam FIFA alacaktı. FIFA alsaydı kokartlı hakem sayımızın düşme ihtimali vardı. Ben de üzülerek FIFA kokartlarını almak zorunda kaldım. Halis Özkahya da 2 ay önce koşamadı ama ondan 2 hafta sonra tekrar çağrıldı ve koşuyu tamamladı. FIFA'da görev almaya devam ediyor."
Eğitime çok önem verdiklerini anlatan MHK Başkanı, "Arkadaşlarımızı ancak eğitimle güzel yerlere getirebiliriz. Sıkıntımız çok büyük. En önemli konulardan biri, alt liglerden hakem bulma şansını yaratmamız lazım. Bu mücadeleyi büyük ölçüde veriyoruz. Üzerinde durduğumuz, izlediğimiz, beğendiğimiz 9 hakemi Antalya'da yapılacak seminere davet ettik. Umarım bu arkadaşlar zaman içinde başarılı olur ve üst liglerde görev alırlar." diye konuştu.
Zekeriya Alp, bazı hakemlerin futbolculara küfürlü ifadeler kullandığına yönelik iddialarla ilgili ise "Hiçbir hakem futbolculara karşı ağza alınamayacak en ufak bir ifade kullanamaz. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu bile olamaz. Bununla ilgili bir şey duyarsak gereğini yaparız." şeklinde görüş belirtti.
Oğuz Sarvan: "VAR keşke olmasaydı"
MHK Başkan Vekili Oğuz Sarvan, son iki senedir uygulanan VAR sistemiyle ilgili, "Şu anda son iki sene olmasaydı daha iyi olurdu diye düşünüyorum." dedi.
Sarvan, VAR'ın ilk kez Rusya'daki 2018 FIFA Dünya Kupası'nda uygulandığını hatırlatarak, "VAR'ın tek başarılı uygulaması, 2018'deki Dünya Kupası. Onun dışındaki hiçbir uygulama tam olarak oturmadı. Hala tartışmalar var. Pek çok gelişme yaşanacak. Ben de olumsuz bakarken Dünya Kupası'ndan sonra olumlu düşünmeye başladım. Şu anda son iki sene olmasaydı daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Bu kadar çok hakem tartışılmazdı." değerlendirmesinde bulundu.
Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi
Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinde Serdar Aziz ile Domagoj Vida arasında yaşanan, siyah-beyazlı ekibin penaltı beklediği ancak devam eden iki pozisyonla ilgili konuşan Sarvan, şunları kaydetti: "UEFA, bütün hakemlere 'Çok ucuz penaltılar olmasın.' diyor. Penaltı ciddi bir karar ve herkesin kabul etmesi lazım. İtme konularının şiddeti bir yerde yazmıyor. Bu konuda geniş bir aralık var. İtme konularında hakemler tüm dünyada toleranslı davranıyor. UEFA da savunma oyuncularına tolerans gösteriyor ama bunun üzerinde durmamız gerekiyor. VAR hakemi ile aralarında standart bir konuşma olmuş. Kararın ne olması gerektiği konusunda hakemlerle aynı fikirde değiliz ama söyledikleri prosedüre uygun. Ortada bir art niyet söz konusu değil."
Sarvan'dan pozisyon yorumu
MHK Başkan Vekili Oğuz Sarvan, MHK'nin çalışmaları, atamalar, hakemlerle ilgili puanlama sistemi, eğitimler ve diğer uygulamalarla ilgili sunum yaptı. Sarvan, sunumu sırasında Fenerbahçe'nin birer hafta arayla kaçırdığı ve kurtardığı penaltıların tekrarlatılıp tekrarlatılmaması tartışılmasıyla ilgili bilgi verdi.
BtcTurk Yeni Malatyaspor-Fenerbahçe maçında sarı-lacivertlilerin kaçırdığı penaltıda kaleci Fabien Farnolle'ün ayağının çizgide olmamasına rağmen penaltı tekrarlatılmamıştı. Bir hafta sonra oynanan Göztepe-Fenerbahçe müsabakasında ise sarı-lacivertlilerin kurtardığı penaltı, kaleci Altay Bayındır'ın ayağı çizgide olmadığı gerekçesiyle tekrarlatılmıştı.
Fenerbahçe Kulübünün itiraz ettiği pozisyonlarla ilgili İngiltere Premier Lig maçlarından örnek video izleten Sarvan, iki hakemin de doğru karar verdiğini belirtti.
Alp: VAR kayıtlarını biz bile bilmiyoruz
Daha sonra söz veren Zekeriya Alp, "VAR kayıtlarının açıklanması biraz zor çünkü bizimle ilgili bir durum değil. Özel bir anlaşma var. Bu konuyla ilgili TFF'nin bir kurumla anlaşmış olması söz konusu. Para istiyorlar. Biz nasıl ve neden verelim. VAR kayıtlarının açıklanması gibi bir durum söz konusu değil. VAR kayıtlarını biz bile bilmiyoruz. Öğrenmek de istemiyoruz. Çok acil, çok ilginç bir durum söz konusu olursa, 'VAR kayıtlarını bize açıklayın.' deriz. En doğrusu, bizim VAR kayıtlarıyla uzaktan yakından ilgimizin olmaması." ifadelerini kullandı.
Sezon başında VAR'la ilgili eğitim amacıyla konunun bir numaralı ismini Türkiye'ye davet ettiklerini hatırlatan Alp, "Bu eğitime bütün basındaki arkadaşları davet ettik, 6 kişi geldi. Bu eğitim o kadar önemliydi ki VAR ile ilgili dünyanın en iyi arkadaşlarını bu eğitime çağırdık. Önem verilip verilmemesiyle ilgili bunu söylüyorum." diye konuştu.
"Fırat Aydınus 1,5 sene sonra hakemliği bırakacak"
Zekeriya Alp, hakem Fırat Aydınus'un 1,5 sene sonra görevini bırakacağını açıkladı.
Aydınus'un başarılı bir sezon geçirdiğini dile getiren Alp, "Fırat Aydınus 1,5 sene sonra hakemliği bırakacak. Son zamanlarında hakemlik yapanlardan beklentimiz çok daha fazla. Gençlerimize gerek moral gerekse eğitim amaçlı destekleri olması şart." değerlendirmesinde bulundu.
TFF Başkanı Nihat Özdemir'in olduğu her ortamda her kulüp başkanıyla görüşeceğinin altını bir kez daha çizen Alp, yalnız başına ise hiçbir başkanla görüşmeyi doğru bulmadığını ifade etti.
Zekeriya Alp, Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim ile sosyal medyada dolaşan fotoğrafının, MHK başkanı olmadığı bir döneme denk geldiğini dile getirerek, VAR'da başarılı olacak hakemlere, yönetmeliğe ilave ederek bir süre daha görev vermeye çalışacaklarını aktardı.
Ana hedeflerini, hakemlerin standart kararlar vermeleri olarak belirlediklerini vurgulayan Alp, sezon başında hakemliği bırakan Bülent Yıldırım ve Serkan Çınar ile ilgili ise şunları kaydetti: "Arkadaşlarımızdan Bülent Yıldırım zaten yaşını doldurmak üzereydi. Fakat talimatlarda operasyonla sene sonuna kadar uzatılması söz konusuymuş. Her iki hakemin performanslarının değerlendirmesi ortaya kondu. İki hakemin de son sıralarda yer aldığı görüldü. 3-4 ay sonra hakemliği bırakacak durumdaysa bu arkadaşların yapması gereken şey belli. Oğuz Sarvan'la beraber onlarla konuştuk. Sizleri bu sezon kadromuzda düşünmüyoruz, sebebi de şu dedik. En doğru şey, kendilerinin istifa edip daha iyi anılarla anılmasıydı. Hakemliği bırakmalarındaki sebep olarak performans 1, yaş 2 diyebiliriz."
Sarvan: "Hakem hatalarından şikayet etmeyen takım yok"
MHK Başkan Vekili Oğuz Sarvan, her takımın hakem hatalarından şikayet ettiğini belirtti. Kendilerinin atamalarla ilgili bir sisteminin bulunduğunu anlatan Sarvan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hakem hatalarından şikayet etmeyen takım yok. Her şikayet eden 'Adil olunsun' diyor ama kimse haksız yere kazandık demiyor. VAR hakemliği konusunda doğru söylenen tek şey, bana göre Rıza hocanın söylediği. VAR hakemliğiyle sahadaki hakemlik çok farklı özellikler istiyor. Genç hakem, teknolojiye daha çabuk odaklanabilen biri, bu işi daha iyi yapabilir. Kadromuza baktığımız zaman, bazı arkadaşları özellikle mümkün olduğunca vermemeye çalışıyoruz. Önümüzdeki dönemde bir sonraki adımımız, ayrı bir VAR kadrosu olması. Sahadaki hakemlerde ayrı bir VAR kadrosu olması. Alt kategoriden de bu hakemler mutlaka olacaktır. İtalya uygulamasına başladı, biz de inşallah yakın zamanda buna geçeriz."
Her takımın 1 kez VAR itirazı hakkının olması konusunda Uluslararası Futbol Birliği Kurulunun (IFAB) vereceği karar göre hareket edeceklerini belirten Sarvan, bazı hakemlerle kulüplerin VAR'dan dolayı sorun yaşadığını hatırlattı.
Söz konusu durumlara mümkün olduğu kadar dikkat ettiklerinin altını çizen Sarvan, "Mesela Alper Ulusoy ile Halis Özkahya'yı geçen sezondan dolayı yan yana getirmemeye çalışıyoruz. VAR kadrosu çok kısıtlı olduğu için, bazı hatalar oluyor. Biz de mükemmel iş yapmıyoruz. Bizim yorganımız biraz kısa. Bir taraftan çekince, diğer taraf açık kalıyor. Sizler de hep açık kalan kısmı görüyorusunuz." değerlendirmesinde bulundu.
Sarvan, bir gazetecinin "Fenerbahçe maç kazandıktan sonra aynı hakem bir sonraki hafta maç alamıyor. Bu hakemleri etkilemez mi ?" sorusuna ise "Ben hakemlerin bunun farkında olduğunu bile sanmıyorum." cevabını vererek sözlerini tamamladı.